Yaşanmamış diyaloglar 2, bekleme


Yaşanmamış diyaloglar 1, başlangıç

Hep onu gördüğüm sokaklarda geçiyor ömrüm. Garip doğrusu iki tane durak arasında yaşamaya başladım. Önce onu ilk gördüğüm durağa gidiyorum ve onun gelmesini bekliyorum. Bir süre boyunca bekliyorum durakta ama gelmiyor. Daha sonra onun otobüsten indiği durağa gidiyorum ve bu sefer orada beklemeye başlıyorum. Yine gelmiyor ama ben ise sadece bekliyorum.

O gelecekmiş gibi yaşıyorum aslında hayatı ama onu tekrar görürsem ne yapabileceğimi bilmiyorum. Konuşabilir miyim onunla bilmiyorum. "Ben hep seni bekledim" diyebilir miyim ona. "Ben hep aradım seni ama hiç gelmedim" desem ne diyebilir ki bana. Dalga mı geçer yoksa güler mi? "İmdat sapık" diye de bağırabilir aslında. Hiçbir şeyi bilmiyorum. O kadar bilmiyorum ki bu bilinmezlik beni yollara düşürüyor.

İşin daha garip kısmı onun hakkında hiçbir şey bilmemem. Peki, ben niye böyle hissediyorum neden damarlarımda akmaya başladı o. Geçen zamanda o kadar fazla hikaye kurguladım ki onun için bir gün tekrar karşılaşsak mesela ona kim olduğunu sorsam, onun vereceği cevabı ben zaten kurguladım. Şaşırma ihtimalim bile yok. Peki, ben niye yapıyorum bunları? Neden bir anda gelip hayatımın tam ortasına yerleşti?

Sorularımın cevaplarını bilmiyorum. O kadar bilmiyorum ki bir tanesinin cevabını bulsam kendimin dünyanın en şanslı insanı olduğunu düşünürüm. Bu yüzden bekliyorum işte. Belki bir gün tekrardan karşıma çıkacak diye bekliyorum. Belki bir gün o karşıma çıkınca konuşabilirim diye bekliyorum. "Hayatta beklemenin bir sonu yoktur" demişti birisi bana ve onun ne demek istediğini şimdi anlıyorum. Sahi o niye bu kadar etkiledi beni?

Bir sabah kalkıp onu gördüğüm durağa gidiyorum. Saat o kadar erken oluyor ki kimse olmuyor benim yanımda. Garip bir yalnızlık bu. Belki o gelir diye kımıldayamıyorum. Bir an için başka bir yere gitsem ve o gelirse benim için çok büyük bir kayıp olur. Bu düşüncenin bile ağırlığına dayanamıyorum. Bu düşünce yüzünden eve gidemiyorum, eve gitsem ve o gelse dayanamam ben. Sokaklarda yatmak çok güzel bir yol gibi geliyor bana.

Ancak sokaklarda yatarsam eğer beni tekrar gördüğü zaman benim bir evsiz olduğumu düşünebilir. Bu düşünceye sahip olursa onunla konuşamam bile. "Onu aramak için o hale geldiğimi" nasıl anlatabilirim ona. Hiçbir açıklaması yok düşüncelerimin ve ben hiçbir çıkış yolu bulamıyorum.

Her gün yanımdan yüzlerce insan geçiyor. Bazıları bana garip bir şekilde bakıyor ancak bunun sebebini anlamıyorum. Sakallarım uzamıştır belki saçlarımı haftalardır düzeltmiyorum ama bir farklılık var bakışlarında. Beni sorguluyorlar sanki. Belki de beklediğim bu kadar net bir şekilde belli oluyordur bu yüzden garipsiyorlardır beni. Belli ki onlar hiç beklememiş, beklemenin nasıl bir şey olduğunu hiç bilmiyorlar. Birisi sorsa bana "onu beklediğimi" söylemek istiyorum ama kimse sormuyor. Belki birisi sorsa ve bana onu anlatmamı istese ben onu betimleyince tanıyabilirdi ancak kimsenin umurunda değilim. Sadece bana farklı bir gezegendenmişim gibi bakıyorlar, kimse anlamaya bile çalışmıyor.

