Hayal Karavanı 57. bölüm - fantastik roman

Yıkılmış bir şehrin içinden geçerken öfkeler giderek kabarıyordu. Bu vahşeti kim yapmış olabilirdi? Onca insan yerde parçalanmış bir şekilde yatarken buna nasıl izin verilirdi? Hiçbiri böyle bir vahşete mantıklı bir acıklama yapamıyordu. Çocuk hatta bebek cesetlerini görmek öfkelerinin zirveye çıkmasının sebebiydi. Bu vahşetten kim sorumluysa cezasını çekmeliydi.

Öfkelerinin büyüklüğü konuşmamalarındaki en büyük sebepti. Onları sakinleştirebilecek tek şey bu katliamın sorumlularını bulup onları hakettikleri biçimde cezalandırmaktı. Cesetleri incelemeye devam ettiği sırada vahşilerin birbirini de öldürdüğü görülebiliyordu. İki tane vahşi silahları hemen yanlarında yerde yatıyordu. İkisinin de vücutlarında onları ölüme götüren silahlar görülebiliyordu. Birisi diğerini öldürmüştü daha sonra öldüreni başka birisi öldürmüştü. Sanki etraflarında bir katiam festivali vardı. Bunca insan delirmiş olmalıydı? Başka bir açıklaması yoktu gördüklerinin. 

Galdor'un gördüklerine daha fazla dayanamayıp olanca gücüyle bağırması tam da bu ana denk gelmişti "Şerefsizler çıkın lan karşıma. Hepinizi teker teker öldüreceğim, yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz."

"Sakin ol Galdor, eğer onlardan yaşayan varsa cezasını çekecek zaten. Sadece onları üstümüze çekmiş oldun."

"Daha güzel işte Naserious hepsini öldürürüm bende." "Gelin lan buraya." Galdor'un sesi oldukça geniş bir alana yayıldığı sırada hepsi silahlarına sarılmış ve savunma düzenine geçmişlerdi. Karşılarına çıkabilecek herşeye hazırlıklı olmaları gerekiyordu.

"İyi yaptın Galdor, böyle bir vahşeti yapanlar yaşamayı hak etmiyor."

Kylana cümlesini bitirdiği sırada biraz ileride yerde yatan bir cesedin hareket ettiğini gördüler. Hızlı adımlarla onun yanına gittikleri sırada çok ağır bir şekilde yaralandığını farkettiler ama hala yaşıyordu. En azından bazı sorularına cevap verebilirdi.

Lucian ve Melvenia hemen adamın yanına doğru eğilip adamın omuzlarından tuttu. "Bunu size kim yaptı?" İlk önce kimi öldüreceklerini öğrenmeleri gerekiyordu. "Merak etme daha iyi olacaksın!"

"Onlar.. heryerdeler.. Sadece..Öldürüyorlar.."

"Kimler?"

"Heryerdeler, herkesi öldürdüler. Saklanıyorduk.. kaçmaya çalıştım.. yakaladılar.."

"Nerede saklanıyorsunuz? Eğer hala sağ kalan varsa onları kurtarabiliriz."

Adam yavaşça gözlerini kapatırken nefesi yavaşladı önce daha sonra bedenindeki kaslar kasılmayı bıraktı. Adam artık daha fazla cevap veremezdi, ölmüştü. Lucian sinirden toprak parçasını yumruklarken sıkılı dişlerinin arasından sadece tek bir ses yankılandı "Hepsini öldüreceğiz."

İkisi ayağa kalktıkları sırada arka taraflarından gelen inleme ile karışık haykırış sesi ile o tarafa doğru döndüler. Onlara doğru koşan 3 kişi vardı. Hepsinin elbiseleri paramparçaydı ellerinde birer tane kılıç tutuyorlardı ancak onu nasıl tutacaklarını bilmiyor gibiydiler. Duydukları ses bir çeşit savaş narası olmalıydı. "Birisi sağ kalsın cevaplara ihtiyacımız var."

Çok kısa süre sonra Kylana'nın ilk oku yola çıkmıştı. İnce bir ıslık çalarak ilerleyen ok vahşilerden birinin omuzuna çarptı ancak koşularında en ufak bir yavaşlama olmadı. İkinci ok göğüs kafesinin içinden geçmesi de onu yavaşlatmaya yetmemişti. Üçüncü oku sadağından aldığı sırada Lucian ve Galdor vahşilerin hemen karşısında duruyordu.

Lucian kendisine doğru hareket eden kılıcı gördüğü zaman hafifçe geri çekilip güvenli bir alana geçti. Daha sonra kendi kılıcını elinde iki tur çevirip vahşinin kılıç tutan koluna doğru salladı. Bir an kadar sonra kılıç onu tutan kol ile birlikte yerde duruyordu ve bir zamanlar ait olduğu bedenden oluk oluk kan fışkırıyordu. 

Lucian bir sonraki hamlesine hazırlandığı sırada Galdor daha acımasızdı. Ona doğru koşan vahşi ile karşılaştığı zaman önce fırlatmalık baltalarından birisini fırlattı. Küçük balta adamın boynunun hemen altına saplandığı sırada Galdor baltasını geniş bir şekilde savurdu ve balta göğüs kafesini paramparça ederek bedeninde geniş bir yara bırakarak yaratıktan uzaklaştı. Geriye doğru dönerken baltanın keskin tarafı vahşinin boynunun ön tarafını ikiye ayırarak ilerledi.

Lucian kendisine doğru hareket eden kılıcı kendi kılıcı ile savuşturduğu sırada Galdor büyük bir savaş narası atarak baltasını savurdu. Balta vahşinin sol bacağını kestiği sırada Lucian kılıcını midesinin hemen üstündeki boşluğa sapladı. Galdor ise baltasını yere bırakarak vahişiyi yumruklamaya başladı. Tam bu anda bir ok Galdor'un kafasının hemen yanından geçip vahşinin başına saplandı. 

Vahşi cansız bir şekilde yere düştüğü sırada Galdor onu yumruklamaya devam ediyordu. "Yeter artık Galdor."

"Neye yeter ben daha intikamımı almadım."

"Tamam sonra alırız da birisini sağ bırakalım demiştik. Sen hepsini parçaladın."

"Şu önceki öldürdüğüm konuşabilir."

"Ne biçim adamsın öldürdüğün birisinden konuşmasını bekliyorsun. Sonra ölüyü tekrar öldüreceksin galiba. Bu arada adamın kaburgaları, ciğerleri ve boynu paramparça olmuş durumda."

"İşte o gelip baltama çarptığı için baltamda kendini korumak için hareket ettiği sırad... Neyse ne arkadaş öldürdüm yine olsa yine öldürürüm. Öldüreceğimiz adımlara acımaya mı başladın Lucian."

"Yok onlara acımak değil de senin içindeki bu sevgi dolu kişilik beni şaşkına uğratıyor. Bir sonraki sefere birisini sağ bırakım. En azından bacaklarını kıralım sonra Galdor tek başına öldürecek onu."

0/Post a Comment/Comments