Seni uzaktan sevmek 24


Yine sana yazmadan yapamıyorum. Olmuyor, dayanamıyorum. Nefes almak gibi sana yazmak. Yazmazsan ölecekmişim gibi geliyor ve kendimi tekrardan bir sayfanın köşesinde buluyorum. Hani denizden çıktığında aldığın o derin nefes vardır ya işte öylesin benim için. Sana yazmak, almazsan yok olacağın o soluk gibi. Geçen gün eski mektuplarının yanına gittim ama hiçbirini açamadım. Tekrardan geçmişime dönüp sana dokunmaya gücüm yoktu. Saatlerce bakıştık onlarla. Sensizlik daha ağır gelmeye başladı sonra ve ben tekrardan nefes alamamaya başladım. Çözüm için sana tekrardan yazmam gerekiyordu ama yapamadım. O kadar yoğun bir baskı vardı ki üzerimde kalemime yaklaşamadım bile. Hiç sevmiyorum böyle zamanları. Seni bir kez olsun görebilmek için her şeyi yapabilecekken senden uzakta kalmayı nasıl anlatabilirim ki?

8 sene oldu seni ilk gördüğüm günden bu yana. 8 senede yazdığım her şey sanaydı. Her cümlem senin gözlerini betimlemek amacını taşıyordu. Yapamadım ama, yapamazdım belki. Belki sadece seni bir kez olsun görmem gerekiyordu. Belki seni bir kez olsun görsem ve sen gitsen yaşayamazdım daha fazla. Bilemiyorum, hiçbir şeyi bilmiyorum. Hayallerinden başka hiçbir şeyin yok bende ve ben nefes alabilmek adına onlara sarılıyorum. Bu sebeple yazıyorum. Sana yazıyorum elbette. Belki bir gün gözlerini anlatabilirim diye.

Geçen gün sahilde oturuyordum. Bilmiyorum ne kadar zaman oldu ama geçti işte. Hava soğuktu ve ben üşüyordum. Gökyüzü gri bulutlarla kaplıydı. Yağmur yağacağı belliydi. Bense bu arada uzaklara doğru bakıyordum. İstanbul boğazı tam karşımdaydı. Belki diyordum kendime "belki o baktığım yerdedir." Beni mutlu eden bir düşünceydi bu. Zaman zaman senin boğazın diğer tarafında bir yerde olduğunun hayalini kurarım. Çünkü orada olursan bir gün yollarımız kesişebilir diye düşünürüm. Yollarımız kesişirse eğer seni bulmuş olurum. Hikayelerimdeki eksik o cümle de böylece tamamlanmış olur.

O günün ilerleyen vakitlerinde dedim ki kendime "belki o da bana doğru bakıyordur ve bilinçsizce de olsa beni düşünüyordur." Sıra dışı bir hayal bu biliyorum. Senin orada bir yerlerde olmanı geçip benim yokluğumu hissetmeni de içeriyor ve bu yüzden gerçek olamayacak kadar güzeldi. Bu hayal beni bulutların üzerine çıkardı. Daha sonra Dünyanın da üstüne çıktım. Evrende dolaşmaya başladım sonra. Mutluluk benim için o hayale sarılmaktı. Ancak gerçek çok acıydı. Öyle bir çarptım ki gerçeğe evrenin öteki bir ucundan dünyaya kadar düştüm. Toprağa o kadar hızlı çarptım ki tüm kemiklerim kırılmış, paramparça olmuş gibi hissettim. Seni hayal etmenin cezasıydı bu. Her hayal gerçekle karşılaşınca parçalanırdı ve parçalar yüreğime saplanırdı. Kanardım bende yokluğunun gerçekliğine.

Her hayalin sonunda aynısı olurdu. Her yazının sonunda aynısı olurdu. Her umudun sonunda da aynısı olurdu. Sıkıca tutunduğum hayalin kaçardı ellerimden. Her seferinde çarpardım gerçekliğe. Yine de vaz geçemezdim hayalinden. Yangına bilerek girmek gibiydi. Yanacağını bilirsin, acı çekeceğini de bilirsin ama yanmak bir ceza değil ödüldür senin için. Evet bilerek acı çekiyorum çünkü acın bile bu hayattan daha güzel. Yine büyük bir cümle kurduğumun farkındayım. Zaten hep büyük cümleler kuruyorum. Boyumu aşıyor cümlelerim bunun da farkındayım.

