Aşkın mezarı 3. kitap 6. bölüm

Kapıdaki büyükçe aralıktan içeride olan bitenin bir kısmını görebiliyorlardı.  Gördükleri görüntünün içinde ise siyahlı adamların bedenlerine çarpan kurşunların havada bıraktıkları kırmızı bulutlardı. Kırmızı bulutlardan bir an kadar sonra siyahlı adamlar yere düşüyordu cansız bir şekilde ve düştükleri yer kırmızı bir izle kaplanıyordu. Bazı siyahlı adamların yere düşmesi daha kolaydı ancak bazıları ile uğraşmak çok daha zordu. Hele bazıları vardı ki silahlarından çıkan kurşunlar bazı aşkın koruyucularının yere düşmesine ve bir daha kalkmamasına sebep oluyordu.

Duvarların üstündeki siyahlı adamların onların yanında oldukları için şanslıydılar ancak normal bir siyahlı adamın iki katı büyüklüğünde siyahlı adamları gördükleri zaman bu şans ortadan kaybolmuştu. Bedenlerine çarpan kurşunlar o an bedenlerini delip geçmek yerine yere düşüyordu. Çok daha hızlı ve güçlüydüler aynı zamanda çok daha dayanıklı. Onların gelmesi ile birlikte bir panik havası oluştu aşkın koruyucuları arasında. Bu paniğin temel sebebi ne yapacaklarını bilmemelerinden kaynaklanıyordu.

Tam bu anda şapkalı adam elini içeriye doğru salladı. Bu içeriye girin anlamındaydı ve ikisi de içeriye girdiler. İlk anda kız erkeğin elini tuttu ve zaman tekrardan yavaşladı. İkisi de aralıksız olarak ateş etmeye başladı. Silahlarından çıkan her kurşun peşi sıra aynı siyahlı adama doğru yola çıktı. Toplamda silahlarından çıkan kurşun sayısı 23 olduğu zaman bir aracın arkasına saklandılar ve zaman normale döndü.

Siyahlı adamlardan birisini yere düşürebilmeyi başarmışlardı ancak bu oldukça zor oluyordu. Etrafı inceledikleri zaman yeni gelen siyahlı adamların sadece bir eksildiğini ancak buna karşılık bir çok aşkın koruyucusunu öldürdüğünü gördüler.

Bir an kadar sonra kız eliyle buraya gelin işareti yaptı ve 3 tane aşkın koruyucusu onun yanına doğru koştular kurşunların arasından. Kızın yanına geldikleri zaman kız "bana tutunun" dedi ve ayağa kalktılar. O an zaman tekrar yavaşladı ve silahlarından çıkan kurşunlar başka bir siyahlı adamın sonu oldu.

Bir an kadar sonra bir başka siyahlı adam da benzer bir şekilde yere yığıldı. Bu şekilde onlarla savaşmak daha kolay oluyordu. Son kalan siyahlı adamda yere devrildiği zaman hepsi bir zafer kazanmış edasıyla silahlarını indirdiler ve kahkahalar için birde zafer şarkısı söylemeye başladılar.

Bir an kadar sonra bir sessizlik oldu az önce gayet neşeli olan şapkalı adamın yüzü bembeyaz oldu. Şapkalı adamın gözleri açılmıştı ve nefes kesilmişti sanki. Onu ilk kez o şekilde görüyorlardı. İleriye doğru birkaç adım attı. Siyah saçlı bir kız şapkalı adama doğru yürüyordu ve öyle bir andaydılar ki şapkalı adam onu tanıyordu. Şapkalı adam "Ateş etmeyin" dediği zaman herkes istemsiz bir şekilde silahlarını indirdi.

"Sen, nasıl oluyorda..." dedi şapkalı adam.

"Ölümlerden dönen bir sen değilsin" dedi siyah saçlı kız. Sesi soğuk ve bir jilet kadar keskindi.

"Ölümden nasıl döndün sen. Senin öldüğünü görmüştüm. Son nefesini benim kollarımda verdin sen."

"Bazen beklemediğin zamanlar beklemediğin şeyler olur."

"Anlayamıyorum, anlamamın imkanı yok. O kadar uzun zamandır bekliyorum ki seni. Seni bir türlü unutamadım, unutmaya çalışmadım bile. Unutursam ölecektim ve seni yaşatmak için yaşamayı seçtim ben."

"Beni yaşatmak için yaşadık ve ölümün benim elimden olacak."

Kız silahını şapkalı adama doğrulttuğu zaman şapkalı adam "Sakın" diye bağırdı. "Sakın ateş etmeyin."

Kız sadece "Hala salaksın sen" dedi ve parmağı tetiğin hareket etmesini sağladı. Şapkalı adam onu tekrardan gördüğü için gülümsüyordu. Tam bu anda ilk kurşun şapkalı adamın sol omuzuna girdi ve bir diğeri şapkalı adamın karnından içeriye girdi. Kız tam tetiğe bir kere daha basacaktı ki aşkın korucularının silahlarından çıkan kurşunlar kızın bedenini delik deşik etti ve kız o an yere düştü.

Erkek ile kız şapkalı adamın yanına doğru koşmuştu. Şapkalı adam yere düşmüştü ve şapkası çıkmıştı. Elbiseleri bedeninden adan kan yüzünden kırmızı bir renge bulanmıştı. Rengi bembeyaz olmuştu ve gözlerini zorlukla açık tutabiliyordu.

"Onu gördünüz mü?" diye sordu şapkalı adam.

"Evet, gördük." Diye cevapladı erkek "Kimdi o kız? Neden öldürdü seni?"

"Bilmiyorum" diyerek cevapladı şapkalı adam. "Herhalde ona hep beni sen öldüreceksin dediğim için yapmıştır."

Bu esnada şapkalı adamın gözleri yavaşça kapandı ve erkek ile kız onun bedenindeki kurşun deliklerinin üzerine iki eliyle bastırdı. Bir süre boyunca bu şekilde durdular. Bir süre sonra erkek kırmızı elleriyle şapkalı adamın yüzüne tokatlar atmaya başladı "Uyan, hadi uyan. Bizi şimdi bırakamazsın."

Kız ise avuçları ile gözlerinden akan su damlalarını siliyordu. Bu sebeple yüzünün her yeri kırmızıya bulanmıştı. Birkaç an sonra aşkın koruyucularından bazıları erkeği ve kızı omuzlarından tutup geriye doğru çekti ve daha sonra başkaları şapkalı adamı kaldırdı. Geriye dönüş yolculuğu başlamıştı. Erkek ve kız her ne kadar çığlıklar atıp mücadele etmiş olsa da değişen hiçbir şey olmuyordu ve aşkın koruyucuları onları sürükleyerek de olsa götürüyordu.


0/Post a Comment/Comments