Odanın ortasında boş koltukta beliren başkanın görüntüsü bize veda
ettikten sonra ortadan kaybolmuştu. O an duvarlardaki renkler,
semboller aynı anda kayboldu. Sanki bir sihrin içindeydik ve o sihir
bir anda bitmişti. O kadar büyük bir şaşkınlık içindeydik ki nefes
almayı bile unuttuk o zamanda. Kimse konuşmuyordu, herkes yeni
edindiği bilgileri sindirmeye çalışıyordu. Basit, küçük hayatlar
yaşayan bizler bir anda kendimizi devasa bir kurgunun içinde
bulmuştuk. Ne yapabilirdik ki biz? O gizemli müttefikler kimdi? Dahası
kim bize ihanet edecekti? Bu odadaki birisinin karşı tarafa
geçebileceğine ihtimal veremiyordum. Galdor mu olacaktı yoksa Kylana
mı? Veya Naserious mu belki ben karşı tarafa geçecektim. Beynimin
tamamını kullandığımı düşündüm o an ama sanki sorduğum soruların
cevaplarına ulaşamayacaktım. Sessizlik bazen çok can yakıyordu ve
içinde bulunduğumuz sessizlik çok can yakıyordu. Arkadaşlarımdan bile
şüphe etmiştim hatta kendimden bile şüphe etmiştim.
- Profesör biz az önce ne yaşadık? Lütfen aptala değil geri zekalıya
anlatır gibi anlat.
- Galdor hayal bile edemeyeceğimiz bir şey yaşadık. Başkanın
söyledikleri, kullandığı teknolojiye dikkat ettiniz mi? Kesin bizden
çok daha ileriydi onlar belki 50 belki 100 yıl daha ileride olmaları
gerekiyor.
- Profesör bu döngü ne anlama geliyor tam olarak?
- Lucian şimdi zaten döngüyü sizde dinlediniz. Şunu söyleyebilirim şu
anda son döngünün içindeyiz. Eğer bu döngüyü onlar kazanırsa gezegen
yok olacak ama biz kazanırsak dünya dönmeye devam edecek.
- Nasıl kazanacağız ama profesör ben küçük bir Derin'im ne yapabilirim
ki? Devrelerim yanacak düşünmekten keşke kahve olsaydı ne güzel
içerdim.
- Derin hepimiz bir zamanlar küçüktük ama hayat öyle bir şeydir ki
küçük bir kum tanesine dünyayı değiştirme şansı verir. Birkaç güç önce
kitapların içinde araştırma yapıyordum siz de belki evinizde kahve
içiyordunuz ama bir anda her şey değişti. Bazı zamanlar vardır ve bu
zamanlarda küçük bir Derin bir kahramana dönüşebilir. İnanıyorum ben
sana.
- Yaaa şapşik profesör çok mutlu oldum ama ben ne güzel sözler
söylüyorsun sen. Gerçekten bir robotun kalbine nasıl gireceğini çok
iyi biliyorsun.
- Profesör herşeyi geçtim ben gerçekten ne gerekiyorsa yapacağız ama
nasıl? Bu kadar büyük bir olaya başlamadan önce çok sağlam bir
planımız olması gerekiyor. Şu anda hiçbir şeyimiz yok bizim.
- Kylana söylediğim gibi bazen kendini akıntıya bırakman gerekiyor. Ne
yapmamız gerektiğini bende bilmiyorum doğrusu ama bilen birisi vardır
mutlaka mesela şapkalı adam olabilir. Unutmayın en karanlık gecenin
sonunda bile güneş doğar.
- Profesöre katılıyorum şapkalı adamla konuşmamız gerekiyor.
Gördüklerimizi ona anlatacağız ve sonrasında ne yapmamız gerektiğine
karar vereceğiz. Profesör benim kafama takılan bazı sorular var biraz
önce burada büyü hissediyordum ama bir anda hepsi kayboldu. Benim
bilmediğim, anlamadığım bir büyüydü bu. Konuşmamız gerekiyor.
- Şapkalı adamın yanına gittiğimiz zaman konuşacağız Naserious merak
etme. Herkes hazırsa çıkalım buradan.
