Yaşanmamış diyaloglar 7, kavuşma


Yaşanmamış diyaloglar

Onun yanımda olması çok garip. Onsuzluğa o kadar alışmışım ki şimdi ne yapacağımı bilemiyorum. Onun yokluğu her günüme o kadar işlemiş ki şimdi o yanımdayken garip bir boşluktayım aslında. Onsuz geçen günlerimi aradığım yok, sadece garip hissediyorum. Daha doğrusu yaşadığımın gerçek olmadığını düşünüyorum çoğu zaman. Zihnimde onu o kadar imkansız olarak görmüşüm ki şimdi yanımda olduğuna inanmakta zorlanıyorum.

Elini tutabiliyorum onun, sarılabiliyorum, sesini duyuyorum hayattan ne istediysem ben şimdi hepsine sahibim. Galiba bu sebepten dolayı bundan sonra ne isteyeceğimi bilemiyorum. Sahi daha başka ne isterim ki, o hep yanımda kalsın yeter. Yanımda kalmasına çok da gerek yok, o da gidebilir başkaları gibi. Başkaları hayatıma girdiği zaman beklentim yanımda kalmalarıydı bu yüzden gitmeleri sorun oldu hep. Ancak onun için durum çok farklı, beklentim sadece onu bir kere daha görebilmekti. İstediğim her şeye kavuştum aslında ben, başka bir şey istersem eğer terbiyesizlik etmiş olurum.

Şimdi yanımda uyuyor, hafif bir biçimde nefes alıp veriyor ve ben onu seyrediyorum. Uyumak istemiyorum, rüya görmek anlamsız geliyor. Ben zaten en güzel rüyanın içindeyim, bu rüyadan bir an bile olsun ayrılmak istemiyorum. Bu yüzden yaşadıklarımın gerçek mi yoksa bir rüya mı olup olmaması çok da umurumda değil benim. Söylediğim gibi gördüğüm en güzel rüyanın içindeyim. Rüyalar gerçeklerden daha güzel olabildiği için de rüya olarak kalsa bile benim için yeterli. Uyanmıyorum bu rüyadan, benim yeterli bu.

O uyanır diye ona dokunmaya korkuyorum aslında. Yoksa ona sarılmak isterdim. Yapabilseydim eğer onu alıp zihnime yerleştirirdim. Her zaman yanımda olurdu bu sayede, asla ondan uzaklaşamazdım. Ben yaşadığım kadar yaşardı o da, aynı bedeni paylaşırdık. Daha önce söylediğim gibi o kadar farklı duygular hissediyorum ki anlatamıyorum bunları. Kalbimi söküp ona vermek istiyorum. "Bu senin artık" demek istiyorum. "Onu sakla veya at önemli değil." Ondan başka kimseyi sevmek istemediğimi düşünüyorum şu an. Ondan başka kimseyi görmek istemiyorum. İki kişilik küçük bir dünyam olsun ve o dünyada sadece o yaşasın istiyorum.

Uyurken gülümsüyor, demek ki güzel rüya görüyor. Onun mutlu olmasını her şeyden daha fazla istiyorum ben. O mutlu olsun geri kalan hiçbir şeyin önemi yok benim için. O mutlu olsun varsın ben onun mutluluk hikâyesinde olmayayım. Yine de yeterlidir benim için.

"Hastane odasında genç bir psikolog hastanın yatağına yanına oturdu. Hasta haftalardır uyanmadığı bir uykudaydı. Geri gelmek istemiyordu, ne kadar uğraşmışlarsa da onun dünyaya dönmesini sağlayamamışlardı. Psikolog hastanın elini tutuyordu o esnada, 'lütfen geri gel' diyordu. 'Burada seni bekleyen onca şey varken neden hayallerde yaşıyorsun ki?'

Psikolog hastanın yanına her gün gidiyordu. Üzülüyordu aslında onun durumuna. Daha garibi ona bakışı, hiçbir şey söylememesi çok farklıydı. Aralarında kelimelerle anlatılamayan bir bağ oluşmuştu ve buna anlam veremiyordu. 'Ne olur geri gel' diyordu sürekli olarak. Sanki onu geri çağırabilirdi sözcükleri. Duyduğunu biliyordu ama görmezden geliyordu kelimeleri. Eğer onu ikna edebilirse onu geri getirebilirdi. 'Orada her ne yaşıyorsan eğer gerçek değil. Gerçek burada, benim yanımda. Lütfen gerçeğe dön'"

Sen yanımda yatıyorsun ya gerçek olamayacağını düşünüyorum. Ancak daha önce söylediğim gibi gerçek olup olmaman önemli değil. Seninle olduğum bir rüya sensiz geçen bir ömürden çok daha güzel benim için. Bazen çok düşünüyorum, sanki içindeki bir ses senin gerçek olmadığını söylüyor. Burası gerçek hastane değilmiş gibi ve gerçek sen sanki dışarıdaymış gibi ama sen orada uzaksın bana burada yanımdasın. Burada seninle beraber uyuyorum orada sen benim psikologumsun. Bunu kabul edemem ben.

