Hayatın bir günü

Bazı zamanlarda öyle olaylar olur ki hayatımın bir gününü isterler. Asla geri gelmeyecek o günü büyük bir mutlulukla veririz bizde. Mesela iş görüşmesi olur sizden o bir günü isterler. Giyersiniz takımları ve gidersiniz oraya görüşürsünüz. Ancak o günde kendiniz adına yapabileceğiniz milyonlarca farklı şey vardır. Başka bir taraftan ÖSYM bir sınav açar oraya gidersiniz hayatınızın başka bir günü de orada geçer. Yine de gider o sınava girersiniz. Yüksek lisans için haftalar harcarsınız, bir banka sınavı için aylarca çalışırsınız. Bir çok farklı şey bizden o altından daha değerli geri gelmeyecek günü ister ve biz veririz o büyük mutlulukla. Karşılıkları vardır çünkü; iş, devlette çalışmak, yüksek lisans vs..

Ancak giden o bir günü asla geri alamayız. Düşünsenize bu şekilde kaç gününüzü, haftanızı ve ayınızı verdiğinizi. Karşılığında ne aldınız peki ve aldıklarınız size o günü geri getirdi mi? Aksine sizden daha fazla şey aldı. Kendinize ayırabileceğiniz o değerli zamandan daha fazla verdiniz, verdiniz, verdiniz. Bir bakmışsınız kendiniz kaybolmuş, gitmiş uzaklara.

Küçük ölçekli bir isyan çıkarmaya çalışmıyorum. Anlatmak istediğim anınızın ne kadar değerli olduğudur ve bunun değerini bilmeniz gerektiğidir. Çalınan günlere yapabileceğimiz pek bir şey yok ama çalınan anlara yapabileceğimiz bir şeyler bulunabilir. Anımızı değerlendirebilir, zamanı daha tutumlu kullanabiliriz. Hayatımızın bir gününü hiç değeri yokmuşçasına savurmaktan vazgeçebiliriz. Kendinizin gitmesine izin vermeyin lütfen, kendinizi sevin ve onu koruyun...

1/Post a Comment/Comments

Sabahattin Gencal dedi ki…
DUYURU
Bloglardan Seçmeler 24 Kasın 2010 günü ÖĞRETMENLER GÜNÜ özel sayısı olarak yayınlanacaktır.

Katkı sağlamak isteyenler, öğretmenlerimizle ilgili her türlü yazı ya da başka çalışmalarını
29 Ekim 2010 gününe kadar Bloglardan Seçmeler'e gönderebilirler.

İlgi göstereceğinizi umuyorum.

Sevgi ve saygılarımla

Sabahattin Gencal