Mağaradan dışarıya doğru giderken hafifçe bayır yukarıya doğru ilerliyorduk. Yavaş ilerlememizin nedeni yorulmamız değildi aslında. Evet biraz yorulmuştuk ama düşüncelerimiz ağır geliyordu. Gerçeği söylemek gerekirse çok ağır geliyordu. Kylana destek almak için hemen yanımdan yürüyordu. Yürüme dengesini kaybettiği zaman hemen koluma dokunuyordu. Ne güzeldi onun o güzel parmaklarının benim tenime dokunması. Ona dokunduğum zaman kendimi çok baska hissediyordum.
Naserious adasından güç alıyordu yürürken. Galdor profesöre destek oluyordu. Aramızda en rahat hareket eden ise Derin'di. O kadar ağırdıki düşünceler hiçbirimiz konuşmuyorduk. Konuşmadan önce yaşadıklarımızı kabul etmemiz gerekiyordu belki de. Mağaradan çıkana kadar hiçbir zorluk yaşamadık. Aşağıya indiğimiz ipler hala yerinde duruyordu.
- Profesör siz yukarıya çıkabilecek misiniz?
- Galdor beni aşağıya nasıl indirdiklerini hatırlamıyorum. Herhalde halata bağlayıp aşağıya attılar beni. Yukarıya çıkmayı deneyebilirim ama yaşlı bedenimin bu girişime nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum.
- Profesörü ben çıkartırım. Profesör bana sıkıca sarılın siz. Merak etmeyin başınıza en ufak bir zarar bile gelmeyecek.
- Sen beni nasıl çıkartacaksın Kylana? Tamam, tamam başka soru sormuyorum.
Profesör Kylana'ya sarılıp gözlerini kapattığı sırada bir anda ikisi birden ortadan kayboldu. Biz ise aşağıya sarkan iplere tutunup yukarıya çıktık. Acaba Kylana bir gün bana da sarılabilir miydi. Yukarıya çıktığımız zaman profesör hayran bir şekilde Kylana'ya bakıyordu ve ağzı sonuna kadar açılmıştı.
- Kylana bunu nasıl yaptın?
- Bilmiyorum profesör bir çeşit yetenek sanırım. Eskiden böyle bir yeteneğim yoktu.
- Sizin hepinizin benzer yetenekleri var mı? Naserious büyü yapıyor onu öğrendim zaten onunla ayrıca konuşacağım. Dur bu yeteneği nasıl fark ettin sen?
- Profesör baska bir mağarada zemin parçalanıyordu bende aşağıya düşüyordum. Zaman birden yavaşladı sonra ben düşmeye başladım ve bir anda kendimi yukarıda buldum.
- Muhteşem bir şey bu baskın olmayan genleriniz bir anda aktif olmuş. Yoğun duygusal durumlar altında bu olabilirmiş hatta bu konuda bazı bilimsel makaleler okumuştum. Dur ya kimdi onların yazarı? Unuttum galiba yaşlılık böyle bir şey işte insan bazen unutuyor. Zamanı kim yavaşlattı Lucian mı?
- Evet, bende zamanı yavaşlatma yeteneği var ama siz nasıl tahmin ettiniz profesör?
- Ah be evladım sence ben salak mıyım Kylana'ya nasıl baktığını gördüm. Tabi ona sarıldığım zaman yüzündeki ifadeyi de gördüm. İnan bana duygularını saklama konusunda çok yeteneksizsin. Galdor peki senin yeteneğin nedir?
- Sanırım bende insanları iyileştirebiliyorum. Lucian'ı ölümle dans etmekten kurtardım sonra şapkalı adamı. Hala nasıl yaptığımı tam olarak bilmiyorum.
- Profesör bey benim yeteneğim de Derin olmak. Ben onların gözü ve kulağıyım sonra şapşiklik benim göbek adım gibi. Lucian kadar şapşik olmasam da yetenekliyimdir. Profesör yaptığınıza bakar mısınız Lucian yine pancara benzedi.
- Derin sen zaten muhteşemsin, hepinizi incelemek istiyorum. Biraz test, sonra grn yapınızı incelemem gerek, tabi yeteneklerinizin hangi durumlarda aktif olduğunu öğrenmem de gerek. Off inanılmaz heyecanlandım ben. Ellerim titriyor yine. Lucian utanmana hiç gerek yok gençken bende yaşamıştım benzer duyguları ama beni beğenmemişti sanırım ki başka birisine gitti bende profesör oldum. Bazen herşey bitti gibi görünse de başka bir yol görünür olur. O ana kadar yeni yolu göremezsin bile.
- Tamam profesör, boş bir zaman bulabilirsek incelersiniz elbette. Hadi şimdi arabaya binelim Lucian sen benim yanıma otur.