Galdor, Lucian'ın yattığı odadan dışarıya çıktı. Kendini rahatlamış hissediyordu sanki içindeki sıkıntıların büyük bölümü gitmişti. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı, duruşu bile değişmişti. Lucian "Ona seni affediyorum" demişti belki de ihtiyacı olan tek söz buydu. Belki de onu en çok rahatlatacak olan şeydi bu. Eski zamanları geldi aklına, katıldığı savaşlar yanında yaralanan asker, onlar için neler yaptığı. Acaba onlarda Lucian gibi mi düşünüyordu? Eski zamanlar ve yaptığı hatalar geldi aklına. Oysa o hep en mükemmeli olmasını istemişti. Aklına bir eğitim sırasında kendini kendi silahıyla vuran bir asker geldi ve gülümsemesi biraz daha büyüdü. Belki de onun hayatı düşük bütçeli bir drama dizisi değil bir komedi dizisiydi. Bütün yaşadıkları dizinin daha komik olması içindi aslında.
Düşünceleri Galdor'un zihninde dolaşırken Kylana ve Derin'i görmek istedi. Bu güzel haberi onlarla paylaşmalıydı kendi içinde tutması biraz bencillik yapması anlamına gelirdi ve hızlı adımlarla Derin ile Kylana'nın yanına gitti.
- Gençler size güzel bir haberim var Lucian kısa süreliğine de olsa gözlerini.
- Komutan Galdor sen muhteşemsin. Harika bir haber verdin bize. Sana kocaman sarılmak istedim şimdi.
- Sonra sarılırsınız da detayları anlat bize.
- Uzun hikaye Kylana. Doktordan izin aldım Lucian'ı biraz görmek için onunla konuşmak istediklerim vardı. Neyse doktor onu kısa süre için görmek için izin verdi bana bende içimdekileri Lucian'a anlattım. Sonra cümlemi bitirmek üzereyken gözlerini açtı ve "Beni gördüğü için çok mutlu olduğunu" söyledi.
- Bu harika bir haber Galdor ama ne konuştun onunla? Ona ne söyledin?
- Uzun hikaye dedim ya zorlamayın beni işte bazen insan anlatmak istese de yapamıyor. Sadece ondan özür diledim onu yarı yolda bıraktığım için.
- Galdor sen onu yarı yolda bırakmadın hep yanındaydın. Bazen herşeyi kontrol edemez insan ve kontrol edemediğiniz olaylar olur bu gün olduğu gibi. Sen hep bizim yanımızdaydın kendini suçlama lütfen.
- Yaaa sen ne kadar şapşiksin böyle Galdor. Lucian yanında olduğu için çok şanslı ve bizler de öyle. Sen harika bir komutansın ama daha önemlisi sen mükemmel bir arkadaşsın.
- Ben duygusal oldum diye mi böyle söylüyorsunuz yapmayın dokunsanız ağlayacağım bak.
- Tamam Galdor bize bu güzel haberi verdiğin için teşekkür ederim. İstersen fırsat bulabilsek biraz konuşabilirim seninle.
- Teşekkür ederim Kylana ama gerek olacağını sanmıyorum çok daha iyiyim.
- Komutan Galdor şöyle yapacağız bu işten kurtulduğumuz zaman herkesi dondurma yemeğe götüreceğim ben param olmayabilir ama önemli değil Lucian'ın bütün kart bilgileri bende.
- Tamam Derin bu durumdan kurtulduğumuz zaman hep beraber dondurma yemeye gideceğiz.
Galdor bir an için rahatlamış hissediyordu kendini ve yanında bulunduğu insanlara ne kadar değer verdiğini fark etmişti. Kendine onları koruyacağına dair söz verdi. Sorularına cevaplar aramayı daha sonraki bir zamana erteledi. Büyük bir kaosun içindelerdi ama önemli olan hala yanyana olmalarıydı ve içindeki seslerden birisi ona herşeyin üstesinden gelebileceklerini söylüyordu. Lanet olsun ki içinde çok farklı birbirinden çok farklı sesler vardı keşke onları susturmanın bir yolu olsaydı.
- Acaba Lucian nasıl olmuştur?
- Lucian'ın durumu iyi Derin. Endişe etmene gerek yok hem gözlerini bile açtı.
- Ama ben şapşiğimi çok özledim. Devrelerim hep özlemle doldu.
- Onu hepimiz özledik Derin. Yakında uyandığı zaman onunla konuşacağız merak etme.
- Yaa Kylana bunu çok istiyorum ben. Sonra hep beraber gidelim buradan çok uzaklara gidelim. Sonra siz kahve içersiniz bende çay içerim. Kahve bende çarpıntı yapıyor.
