Boşa geçen zaman...




İnsan kriz döneminde iş aramaya çabaladıkça dibe batıyormuş önce bunu öğrendim. "şey kriz var biz eleman çıkarıyoruz" evet evet bende böyle diyordum zaten, kriz var! Neyse anlatmak istediklerim bunlar değil ama insan kendisiyle başbaşa kaldıkça konuşmayı unutuyor. Konuşmadıkça hayalleri kayboluyor, kendi kendine saplıyor hançerleri ve düşünemez, hayal kuramaz aslında yazamaz oluyor. Hele benim gibi yazılarında nefes alan bir adam için çok zor geçiyor günler. Sanırım sistem "dur kardeşim, seni çok aykırı gördük." diyerek seni kırmaya çalışıyor, küçük parçalara bölüp tekrardan bir sen yaratmak istiyor belki. Sen olmayan bir sen! "Oysa benim hayallerim vardı" diyorsun "biz sana haber vereceğiz" cevabı geliyor. Saygı duyuyorum elbette ancak benim hayallerim var.

Bu geçen zamanda animeler izledim, oyun oynadım ve şu sıralar film izliyorum. Beğendiğim animeleri, oyunları ve filmleri tanıtayım da eğer birisi bu satırları okursa bir gün faydam olmuş olur, mutlu olurum.

Animeler:
Code Geass lelouch of rebellion: İzlediğim en müthiş animelerden birisi kesinlikle ezber bozuyor
Evangelion: Kendi türünde bir baş yapıt, duygular mekanik dünya ile iç içe geçmiş durumda. Karamsarlık ve hayat korkusu çok başarılı bir şekilde anlatılmış. Özellikle son bölümler inanılmaz.
Claymore: Çok güzel bir anime daha ancak bitişi beni tatmin edemedi, anlatılacak koca bir dünya varken neden bıraktılar anlamadım ama tavsiye ederim.
Elfen Lied: Mükemmel

Oyun olarak derim, Shadows of Undertide ve yanında Hordes of Underdark. Mükemmel üçlü :)

Filmler:
V for Vendetta: ben yaşıyorum diyen herkesin izlemesi gereken bir film, gerek konusu, isyanı, anlattıklarıyla ben buyum dedim bir çok kez.
Lost in Translation: Yalnızlık, kelimelerde kaybolmak, yalnızlıktan kaçışı bulup kapının eşiğinden geri dönmek. Hayat peşimizi bırakmıyor. Çok beğenmiştim, çok güzeldi.
Mirrormask: Nail Gaiman ve Dave Mckean isimleri sanırım bu filmi izlememin nedenidir. Nail Gaiman'ın mükemmel hikaye örgüsüne Dave'in mükemmel tasarımları eklenince ortaya çok farklı bir film çıkıyor. Anlatım tarzı, efekleri ve hikaye örgüsüyle izlenmeye değer.
Requirem for a Dream: Hayallerin, düşlerin nasıl kaybolduğunu güzel bir biçimde anlatmış. Hayatın derinliklerinde ilerleyen bir kurgusu var.
The Air i Breathe: Hayatın 4 köşe taşını yani 4 duyguyu anlatmış film. Bu duyguların veriliş biçimi ve aktarılması çok başarılıydı. İzlenmesi gerek, farklı bir tat arayanlar için.
How To Lose Friends And Alienate People: İzlememin sebebi Kristen Dunst ve Megan Fox tu elbette ama çok eğlenceli bir film izledim. Holywood'un o şaşalı dünyasına güzel bir gönderme.
Feast of Love: Aşkı anlatan harika bir film, kesinlikle bildiğimiz aşk filmleri gibi sıkıcı değil. İzlenmesi gerekir
Max Payne: Oyunu çok daha keyifliydi, Mona ablamız daha güzel olabilirdi ama izledikten sonra pişman olmadım. Keyifliydi.
The Dark Knight: Joker abimiz olmasaydı kötü bir film derdim ama joker abimiz sağolsun bütün bir filmi kurtardı. Popülarizmi sevmediğimden dolayı geçan hafta izledim. Joker abimiz tek başına götürmüş filmi, batman amca ise kötüydü. Zaten bir yerlerde okuduğum kadarıyla yakın zaman içerisinde DC batman serisini sonlandıracakmış. Eh her güzel şeyin bir sonu vardır =))
The Other Boleyn Girl: Güzeldi izlenmeye değer
Snow Angels: Yazımı değiştirmeme sebep olacak kadar güzel bir film izledim 5 dk kadar önce. İnanılmazdı, izlenmeli ve yaşamımızı tekrardan sorgulamalıyız. Hatalarımızı görmeli, sonuçlarını düşünmeliyiz. Hayat devam ediyor bunu da unutmamalıyız her ne olursa olsun.

Aslında bir çok film anime ve oyun daha var fakat bunlar şu anda aklıma gelen ve bende iz bırakmış olanlar. Yazmak, yaşamak istiyorum artık. Yaşamak, solumak, uyanmak bu karanlık geceden. Evet, benim hayallerim var ve onlara ulaşabilecek gücüm. Direnmeye devam o halde, evet haklısınız kriz var!

Oğuz Marangoz

0/Post a Comment/Comments