Seni uzakan sevmek 9

Bayağı bir zaman oldu sana yazmayalı. Geçen her gün sayfalarca yazmak istememe rağmen durdurdum kendimi. Bunun sebebi söyleyebileceklerimin bitmesinden korkmam ile alakalı değildi. Bir evren var demiştim ya hani işte her yazıda bir gezegendeki bir şehri yazarsam bunu ömrüm boyunca sürdürebilirim. Biraz yavaşlamak istedim aslında. Biraz durmalı, soluklanmalı ve ağır ağır ilerlemem gerektiğini düşündüm. Sıkılabilirsin belki bilemiyorum. Bu yüzden araya başka yazılar, hikayeler sıkıştırdım. Hikayelerimi sevdiğini söylemiştin, senin için bir kaç hikaye yazmış oldum. Güzelde oldu aslında.

Bu yazıda ne anlatmak istediğimi bilmiyorum aslında. Yüzlerce farklı konu var ama hangisinin daha öncelikli olduğuna pek karar veremiyorum. Sesini duymayı ne kadar özlediğimi anlatırsam eğer elini tutmak ile ilgili hayalimi anlatamayabilirim. Eğer hayalimden bahsedersem bir diğer taraftan senin yaralarını gördüğümü anlatamam. Ne yazarsam yazayım hep eksik kalacak bu yüzden. Bir diğer taraftan ise cümlelerimi frenlemem gerekiyor. Bazı kelimeleri önceden söylemek istemiyorum. İkimiz farklı ülkelerdeyken olmaz ki. Gel, elini tutup gözlerinin içine bakayım, anca öyle söyleyebilirim onları. Benim için kaybetmeyi göze alamayacağım kadar değerlisin. Bunu da söylemedim aslında sana. Bunca yıllık arkadaşlığımızın hatırına söylemem gerekirdi belki. Bilmiyorum!

Bir diğer taraftan içimde çok yaramaz sesler var. Senden mail gelmediği her gün konuşmaya başlıyorlar. Sonra onları susturmakla uğraşıyorum. Benim için çok sorun olmuyor onları susturmak ama "onu sıkıyor olabilirsin" diyor içimdeki ses ve ben düşünmeye başlıyorum. Acaba ne hissediyorsunu merak ediyorum hep. Belki hala anlamamışsındır sen olduğunu. Belki hala bir hikaye karakterime yazdığımı düşünüyorsundur bu yazıları. Belki hala kendi gerçekliğinden emin olamıyorsundur bir türlü. Anlarım yazılarımı okuyorsan eğer şüpheye düşmen çok doğal. Tekrar söylemeliyim ki sen gerçeksin. Çok çok uzun zamandır gerçek birisine yazmıyordum zaten. Çok güzel geldin bu yüzden.

Diyeceksin ki niye güzel geldin dedin. Hoş bu soruyu bana sormayacağını biliyorum ama düşünürsün en azından. Daha önce anlattım ya hani yüreğim unutulmuş bir mezarlıktı diye. Oraya çiçekler dikmeye başladım sayende. Yine diyebilirsin ki ben ne yaptım. Cevabım çok basit aslında hayalinin varlığıma kattığı anlam o kadar büyük ki  sadece hayalin bile mezarlığı çiçek bahçesine çevirmem için yeterli sebep oluyor. Bir diğer taraftan da yaramaz seslere karşı küçük bir mücadelenin içindeyim. Onlar bana ne kadar daha fazla yazmamamı söyleseler de onlara şu cevabı veriyorum "insan cennete gitmek için her şeyi yapabilir değil mi. ben de elimden gelen her şeyi yapıyorum bu yüzden." Ne zaman bu cevabı versem susuyorlar zaten. 

Diğer taraftan arada kısa da olsa yazışabiliyoruz. İnan çok mutlu oluyorum. Bütün acabalarım yok oluyor o anda ve diyorum ki her şey yolunda ilerliyor. Sorun olmamasını inan hiç istemiyorum. Daha önce de söylediğim gibi seni kaybetmeyi göze alamam. Bu yüzden zaten bu kadar dolambaçlı bir yoldan yürüyorum. 

Aslında çok fazla cümlem var fakat elene elene azalıyor. Devasa bir evren betimleyebilirim demiştim sana. Ben yapamayacağım bir şeyi söylemem biliyorsun. Zaten küçük bir hikaye olarak anlattım biraz. Bu şekilde doğrudan sana yazdığım ikinci hikaye oldu bu. Hoş ilkini sana yazdığımı söyleyip doğum gününde yollamıştım ama ikincisini söyleyemedim ama olsun. Bir fikir daha düştü aklıma. Diyorum ki sen geldiğin zaman. Sana dair bütün yazılarımı kitaplaştırıp sana hediye etmek güzel olurdu. Aslında sürpriz olup söylememem gereken bir şeydi bu ama sürpriz o kitabın içeriği olsun diye düşündüm. Belki başka şeyler de eklerim içine, güzel olur.

Yine çenem düştü sanırım ve çok konuştum. Söylediğim anlatacak çok şey var ve başladım mı pek durduramıyorum kendimi. Şimdi gitme vaktim geldi, iznini istiyorum. Kendine dikkat et olur mu.

Hoşça kal... 


0/Post a Comment/Comments