Hayal Karavanı 59. bölüm - fantastik roman

"Dişime göre bir dövüş isterken çok mu ileriye gittim ben. Şu hale bak etrafımız aptal dolu. Bari yaşayan birileri olsa da onları kurtarsak. Motivasyonumu kaybetmeye başladım."

"Tabi Galdor ne kadar da haklısın sen böyle. İstersen bir daha kavga olursa sen silahını bırak bir elin arkada kalsın tek elle dövüş. Tekrar söylüyorum amacımız senin tatmin olman değil kitabı bulmak."

"Tamam be Lucian niye hemen sinirleniyorsun sadece sıkıldım buradan. Etraf çok pis, içim acıyor yaşananları gördüğümde. Bulalım kitabı, birimiz daha gitsin sonra. Niye keyifli bir gezintiye çıkamıyoruz."

"Galdor! Bir dahaki sefere seni pembe tavşanın yanına götürürüz. Hadi ilerleyelim bu işi bir an önce halletmek istiyorum."

Lucian Galdor'a ne kadar kızmış görünse de hala önceki gece Kylana ile yaptığı konuşmayı düşünüyordu. Elbette bu düşüncenin gizli öznesi olarak Melvenia vardı zihninde. İkisi de yanlıştı onun için. Melvenia'da kendini kandırmıştı Kylana ise bir anda ortaya çıkmış ve gitmişti. Ya kendisinin hiçbir suçu yoktu yada olan herşeyden o sorumluydu. İkisi ile göz göze gelmeden en önden yürüyordu. Zaten suçu yoksa onlardan saklanmasına gerek yoktu. Bu düşünce ona biraz güven vermişti yine kendini kandırıyordu ve bunu çok iyi biliyordu. Hayat dediğin kendini kandırmak değil miydi zaten hep kendini kandırmamış mıydı şimdiye kadar.

Melvenia kısık bir sesle "İlerideler bir evin kapısına saldırıyorlar" diyene kadar kimse kalabalık bir grubu görmemişlerdi. "Belki bu sefer birisi konuşur birkaç tanesini sağ bırakın." Etrafa baktıkları zaman sayılarının onun üzerinde olduğunu fark ettiler. Tahminleri doğruysa yirmiye yakındı sayıları.

Yaklaştıkları sırada Lucian Kylana'ya doğru bakarak sağ tarafı işaret etti ve Melvenia'ya sol tarafı. Naserious ise Galdor ve Lucian'ın arkasındaydı. Daha önceleri defalarca kez denedikleri ve tek yönden gelen düşmanlara karşı uyguladıkları taktikti bu. 

Biraz daha ilerledikleri zaman onları hala fark etmemişlerdi. Bunda Naserious'un yaptığı bazı büyülerin payı olabilirdi ve neredeyse hiç ses çıkarmamaları da etki edebilirdi. Saldırı menziline girdikleri zaman Lucian eliyle ileriyi işaret etti ve aynı anda bir ok ve bir hançer kendi yolculuklarına çıktı. Okun yaydan ayrılmasının hemen ardından Naserious'un asasından küçük bir ateş topu ileriye doğru yola çıktı.

Bu esnada Lucian ve Galdor ileriye doğru koşmaya başladı. Eğer mümkünse onları şaşırtmak istiyorlardı. Ok ve hançer iki kişinin bedenine çarptığı sırada ateş topu çarptığı bedende küçük bir patlamaya sebep oldu ve etrafı alevler içinde bıraktı. İlk saldırının ardından dikkatleri üzerlerine çektiler ve karşıdakilerin bir grubu da onlara doğru koşmaya başladı.

Koşan adamların bir bölümü yanıyordu ve yananlar onların yanlarına gelmeden yere düştüler. Bu esnada onlara basıp geçmeye çalışanlar ise yanmaya başlamıştı. İkinci ok, hançer ve mor bir ok yola çıktığı sırada Lucian kılıcını yukarıya doğru kaldırarak ona doğru gelmekte olan hamleyi savuşturdu ve adamın karnına bir tekme atarak onu arkaya doğru itti. Galdor ise karşı tarafın hamlesini beklemeden baltasını çok güçlü bir şekilde savurdu. Balta yoluna çıkan herşeyi parçalayarak ilerledi ve yolculuğun bittiği anda Galdor baltasını avuç içinde çevirerek yeni bir yolculuk başlattı. Yolculuğun bittiği an iki kişi yerde yatıyordu ve bir tanesi bir koluna veda etmişti.

Üçüncü ok ve Naserious'un asasından çıkan bir yıldırım hedeflerine çarparken onlar yere düşmeye devam ediyordu. Melvenia ise ortadan kaybolmuştu. Onun nerede olduğunu kimse bilmiyordu sadece gittiği yerlerden etrafa sıçrayan kan ve bir anda yok olan adamlar onun yerinin işaretiydi. Lucian ve Galdor karşılarına çıkanları toprakla buluştururken diğerleri ok ve büyü ile onlara destek veriyordu. 

Onlara saldıranların yer ile buluşması fazla uzun sürmemişti. Onları neden öldürdüklerini bilmemeleri ise içlerinde bir burukluk yaratmıştı.

"Bunlar neden bize saldırıyor?"

"Keşke bilsek Melvenia ama kendimizi korumak için yapmamız gerekeni yapıyoruz."

"Evet, dediğin gibi yapıyoruz Lucian ama neden. Ne kadar saçma bir yerde bulduk biz kendimizi."

"Bu işin içinde başka bir şey var bence. Bu kadar insanın salak olmasının bir nedeni olmalı. Saldırdıkları eve bakmamız gerekiyor. Orada önemli şeyler var gibi."

"Tamam oraya gideceğiz Naserious. İnsanların beynini etkileyen bir hastalık olması lazım başka açıklaması yok. Sen de büyü olmadığını söylüyorsun."

"Yani bizi de etkileyebilir! Dikkatli olmamız lazım."

Lucian iki katlı, taş evin kapısına geldiklerinde kapıya vurmaya başladı. "Kapıyı aç sana yardım etmek için geldik. Zarar vermek istemiyoruz."


0/Post a Comment/Comments