- Tamam Derin her şey çok güzel olacak bunun için elimden gelen her şeyi yapacağım.
- Galdor sen çok iyi birisin, sende öylesin Kylana. İkiniz de çok minnoşsunuz. İyiki sizinle tanıştım, iyiki..
Her ne kadar sıkıntılı bir zamanda olsalar da Lucian'ın durumunun iyi olması hepsinin mutlu olması için yeterliydi. Çok fazla soru vardı zihinlerinde ama bunun da bir önemi yoktu. Mücadele ediyorlardı ve bu mücadele onları ayakta tutuyordu. Her ne kadar bu konuyu konuşmak istemeselerde aslında Lucian'dan sonra hepsinin aklındaki ikinci konu buydu. Özellikle Galdor bu konuyu derinlemesine düşünüyordu ama dünyanın neden bu halde olduğuna anlam veremiyordu. Sadece çok büyük bir oyunun içinde olduklarını biliyordu ama bu oyunu anlamak onun için oldukça zordu.
Bir süre boyunca konuşmadılar belki de konuşmanın anlamı olmadığı bir zamandaydılar. Uzaklardan gelen patlama sesleri artık gelmiyordu. Bunun anlamı ya sokaklardaki savaşın giderek derinleşmesi anlamına gelebilirdi ya da bombalara artık ihtiyaçları kalmamış olabilirdi. Bu düşünce Galdor'un içindeki öfkenin büyümesi için yeterliydi. Doktoru ona öfkesini kontrol etmesini gerektiğini söyledi hatırladı ve yüzünde küçük alaycı bir gülümseme oluştu. Sakin kalmak hiç ona göre değildi.
İçeriden gelen kapının açılması sesi ile birlikte hepsi oraya doğru koştu. Koridora girdikleri zaman beyaz önlüklü doktoru onlara bakarken gördüler ve doktor hızlı bir şekilde konuştu yüzünde küçük bir gülümseme vardı. "Lucian uyandı onunla konuşabilirsiniz ama dikkatli olun."
- Evet, evet biliyoruz doktor bey ona çok yaklaşmayacağız.
Hep birlikte içeriye girdiler. Lucian'ın rengi biraz daha normale dönmüştü. Kollarındaki yaraları beyaz bandajlarla kapatmışlardı. Lucian onları gördükten sonra gülümsemeye başlamıştı.
- Nasıl oldun Lucian çok korkuttun bizi!
- Daha iyiyim Kylana teşekkür ederim. Neler olduğunu anlatır mısınız bana buraya nasıl geldim ben?
- Önemli bir şey olmadın şapkalı adam bizi kurtardı sonra buraya geldik. Hiçbirini hatırlamıyor musun?
- Pek bir şey hatırlamıyorum saçma bir rüya gördüm ve orada sizin seslerinizi duydum.
- Yaa şapşik çok özledim ben seni ama sana çok kızdım çok korkuttun bizi.
- Özür dilerim Derin hepinizden özür dilerim. Yaptığınız her şey için minnettarım size.
- Derin haklı bizi çok korkuttun çaylak. Hata bendeydi ama o kadar büyük bir savaş için hazırlalıydım sizi. Yine de sizinle gurur duyuyorum. Hepinizle gurur duyuyorum.
- Teşekkür ederim Galdor. Ben biraz dikkatsizdim sanırım önemli değil bunlar. Şapkalı adam nereye gitti?
- Amelliyatın bittikten sonra işim var diyerek uzaklaştı. Sadece onu beklememizi söyledi ve gitti.
- O adam biraz garip Galdor. Onu daha önce görmüştüm ben hatta Derin'de vardı ama daha fazlasını hatırlamıyorum.
- Önemli değil Lucian kendini zorlama bayağı zor zamanlardan geçtin. Şimdi sadece dinlenmeye odaklan.
- Tamam, Galdor öyle yapacağım ben. Siz iyisiniz değil mi?
- Senin iyi olduğunu gördük ya şapşik çok iyiyiz hepimiz. Bir daha sakın kurşunların önüne atma kendini bak çok ama çok ama çok kızarım sana.
- Tamam Derin merak etme beni artık ben iyiyim. Sizin sayenizde iyiyim.
- Bu kadarlık ziyaret yeter şimdi Lucian'ın dinlenmesi gerekiyor. Onu tekrardan uyutacağız.
Beyaz önlüklü doktor konuştuktan sonra hepsi Lucian'a veda etti ve kapının hemen önünde beklediklerini söylerek dışarıya çıktılar. Kapının önüne geldikleri zaman Galdor kısık bir sesle "Size iyi olacak demiştim. Bu çaylak tam bir savaşçı." dedi ve gülümseyerek koltuklara doğru gittiler.