Gerçek aşk üzerine

Bugün size aşk hakkında bir kaç kelam daha anlatmak istiyorum. Nasıl aşk hakkında ne söylersem söyleyeyim sürekli eksik kalıyorduysa yine aynı sebepten dolayı daha fazla anlatmak istiyorum. İki bölümlük kısa bir yazı dizisi tasarladım. İlk bölümü aşkı tanımlamaya çabalarken ikinci bölümde ise bu tanımlamaları detaylandırmak istiyorum. Bu yazıda yapacağım sınıflandırma sistemi "Rollo May, Aşk ve İrade" kitabından alıntılanmıştır.

Aşkın bir çok çeşitli parçalardan oluştuğunu herkes biliyordur. Nasıl aşk tek bir duygu değilse onu tek bir cümle ile tarif etmek olasılıksızdır. Birazdan anlatacağım sınıflandırma ve bölümlendirme de aynı sebepten dolayı yapılmıştır. Rollo May aşkı 4 parçaya ayırmıştır. Bu parçalar insanın hissettikleri ile alakalıdır. Lafı fazla uzatmadan bu bölümlere geçmek istiyorum.

1. Sevgi: Eğer söz konusu olan aşk ise içinde sevginin olması tartışılamaz bile. Sevgi aslında karşındaki insanın iyiliğini kendi iyiliğinin önüne koyabilmektir. Sevgi ile diğer kişi kendi hayatında senden daha önemli bir noktaya yükselir. Sevginin çok çeşidi vardır. Aile sevgisi, çocuk sevgisi, arkadaş sevgisi gibi. Ancak konu aşk olunca ortaya aşkın sevgisi çıkar. Sevgi öyle bir şeydir ki sevilen kişi her şeyin önüne geçer. Bilirsin ki onun iyiliği, mutluluğu için her şeyinden vaz geçebilirsin.

2. Dostluk: Aşkı anlatırken bazı tanımlar "en güzel aşkların arkadaşlıklardan doğduğunu söyler." Bunun sebebi aşkın içinde çok büyük bir dostluğu barındırmasıdır. Evliliğin hayat arkadaşlığı olarak tanımlandırılması da bu sebeptendir. Aşk nasıl duygusal anlamda çok güçlü bir kavramsa aynı şekilde arkadaşlık anlamında da aynıdır. Aşık olduğun kişi aslında senin en yakın arkadaşındır. Belki en yakın arkadaşından daha da yakındır. O senin her şeyini bilir ve aynı şekilde sen de onun. Çoğu zaman konuşmaya gerek bile olmaz aranızda. Bu kadar güçlü dostluk, hayat arkadaşlık bağları aşkın temellerindendir.

3. Tapınma: Bu maddeyi tapınma olarak adlandırsam da aslında aşık olunan kişiye karşı ilahi duygular beslemektir. Onu gördüğünüz her an içinizde ne kadar şanslı olduğunuzu hissedersiniz. Onun tenine dokunmak ile cennete dokunmak arasında pek bir fark yokmuş gibi gelir. O aslında size tanrının bir hediyesidir. Eğer o sizde benzer düşünceler oluşmasını sağlıyorsa ve aşkın gerçekliğinden bahsedebiliriz. O kadar farklı bir bölümdür ki burası insan karşısındakini çok yüce bir varlıkmış gibi görür. O varlık o kadar yüce, o kadar kutsaldır ki onun karşısında ufalır insan. Onunla geçen her saniye bir lütuf onsuz geçer her saniye ise işkencedir. Bu ilahi duygular aşkın bir diğer temel noktasıdır.

4.Cinsellik: İnsanın temelinde yatan duygudur cinsellik. İnsan neslini devam ettirebilmek adına cinselliğe ihtiyaç duyar. Aşk varsa eğer içinde mutlaka cinsellik de vardır. Aslında burası çok ince bir noktada durmakta. Bir sonraki yazımda daha detaylandırmak istiyorum. Ancak cinsellik, birlikte olmak o kadar kutsal bir ayindir ki onun tenine dokunduğun her an aslında saydığım üç maddeyi yaşamaktır. Cinselliğin kutsallığından bahsetmişken elbette biraz daha eski kafalı bir şekilde konuşuyorum. Kurduğum cümlelerin çağımıza uyumluluğu giderek azalıyor bunun da farkındayım. Ancak cinsellik aşkın içinde oldukça önemlidir. Kutsal ayin örneklememe gelecek olursak eğer cinsellik bir ödül gibidir. Sevgiyi ve dostluğu hissettikten sonra ona taparcasına bakıyorsan eğer elde edebileceğin bir ödüldür o. Bu konuyu sonraki yazımda çokça detaylandırmak istiyorum. 

Bu ayrımı aslında oldukça işlevsel buldum. Benim cinselliği içine almayan tanımıma göre ise. Aşk iç ayaklı bir masa gibidir. Ayaklardan birisi olmaz veya eksik olursa masa devrili. Bu ayaklar "sevgi, dostluk ve güven"dir. Söylediğim gibi bu ayaklardan birisi eksik olursa o masa devrilir. Elbette yukarıda bahsettiğim 4 madde aşkı tanımlamak için benim bahsettiğim üç duygu ise aşkın devam edebilmesi içindir. Belki bu iki sınıflandırma da oldukça önemli ve gereklidir. Ayrıca konu aşksa bilindiği üzere onu kelimelerle anlatmak pek mümkün değildir. Başka bir sınıflandırma yapsam ki bundan daha önce bahsetmiştim. Aşkın tanımlanamayacağından bahsetmem gerekir. O kadar güçlü bir duygu hissediyorsunuz ki onu anlatmaya kelimeler, cümleler, romanlar yetmiyor. Bütün dillerdeki bütün kelimeler bile onu anlatamaz asla.


Aşkı dört ana başlıkta inceledikten sonra iddialı bir çift sözüm olacak. "Eğer hissettiğiniz duyguların içerisinde bu dördü yoksa o aşk değildir". İddialı bir cümle olduğunun farkındayım ama tekrar ediyorum. "Eğer hissettiğiniz duygunun içerisinde bu dördü yoksa hissettiğiniz aşk değildir." Başka bir şeydir o. Aşın günümüzde çok karıştırıldığını, kavram karmaşası içerisinde anlamsızlaştırıldığınım farkındayım. Ancak bu anlamsızlığın içerisinde hala gerçek aşkı bulabilmek mümkün. Bu sebepten dolayı bu anlatımı yapıyorum. Eğer aşkı anlarsak onu yanlış yerlerde aramaktan vaz geçeriz. Eğer onu doğru yerlerde ararsak onu bulabiliriz.

Serinin ikinci yazısında size gerçek olmayan aşkı anlatmak istiyorum. Aşk diye adlandırılan, anlamsızlaştırılan kavramlardan bahsedeceğim.

İyi günler dilerim...







0/Post a Comment/Comments