Zamanın dengesi 71. Bölüm

 


- Harika bir soru bu Lucian. Yaptığım araştırmalara göre burada bazı kodlsr vsr kadim bir lisanda. Önce onları bulacağız sonra kapıyı açmak için gerekli olan şifreyi bulacağız. Bu sayede kapı açılmış olacak.


Profesör konuşurken oldukça heyecanlı duruyordu. Yuvarlak çerçeveli gözlükleriyle etrafı hızlı bir şekilde inceliyordu. Derin bir sessizliğin içinde herkes profesöre bakıyordu ben hariç brn gözlerimi bir an bile Kylana'dan ayırmak istemiyordum. Acaba herkes bildiğine göre ona karşı duygularımı çok mu belli ediyordum. 


- Profesör işinize karışmak gibi olmasın ama önceden girdiğimiz mağarada renkli semboller vardı onları çözünce kapı açıldı sonra bir anda kendimizi Galata köprüsünün yakınlarında bulduk. 

- Bu çok önemli bir bilgi Derin neden daha önce söylemedin? Anladığım kadarıyla siz mekanlar arasındaki bir kapıdan geçtiniz. Yine tahminlerime göre o kapının içinde zaman bizim evrenimizden farklı işliyor. Keşke notlarım yanımda olsaydı. Dur, dur şimdi eğer hem mekan hem zaman değişikliği varsa bu harika gerçekten.

- Profesör lütfen biraz sakin olun söylediklerinizi takip edemiyoruz. 

- Ne kadar şapşalım ben heyecandan ne söylemem gerektiğini unuttum. Aptala anlatır gibi anlatmam gerekiyordu benim hatam. İçerideki kapı mekanlar arasında bir geçit diye düşünün onun sayesinde iki mekan arasında çok hızlı hareket edebilirsiniz. Orası bir cep evren gibi aslında bununla alakalı bazı teoriler okumuştum. 

- Lütfen profesör yine çok hızlı konuşmaya başladınız. 

- Yine mi anlamadınız oysa çok basit anlatıyordum.

- Boşverin profesör en iyisi şu kapıyı açalım zaman kaybetmeden. 


Naserious konuştuktan sonra bir anlık bir sessizlik oldu. O büyük hengame son bulmuştu. Bir ip ucu bulabilmek adına etrafı incelemeye devam ettik. 


- Profesör bakın burada gizli bir düğme var. Onu görebilmek için ışık algımı biraz zayıflattım. 

- Doğru sen robottun değil mi Derin? Nerede bu düğme? 

- Şu an metal kalbimi çok kırdınız profesör. Bir kere ben bu ekibin gözü ve kulağıyım bunun yanında ben insana rn yakın robotlardan birisiyim. Beni şapşikcim Lucian yaptı. Ayrıca çok mutsuz oldum şu an bence ağlamama izin vermeyin yoksa burayı sel basar. 

- Yahu sen beni çok yanlış anladın Derin. Seninle oturup uzun uzun sohbet etmek istiyorum elbette. Sana karşı büyük bir hayranlık duyuyorum. 

- Tamam, taman affettim seni profesör bak düğme burada onu cok iyi saklamışlar. Basayım mı? 


Profesör başıyla onayladığı zaman Derin normalde görülmesi imkansız gibi olan duvardaki bir yere bastı ve duvardaki bir yer içeriye doğru hareket etti. Ardından kocaman duvar yana doğru açılmaya başladı. Kesinlikle harika bir mühendislik örneğiydi bu kapı açıldığı zaman bir koridora bakıyorduk. Sanki mağara kusursuz bir şekilde örülmüştü. Duvarlarda daha önce gördüğümüze benzer yazıların etrafında ışıklar vardı. Ancak bu sefer semboller farklıydı. 


- Burası gerçekten muhteşem sanırım bu yazılar 5. döngüden kalma. Yine tahminlerime göre daha sonra 6. döngü de oldu belki siz o döngüdeki bir mağara gördünüz. Heyecandan ellerim titriyor benim. Kendime gelmeliyim birisi bana bir tokat atabilir mi? Galdor sen değil lütfen kendime gelirim ben.

- Şimdi ne yapacağız profesör?

- Kylana ilerlememiz gerekiyor en azından duvardaki yazılar öyle söylüyor. Evet, bu yazıyı da öğrendim ben bayağı uğraştım ama baska türlü tekno tarihi nasıl anlayabilirim? Duvarlarda zamanın kırıkları arasında ilerleyin yazıyor. Ayrıca başka bir duvarda aradığınız cevaplar ve korktuğunuz sorular sizi bekliyor yazıyor. Başka yerlerde başka yazılar var ama onları okuyamıyorum.

- Detaylı bilgi için teşekkür ederiz profesör. İlerliyoruz o zaman.


Mağarada ilerlerken adımlarımızın bile ses çıkarmadığını fark ettik. Sanki ses yasaklamıştı burada. İlerledikçe yazıların sayısı azalmış yerini dans eden renklere bırakmıştı. Mavi, mor ve yeşil birbiri içinde kayboluyordu ve bütün duvarlar bu dansta parıldıyordu.


Yavaşça ilerlemeye devam ediyorduk Galdor en önde onun arkasında profesör. Onu ben ve Kylana takip ediyorduk Derin ve Naserious ise en arkadayı. Garip bir biçimde kendimi güvende hissediyordum. Hepimizin içinde büyük bir heyecan vardı sanki içeriye girdiğimiz an bütün endişeler alınmıştı bizden. Profesör ise her yere büyük bir hayranlıkla bakıyordu.


Biraz daha ilerlediğimiz zaman büyük bir avluyla karşılaştık ancak başka bir koridor yoktu. Odanın tam ortasında büyükçe ahşap bir masa vardı ve onun hemen arkasında farklı. Masanın etrafında 7 tane mor renkli, tek kişilik koltuk vardı. Odada dikkatimizi çeken başka hiçbir detay yoktu.


- Profesör bu koltuklar ne anlama geliyor?

- Galdor lütfen sürekli olarak buraya geliyormuşum gibi davranma. Belki oturmamızı istiyorlardır?

- Kim istiyor profesör? Neler oluyor burada?

- Lucian aynı cevabı hepiniz için tekrar mı edeyim. Şu anda inanılmaz bir keşfin ortasındayız. Sakin olun lütfen düşünmem lazım. Düşündüm oturmamız gerekiyor mağaradaki yazılardan bir kısmını şimdi çözebildim "gerçeği öğrenmek için oturun" yazıyordu. 


- Ancak profesör bir koltuk boş kalacak? 

- Oraya da birisi gelir Naserious. Olmadı ayaklarını uzatırsın. 


Hepimiz koltuklara oturduğumuz zaman başlarda hiçbir şey olmadı. Ancak sonra yorgunluğumuzun alındığını hissettik sanki birkaç günlük güzel bir uyku çekmiştik. Bir kaç an kadar sonra mekanik bir ses duyduk ve bos kalan koltuğun üzerinde mavi bir ışık belirdi. Mavi ışık sadece koltuğu aydınlatıyordu. 


Bir an kadar sonra koltukta beyaz saçlı, siyah takım elbise giyen bir adam oturuyordu. Tahminime gore 70'li yaşlarda olmalıydı. Yüzündeki çizgiler ona keskin bir ifade vermişti, sert bakışları onun ciddiyetini güçlendiriyordu. Bir an kadar sonra adam hafifçe gülümseyerek "Hosgeldiniz." dedi. "Sanırım 7. döngünün sonuna yaklaşıyorsunuz. Şimdi derin bir nefes alın konuşmamız gereken şeyler var." 

0/Post a Comment/Comments