Hayatım güzel gitmiyor. Hiçbir şey yolunda değil. Yanımda da kimse yok. Herkesi nasıl kovduysam kimse kalmadı geriye. Şikayetçi değilim ama cümlelerimin peşinde olanlara ihtiyacım yok. Herkes yalnızlıktan kaçarken ben ona sarılıyorum. Anlamıyorlar beni. Anlamalarına gerek de yok. Gitsinler, hemen şimdi gitsinler. Hiçbiri sen değil onların. Bu sebeple bir dakika bile kalmasınlar hayatımda, gitsinler. Onlar da aynısını yapıyor zaten. Herkes yalnızlıktan kaçarken ben ona sarılıyorum. Bu yüzden etrafımda kimse yok. Bana küçümseyen gözlerle bakıyorlar. Bunun da hiç önemi yok. Çünkü ben yalnız değilim. Hayalin yanımda olduğun  sürece nasıl yalnız olabilirim sevgili? Ne olur cevap ver bana.

Bilirim konuşmazsın sen. Beni cümlelerimin yanı başında bırakırsın. Yaşadıklarıma, yokluğuna aşmam gereken engeller olarak bakıyorum. Mecnun nasıl Leyla için çölleri aşmaya kalktıysa bende yokluğunu aşmam gerekiyor. En azından buna inanıyorum. Yokluğu bu şekilde düşünmek dayanmamı kolaylaştırıyor. Başka türlü dayanamam ben. Yarınları başka türlü arzulayamam. Sadece hayalin bile yaşama sebebim oluyor. Büyük konuşmaya devam ediyorum. Asla da vaz geçmeyeceğim büyük cümleler kurmaktan. İçinde sen olan bir cümle kuruyorsam eğer o en büyüğü olmalı, en güçlüsü olmalı. Yoksa sana dokunamam ben. Başka türlü hayalin uzaklaşır benden. Sonra ben yine nefes alamam. Sayfanın kenarından bırakırım kendimi boşluğa. Kötü şeyler yazmak istemiyorum. Sana güzellikler anlatacakken yazdıklarıma bir bak. Elbette gelmezsin bana. Sana karamsar cümlelerimden başka ne verebiliyorum. Bu yüzden yazmak zor geliyor bana.

Bu sebeple gidiyorum işte. Sana binlerce cümle daha yazmak isterken gidiyorum. Seni üzmemek için gidiyorum hatta. Bir gün bu satırları okurken üzülme diye gidiyorum. Bir gün gerçek olursan eğer.

Neyse gidiyorum şimdi kendine dikkat et. Nasıl olsa başka bir sayfada tekrardan görüşeceğiz. O sayede tekrardan göreceğim gözlerinin rengini. Hoşça kal...






5/Post a Comment/Comments

Adsız dedi ki…
çok güzel
Unknown dedi ki…
buyuk kelimeleri bende seviyorum
ama hicbirsey senin duygularindan oteye gidemez
sahip oldugun guzel duygulari kelimelerde anlamaz sen anlarsin
ve herseferinde birsey eksik kalir
bence duygularda aci oldugu kadar guzelligin de apacik hoscakal sevgili yazar
yalnizligi algilamak cok zevklidir bence=)
Oğuz Marangoz dedi ki…
o eksik kalanlar yüzünden de devam edersin yazmaya yoksa hepsi bu kadar diyip bırakma da vardır. öyle büyük kelimeler vardır ki söylendiği zaman insan inanamaz, imkansızdır onlar.

hoşçakal sevgili okuyucum, yalnızlığı algılamak hayatı algılamaktır aslında :)
Elmıra Güneş dedi ki…
Çok güzel olmuş okurken insanı duyguyu yaşatıyor içindeki aşki hüznü her şey hissettim çok başarılı bir yazı olmuş ��������
Oğuz Marangoz dedi ki…
Çok teşekkür ederim dostum:)) hissettirebildiysem ne mutlu bana