Umudun bittiği yer 69. bölüm - yeni roman

 


Kalan siyahlı adamları öldürmeleri fazla uzun sürmemişti ve hepsi hafif bir şekilde gülümsüyordu.

"Acaba ileride daha fazla siyahlı adam var mıdır?" diye sordu Hayal.

"büyük ihtimalle daha çok vardır? Ben Galdor'un merak ediyorum."

"onu hiç merak etme Lucian, adamı durdurmak imkansız gibi. Birası bitmediği sürece hiç sıkıntı olmaz."

"Birasi biterse ne olur ki?"

"O zaman siyahlı adamlara acırım ben. Galdor öfkeliyken hiç çekilmez."

Hep beraber gulumsedikleri sırada ilerledikçe vahşetin büyüklüğü giderek artıyordu. Bir çok bina yıkılmıştı. Siyahlı adamlar acımasızca saldırmış ama garip bir şekilde hiç can kaybı yokmuş gibi duruyordu. 

"Şehrin bu taraflarını bosaltmislar demek ki Galdor'un planına göre ilerliyor her şey. Hepsi şehrin merkezinde toplanmışlar ve ileride büyük bir savaş var demektir bu."

"O zaman atlara binelim ve bir an önce gidelim. Bize ihtiyaçları olabilir."

Lucian cümlesini bitirdikten sonra atlara bindiler ve hızlı bir şekilde ilerlemeye başladılar. Karşılarına çıkan az sayıda siyahlı adamı gördükleri anda yere indiriyoru. Aranhil'in okları ve Naserious'un büyüleri onları temizlemeye yetiyordu. 

İlerledikçe daha fazla siyahlı adamla karşılaştılar ancak onları yere sermeleri fazla uzun sürmedi ve yola devam ettiler. İlerledikçe siyahlı askerlerin sayısı giderek artıyordu ve bu yüzlerindeki ifadenin daha gergin bir hal almasını sağlıyordu. 

Biraz daha ilerledileri zaman siyahlıların sayısının arttığını fark ettiler ve aylarından inip saldırı duruşuna geçtiler. Şehrin içinde yangın vardı ve siyah dumanlar yükseliyordu. Naserious bir şeyler söyledi ve yağmur yağmaya başladı. 

Yağmur yangının yayılmasını engeller diye düşünmüştü Naserious ve öyle oldu. Lucian kılıcını savururken Hayal hemen onun yanındaydı diğerleri ise arkalarında kalıp büyü ve ok atıyordu. 

Hayal ona doğru gelen bir kılıç hamlesinden eğilerek kaçtı ve Lucian kılıcını Hayal'in hemen üstünden savurarak onu yere serdi. 

Siyahlı adamları görmek ilerleyişerini yavaşlatmıştı. Tam Lucian bu yavaslamanın sıkıntısı içindeyken bir an havadan onlara doğru gelen parçalanmış siyah bir adam gördüler. 

Siyahlı adam cansız bir şekilde yere düştüğü sırada onlara doğru gelen bir kaç tane kol ve bacak gördüler. Hemen ardından bir kafa hemen önlerine düştü ve kafasız bir beden. 

Siyahlı adamlar ileride toplanmıştı ve oradan çeşitli organlar onlara doğru geliyordu. Başka bir kafa, kol ve gövde geldiği sırada şaşkınlık içinde o yöne doğru bakıyorlardı. 

"Orada ne oluyor öyle?" 

"Bilmiyorum Luci ama siyahlı adamlara üzüldüm bir an."

"bence gidip yardım edelim." 

Lucian ve diğerleri siyahlı adamların arasına girdiği sırada üstlerinden parçalar geçmeye devam ediyordu. Lucian ve Hayal silahlarını savuruyor, Naserious'un asasından yıldırımlar çıkıyordu. Yıldırımların çarptığı bedenler etrafa yanmış et kokusunu yayıyordu. 

Kalabalığın ortasına ulaştığı sırada orada Panda'yı ve Gümüş'ü gördüler. İkisi de kırmızı renkteydiler. Panda'nın bir zamanlar beyaz olan kürkü artık tamamen kırmızı renkle kapanmıştı. 

Onların geldiğini gören Panda elinde tuttuğu kolları yere fırlatıp koşmaya başladı. Bu esnada Panda' nin sırtına çarpan kılıçlar geriye doğru sekti ve Panda'nın gülümseyen yüzü bir anda değişti ve geriye doğru dönüp ona saldıran iki siyahlı adamı başlarından tutup bir birine çarpıştırdı. Kırılan kafa taşlarının sesi etrafta yankılandı. "Panda çok sinirlendi galiba." 

"Bize sarılmak istemişti oysa savaş ne kadar kötü. Bir pandanin duygularıyla oynuyor. Çok yazık ona."

"O değil de buradan çıkınca kesin kemiklerimiz kırılacak."

Birbirine çarpan kılıç sesleri havada uçuşan büyüler ve oklar. Panda ve Gümüş' ün yanına geldikleri sırada savaş daha vahşi bir hal almıştı. Naserious adasını havaya kaldırdı ve yüksek sesle bir şeyler söyledi

Daha sonra asasından köyü mor bir ışık yayıldı ve ışık yerdeki cesetlere doğru yayıldı. Daha sonra cesetler ayağa kalkıp siyahlı askerlere saldırmaya başladı. 

Ayağa kalkan siyahlıların hiçbirinde yaşadıklarına dair bir iz yoktu ancak siyahlı askerlere saldırıyor ve onları öldürüyorlardı. Daha sonra öldürdükleri onlara katılıyordu. 

"Ne yaptın sen Naserious?" 

"bilmiyorum bir anda söyledim demek ki savaşta her şey serbestmiş" 




0/Post a Comment/Comments