"İlginçtir ki adam haftalar üzerine sesli olarak konuşmaya başlamıştı. Belki yaşadıklarının sahte olduğuna inanıyordu diye düşündü psikolog onun elini sıkıca tutarken. Daha sonra başını hastasının başına yaklaştırdı 'Geri dön lütfen. Yaşadıkların gerçek değil. Gerçek olan burası, gerçek olan benim. Burada seni bekliyorum.'"

İşte o ses yine konuşmaya başladı ama o ne söylerse anlamsız. Burada onunla beraberim, onun elini tutuyorum onunla konuşuyorum. Hangi cümleyi söyleyeceğimin hiçbir önemi yok. O beni anlıyor. Ben burada kalmak istiyorum.

"Adam konuşmaya devam ediyordu. Konuşurken mimikleri de değişmeye başlamıştı. Psikolog kız bu gelişmeden mutlu olmuş bir şekilde konuşmaya devam etti 'Ben buradayım, gerçek olan benim. Buraya dön, bana gel, seni bekliyorum ben.'

Sana gelmemi söylüyorsun, güzel söylüyorsun da sana nasıl geleyim ben. Sensizlik beni deli etti, akıl hastanesine kapatıldım. Evet, buradakiler gerçek değil biliyorum ama sensizlik o kadar tüketti ki beni buna daha fazla dayanamam ben. Ömrümü seninle geçirmek istiyorum ben, yanımdaki senin hayalin olsa ne değişir. Ben seninle kalmak istiyorum. Oraya dönersem eğer seni çok sevdiğim için gideceksin. Kimi çok sevdiysem gitti benden. Hoş hiçbirini senin kadar sevmedim. Senin için aklımı kaybettim, her gün seni gün bekledim. Sokaklarda yattım. Sen benim kim olduğumu bile bilmiyorsun ki. Seni o otobüs durağında gördüğüm an aşık olduğumdan haberin bile yok. Niye çağırıyorsun ki beni, burada en azından yanımdasın.

"Adamın anlattıklarını kız şaşırmış bir şekilde dinliyordu. 'Onu ben delirttim' dedi kendi içinden ve bir pişmanlık dalgası bedeninde dolaşmaya başladı. 'Birisi başka birini bu kadar sevebilir miydi gerçekten?' Adam onu durakta gördüğünü söylediği zaman adamı nerede gördüğünü hatırlamıştı. Bir süre boyunca bakışmışlardı ve kız içinden 'keşke gelip konuşsa' demişti. 'Eğer beni gerçekten çok seviyorsan ne olursa olsun yanımda olursun. Kaçmazsın benden, acı çekmiş olabilirsin ama bu devam etmeyecek. Ben gitmeyeceğim senden, seni terk etmeyeceğim asla.' 

Öyle bir andaydı ki kız adamın söyledikleri hayatı boyunca duyduğu en güzel sözcüklerdi. Kalbinin ritmi değişmeye başladı. 'Evet, onun deliliğinin sebebi benim ve onun tedavisi de benim' dedi kendi içinde oldukça yüksek bir sesle.  'Geri gel lütfen, ben hep yanında kalacağım'

Kızın bu sözleri üzerine adam gözlerini açtı ve ona sarılmış olan kızı gördü. Kız ağlıyordu ve o an onu ağlattığı için kendinden nefret etti. 'Senin için geldim' dedi ve kız onun boynuna sıkıca sarıldı. Daha sonra yanağından defalarca kez öptü. Adam ise şaşkın bir şekilde 'Ben seni çok sevdim' diyebildi sadece.

Daha kız adamın ellerinden tutup yatakta doğrulmasını sağladı. Birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. O kadar garipti ki gözlerinde birbirlerinin yansımalarını görmeleri. Sonra adam konuşmaya başladı 'Senden kaçtığım her an nefret ettim kendimden ama yaşamak için kaçtım. Çok sevdim ben seni, hayal edemeyeceğin biçimde sevdim. Hep seni aradım, seni bir kez daha görebilsem başka hiçbir şey istemezdim. Sonra akıl hastanesinde karşıma çıktın, beni tanımadın bile. Sonra kalkıp bana deliliğimin sebebini sordun. Sebebin sen olduğunu nasıl söyleyebilirdim ki. Bende kaçtım seni üzmekten. Üzülmene dayanamam ben, çok sevdim seni. Kelimeleri yetmeyeceği kadar sevdim. Tüm lisanlardaki tüm kelimeler çaresizdi sevgimi anlatmaya. Aşka ulaşmak için yandım ben, kavruldum, kül oldum. Bittim ben, tükendim.'

Kız ise ağlamaya başlamıştı hiçbir şey söylemeyip adama sıkıca sarıldı. Adam onun kokusunu içine çekti, ona dokundu. Mutluluğun anlamını o an anlıyordu adam. Kız daha sonra adamın kulağına 'merak etme' dedi. 'Seni asla terk etmeyeceğim.'

Ve sonsuza kadar mutlu yaşamak mümkün olsaydı eğer ikisi sonsuza kadar mutlu yaşayabilirdi. Aşka ulaşmak için yanmak, kavrulmak ve kül olmak gerekirdi çünkü aşk küllerden doğardı ve insanı yeni baştan şekillendirirdi.

Resim: AguaSixio

0/Post a Comment/Comments