Zamanın dengesi 14. Bölüm

 


Yıkılmış binaların arasında ilerlemeye drvam ediyorduk. Kylana ve Derin yanımda ilerliyordu. Birwz yürüdükten sonra yerde bir parça bez gördüm ve onu alıp Kylana'nın bileğine sıkıca doladım. Elbette bu onun bileğini iyileştiremeyecekti ama en azından bileğindeki yaraları kapatabilir ve ufak yaraların mikrop kapmasını sağlayabilirdim. Bomba sesleri ve çığlıklar hala duyulabiliyordu.


Enkazların arasında, yıkılmış binalar, devrilmiş arabalar yolu yürümek için bir hayli zorlaştırıyordu. Dar ara sokaklar enkazların sokağa birikmesine sebep oluyordu. Bu yüzden daha fazla ilerleyemeceğimizi anladığımızda birkaç kez yolumuzu değiştirdik.


- Lucian sence başarabilecek miyiz?

- Elbette başaracağız Derin. Bunu da atlatacağız.

- Belki de Lucian ama belki her şey daha kötü olacak.

- Seni çok karamsar gördüm Kylana. Yaşam dediğin şey aslında bir hayatta kalma mücadelesinden ibaret.

- Çok felsefik konuştun Lucian. Bu sözünü kişisel gelişim kitapları yazmalı mutlaka.

- Dalga geçme lütfen Kylana umutsuzluğa kapılma hep beraber başaracağız. Gelecek daha güzel olur mu bilemem ama ben o günleri görebilmek için mücadele edeceğim.

- Şimdi bu konuşmaların hiç sırası değil zaten çok duygusallaştım birden.

- Tamam Derin sen ağlarsan çok fena olur bilirim. Hadi devam edelim. Bu arada sen nasıl oldun Kylana? 

- Bilmiyorum Lucian hiçbir şey bilmiyorum şu an elimden hiçbir şey gelmiyor. Paramparçayım sanki. 

- Hepimiz aynı durumdayız Kylana dikkatli olun her an başka bir bina yıkılabilir.

- O değilde Lucian sence bu bombaları kim patlattı?

- Diger ülkeleri kim parçaladıysa, orada savaşları kim çıkardıysa aynı gücün yaptığını düşünüyorum.

- Sence patlamalar devam edecek mi Lucian? 

- Nasıl olur bilmiyorum ama gördüğümüz sadece ilk dalga ve devamı kesinlikle gelecek. Her şeye hazır olmalıyız.


İlerlemeye devam ederken bir anda biraz ilerimizdeki bir bina büyük bir gürültü ile çöktü. Bir yere kapaklandığımız sırada bir toz bulutu her yeri kaplamıştı. Kylana ve Derin yere çökmüştü ve ben ise onların üstünü bedenimle kaplamıştım. Binanın içinden çığlıklar gelirken bir anda etraf büyük bir sessliğe büründü.


Sırtıma bir şeylerin çarptığını hissettim. Hiçbir şeyi hissedemeyediğimi hissettim o an. Her halde canım daha fazla yanmazdı. Kylana ve Derin'e sıkıca sarılmıştım. Onları korumak için kanatlarımın altına almıştım sanki. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama etraf tam anlamıyla sessizliğe büründüğü zaman nasıl olduklarını sordum onlarıa.


İyiydiler ve bu beni biraz mutlu etmişti. Onlara baktığım zaman ikisininde tozla kaplanmış olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle bende onlar gibiydim. Aramızdaki binaya baktığım zaman binanın enkazının yana devrildiğini gördüm ve binadan görünmese de alev sesleri duyulabiliyordu. "Çabuk uzaklaşmamız gerekiyor buradan!


- Lucian enkazın altında kalanlar ne olacak onları kurtarmayacak miyiz?

- Onlar için hiçbir şey yapamayız Kylana. Beton blokları kaldıramayız ve zamanımız yok. Her an başka bir enkazın altında kalabiliriz.

- Nefrer ediyorum ben bunlardan neden bunca vahşet. Bu işin arkasında kim varsa onu çok kötü yapacağım ben.

- Derin tamam sakin ol. Önce şuradan sağ salim çıkalım sonra elimizden ne gelirse yaparız.

- Lucian neden beni kurtardınız? Yanımdan geçip gidebilirdiniz.

- Çünkü biz asla kimseyi arkada bırakmayız Kylana. Seni orada ilk gördüğüm zaman seni daha önceden dr tanıdığımı düşündüm ben.

- Romantik kelebekler bunları sonra konuşursunuz şimdi çok daha önemli sorunlarımız var bizim.

- Tamam Derin ilerleyelim şimdi binalara karşı dikkatli olalım her an onlarda yıkılabilir.

- Binanın icinden bir ses geldi galiba. Derin şuradaki demiri al onu kaldıraç olarak kullanacağız. Lucian sende benimle birlikte kaldırabileceğimiz bütün enkaz parçalarını uzaklaştıralım.


Kylana cümlesini bitirdiği zaman biz enkaz parçalarını etrafa atmaya başladı. Derin ise demir parçasını alıp bizim diğer parçaları kaldırmamıza yardımcı oldu. Bir süre boyunca devam ettikten sonra sesi daha şiddetli bir şekilde duyuyorduk ve hızlandık.


Biraz daha kazdığımız zaman bir çocuk ayakkabısı gördük. Odak bir hava koridoru vardı orada ve içimizde büyük bir umut ışığı yanmıştı. Once çocuğun bacağını çıkarttık biraz daha kazdıktan sonra çocuğun tamamını çıkarttık. Hiç ağlamamasına şaşırmıştım doğrusu. 3 veya 4 yaşlarında bir kız çocuğuydu o. Üzerinde fazla zarar yoktu ve kazmaya devam ettik. Biraz daha kazdıktan sonra bir kadın bulduk ve çıkarttık. Onyn yaraları daha fazlaydı. Kadın önce bjze defalarca kez teşekkür etti ve hemen ardından çocuğuna sarıldı. Biz ise onları bırakıp ilerlemeye başladık. Onlar için daha fazla yapabileceğimiz bir şey yoktu.

0/Post a Comment/Comments