Herşeyin anlamı varmış ve ben onları yeni öğreniyormuş gibi hissediyorum. Garip bir duygu benim için sanki bundan önce önce hep boşa yaşıyordum. Sanki ben olduğum yerde kendi yarı çapım etrafında dönüp duruyordum ve şunu anladım insan kendinden çıkmadıkça hayatı aynı yerlerde geçmeye devam ediyor. Ben kendimde değilim artık ben başka birisi oluyorum. Yürüdüğüm yol beni gerçek kendime de getirebilir veya beni hiç hayal etmediğim birisi haline de dönüştürebilir. Yine çok derin düşünüyorum şu anda düşünmemem gerek benim. Düşünürsem olmaz, düşünürsem yapamam, ilerleyememem daha fazla. Sanki ya herşeyi düzelteceğiz yada herşey çok daha kötü olacak.
- Şimdi ne olacak?
- Galdor bir mağara bulacağız biliyorsun.
- Tamam, bulalım da etafta hiç işaret yok. Buraya kadar bir şekilde geldik. Şimdi ne olacak?
- Çok sabırsızsın komutan Galdor. Elbette bir işaret buluruz olmadı bir işaret yaparız.
- Derin haklı, moralimizi bozmamamız lazım. Buraya kadar geldiysek mutlaka bir işaret olmalıdır.
- Kylana burada ağaçtan, bitkiden, yosundan başka bir şey yok farkında mısın. Geriye mi dönsek acaba belki işareti kaçırdık.
- Komutan Galdor sence bu karşımızdaki kayaları kaplamış yosunlarda bir gariplik yokmu? Daha önce gördüğümüz yosunlardan farklı sanki?
- Arkadaş şu işaretleri açık açık koysalarmış ya. Eğer dediğin doğruysa Derin mağaranın girişi buralarda bir yerde olmalı. Herkes yosunları incelesin bir kapı veya bir geçit araştırıyoruz unutmayın. Farklı herhangi bir şeyde olabilir tabi.
Hepimiz ayrıldık ve kayaların üstündeki yosunlara vurarak kapıyı aramaya başladık. Yosunlar kayaların her yerini kapladığı için kapıyı bulmamız zor olacaktı. Silahımla kayalara vurmaya başladım ses farkından kapıyı anlayabilmek için ki herkes benim gibi yapıyordu. Birkaç denemeden sonra yumruklarımla vurmaya başladım.
Birkaç deneme daha yaptım ve birkaç tane daha ancak hiçbir şey olmadı. Tam yumruğumu vuracağım sırada bir anda sanki zaman yavaşladı. O kadar yavaşladı ki zaman sanki ağır çekimin içindeydik. Galdor silahını kayaya doğru yönlendirmişti, Kylana ise ileriye doğru elini uzatmıştı ve Derin - benim biricik Derin'im- yavaşça elini geri çekiyordu. Daha sonra sanki başım dönmeye başladı ve ben dengemi korumakta zorlandım. Kendimi farklı hissediyordum sanki bana bir şeyler oluyordu ve rüzgar esmeye başladı sanki kayalar bana bir şey anlatmak istiyordu.
Elim yavaşça yosunlara doğru ilerlerken ben zamandan daha hızlı düşündüğümü hissediyordum. Belki de gerçekten zamandan daha hızlı bir şey vardı. Elimin yosunlara dogru uzun yolculuğu devam ederken etrafımdaki uğultu giderek artıyordu. Benim bilmediğim, benim anlamadığım bir lisanda bir şey söylüyordu sanki bana.
Yumruğumu yosunlara değdiği sırada içimde çok farklı bir enerji hissettim. Sanki yumruğumdan başlayarak bedenimi kaplıyordu ve geçtiği her yerde bir yangın bırakıyordu. Daha sonra bir ses duydum tahminime göre milyon yaşında bir sesti. Yaşlı bir erkek sesiydi duyduğum ve "Döngünün sonunda yeni başlangıçlar vardır." ve bir anda kendimi yerde buldum.
- Lucian iyi misin?
- Sapşiğim iyi misin? Ne oldu sana öyle?
- Lucian neyin var senin bir sorun mu var?
O an için onlara cevap verebilmeyi çok istedim ama birkaç an boyunca yapamadım. Bir yandan ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum bir diğer taraftan ise arkadaşlarıma bakıyordum. Hepsi çok endişeli görünüyordu konuşabilmeyi çok istedim o an ama yine yapamadım. En azından hala kendimdeydim ve oturabiliyordum. "Yosunlar açılıyor oraya bakın."
Herkes kafasını çevirdiği sırada yosunların yavaşça kaybolduğunu gördük ve yosunların arkasında bir bembeyaz bir kaya parçası vardı. Kayanın üzerinde bazı semboller vardı ve o sembolleri daha önce de görmüştüm. Evet, rüyamda görmüştüm semboller sanki unutulmuş bir lisana aitti. Bu sıradışı olan hepimizin ağzını açık bırakmıştı resmen.
Ben ayağa kalktığım zaman "merak etmeyin iyiyim" dedim. Ancak yaşadıklarımı onlara nasıl anlatacağımı bilemiyordum. Anlatmayı deneyebilirdim ama ne kadarını anlarlardı bilmiyordum. Zaten hayat böyleydi sen deli gibi anlatmak isterdin ama çok az insan seni anlayabilirdi bu yüzden bir süre sonra susmayı öğrenirdin.
- Çok garip şeyler oldu. Eklemlerim yosunlarla değdiği an zaman yavaşladı bende yavaşladım. Garip sesler duymaya başladım ama anlam veremedim. Daha sonra bir ses duydum, yaşlı, eskimiş bir sesti ve "döngünün sonunda yeni başlangıçlar vardır" dedi bana.
Tam Galdor bana cevap vereceği sırada üstü sembollerle kaplı olan beyaz kaya dumana dönüşmeye başladı ve kaya kayboldukça arkasındaki mağara gözükmeye başladı. Uzunca bir koridor içeriye doğru ilerliyordu ve koridorun yan duvarlarında gözüken semboller parlamaya başladı. Önce sarı bir ışıkla daha sonra mavi ve daha sonra yeşil bir ışıkla. Yaşadıklarımızın bildiğimiz gerçeklikle uzaktan yakından alakası yoktu. Sanırım şaşkınlıktan küçük dilimizi yutmuştuk çünkü kimse konuşmuyordu çünkü bütün dünya sessize alınmıştı.
- Ne yaptın lan sen?