Bazen yemek yemeyi unutuyorum. Durağın yanına bir simitçi geliyor ve ondan bir tane simit alıyorum. Her gün aynı zamanda simit alınca simitçi çocuk artık bir tane simit veriyor bana. Bir gün neden her gün orada olduğumu sorduğumda beklediğimi söyledim. Anlamadığı belliydi zaten fazla üstelemedi. Onun sorunu değildi bu ama yine de birisinin sorması iyi hissettirdi. Önemsendiğimi düşündüm bu zamanda. Sonrasında gariptir o çocuk bir daha gelmedi. Belki de beklemek ağır gelmiştir ona bilemiyorum.

Bütün bunlar olurken ben onu görsem ne diyeceğimi düşünmeye devam ediyorum. Bu düşünce beni hiç terk etmiyor. Gece uyurken rüyalarıma giriyor. Genellikle çığlık atarak uyanıyorum, onun olduğu rüyalarım bir anda kabusa dönüşüyor. Eve genellikle gece olduğu zaman en son otobüsle gidiyorum. Otobüs onun indiği duraktan saat 23.37de geçiyor. Yine de otobüse binmeyip onu beklemeye devam etmek istiyorum ama geri dönmem gerek. Yoksa evsiz olurum ve benimle konuşmaz hiç.

Düşünceler peşimi bırakmıyor ve ben beklemenin ne kadar zor olduğunu anlıyorum. Daha önce hiç bu şekilde hissetmemiştim. Tabi hissettiğim duygunun ne olduğunu hala bilmiyorum. Sanki içimdeki seslerden birisi bana "evet bak bu doğru kız" demiş gibi hissediyorum. Tabi o ses başka hiçbir şey söylemiyor. Söyleyecek bir şey yok zaten. Bir diğer taraftan o sesin benimle oyun oynadığını düşünüyorum. Benim acı çekmemiş üzülmemi istermiş gibi bir hali var onun. Sanki ben çaresiz bir biçimde beklerken o mutluluk kahkahaları atıyormuş gibi ama bu doğru ise eğer kendimi kandırıyorum ve beklememin bir anlamı yok.

Ancak bu düşünceyi de bir kenara atıyorum. Onda farklı olan bir şey vardı her ne kadar ne olduğunu bilemesem de yine ondaki farklılık yüzünden bekliyorum. Belki gülümserken gözlerini kısmasıydı beni etkileyen belki gülümsediği an ağzının kenarından gözüken dişiydi. Parmaklarındaki boğumlarda beni etkilemiş olabilir. Duruşu da çok güzeldi, o keskin kararlı bakışlarını nasıl anlatabilirim ki. Belki de bana olan bakışıydı beni bu derece etkileyen. Belki onunda söylemek istediği bir şey vardı ve ben onu bilmiyordum. Evet, onu her şeyden daha fazla merak ediyorum.

Geçenlerde doktora gittim sebebini bilmiyorum ama sanırım sokaklarda yaşamam beni kötü etkiledi. Bazı ilaçlar verdi, yeterli beslenemediğimi söyledi bana. Güldüm sadece "onun yokluğundan bir yudum içiyorum yetmez mi?" diye sordum. Elbette anlamadı ve bolca ilacın yanında birde serum verdi bana. Kimse anlamıyor. Kimse bilmiyor beklemeyi.

Beklemek şu hayattaki en güzel şeymiş ve ben bunu daha yeni anlıyorum. Onu görsem mesela ve bir şey söylesem. Konuşmasam, saçmalasam, anlamsız cümleler kursam. O da bana bakıp gülse. Onun gülümsemesini gördüğüm zaman ben yaşadığımı hissetsem. Sonra bunu ona söylesem ve o anlasa. Şu hayatta birisi beni gerçekten anlasa. Gökten üç tane elma düşse.

Bazen uzakta bir yerden beni izlediğini düşünüyorum. Aslında kötü bir düşünce bu çünkü beni görüp yanıma gelmiyorsa benden kaçıyor demektir ve benden kaçmasını istemiyorum. Bilmiyorum ne yapacağımı ama beklemek her şeyden daha güzel geliyor gözüme ve bekliyorum.

Bu gecede uyumalıyım eğer yapabilirsem. Belki tekrardan rüyalarıma konuk olur ve belki yarın görebilirim onu. Belki onu görünce söyleyecek bir söz bulabilirim. Belki işte hep belki. Söylemekten asla vazgeçemiyorum bu kelimeyi. Artık yarın olsun.

Resim: Emilia Wilk

0/Post a Comment/Comments