Zamanın dengesi 13. bölüm

 


Kylana, Derin'e sarılmış bir şekilde yürüyordu ve ben önden ilerliyordum. Dışarıdaki kaos ise büyüyerek devam ediyordu. Patlama sesleri gelmeye devam ediyordu. İnsanlar ise oradan uzaklaşmaya çalışıyordu. Bir an için bu şehirde hiçbir yerin güvende olmadığını düşündüm ve bu kaosun ortasında saklanacak güvenli bir yer bulmamız gerekiyordu. Herkes sahil tarafına gitmeye çalışıyordu ama oradan kaçısın olmadığını iyi biliyordum.

Kylana ise aramıza yeni katılmıştı ve nedendir bilinmez ona güvenebileceğimi hissediyordum. Üstü başı toz içindeydi ve yüzündeki ufak sıyrıklar kanıyordu. Bu konuda yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. İçimde patlamaların sadece başlangıç olduğuna dair bir düşünce vardı ve bu düşünce beni korkutuyordu. Kylana ise gerçekten çok güzeldi uzun siyah saçları ve zümrüt yeşili gözleri vardı. Onun güçlü birisi olduğunu düşündüm. Geçmişi hakkında hiçbir fikrim yoktu belki de bir seri katildi bilmiyordum. Ancak onu enkazın altından çıkartırken yüzünde bir gülümseme vardı ve ona sadece o gülümseme için güveniyordum. Belki de güvenmek yaptığım en büyük hataydı ama insanlara inanmaktan hiçbir zaman vazgeçemeyecektim ben.

Yürürken yere düşmüş birkaç kişinin ayağa kalkmasına yardımcı oldum. Enkaz altında kalan başka birisinin üzerindeki enkaz parçalarını kaldırdık ve o kendi yolunda ilerlemeye devam etti sanki gidecek bir yeri varmış gibi. Kaza yapan araçların yanından geçtik, yollar cansız bedenlerle doluydu ve onlar için yapabilecek hiçbir şeyimiz yoktu. Ben Kylana'yı nereden tanıyordum acaba? Onu ilk gördüğüm zaman onu tanıdığımı hissetmiştim ama nereden veya nasıl olduğunu bilmiyordum. Belki zamanla hatırlayacaktım zaten öyle bir zamandaydım ki geçmişin hiçbir önemi kalmamıştı.

- Size ne kadar telekkür etsem azdır. Siz olmasaydınız oradan çıkamayabilirdim.
- Önemli değil Kylana biz sadece görevimizi yaptık.
- Sizin süper kahraman olduğunuzu bilmiyordum ben. Sanırım pelerinlerinizi evde unuttunuz Derin.
- Biz pelerinleri kuru temizlemeye vermiştik Kylana o yüzden giymeye fırsatımız olmadı.
- Ne olur güldürme beni Lucian canım acıyor güldüğüm zaman.
- Kylana bize kendinden bahsetsene biraz. Uzun bir yolculuğumuz olacak diye düşünüyorum.
- Psikoloğum ben normalde ama şu anda kendime bile çarem yok. Pazar sabahı sahilde kahvaltı yaptım kendimle sonra kahve içtim ve eve dönüyordum sonrasını biliyorsunuz. Şu halime bak ne haldeyim.
- Öyle deme ama Kylana hala çok güzelsin sen. Biraz makyaj ve ıslak mendille hemen toparlarsın.
- Çok teşekkür ederim Derin çok tatlısın. Yanında hiç makyaj malzemesi var mı?
- Bayanlar bence makyajı sonra düşünün. Önce şuradan bir kurtulalım sizi güzellik salonuna götüreceğim söz veriyorum.
- Ayy Lucian çok teşekkür ederim. Kylana birkaç psikoloji kitabı okumuştum istersen yardımcı olurum sana.
- Teşekkür ederim Derin ama önce hayatta kalmamız gerekiyor. Zaten şu anda içinde bulunduğumuz durumun hiçbir kitapta yazmayacağına eminim.

Yıkıntıların arasından yürümeye devam ediyorduk. Yerlerde cam kırıkları, kan izleri, yıkılmış elektrik direkleri vardı ve onlara çok yaklaşmamaya çalışıyorduk. Aynı anda o kadar şeyi düşünüyordum ki ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum. Sadece eğer güvenli bir yer kaldıysa oraya gitmek istiyordum. Her bir patlama sesi bizim yere kapanmamıza sebep oluyor sonra ayağa kalkarak yürümeye devam ediyorduk. Yürüdüğümüz caddenin yakınlarında bir başka bina daha yıkılınca ara sokaklardan birisine girdik. Hem kendimizi tozdan korumak istiyorduk hem de başka bir patlamadan kaçmaya çalışıyorduk. Ancak aklımdaki en büyük sorun Kylana'yı nereden tanıdığımdı sanki beynimin bir bölümü alınmış gibi hissediyordum.

Üçümüz yanyana yürüyorduk ve Kylana'yı aramıza almıştık. Enkaz parçalarının yanına geldiğimiz zaman ona bende destek oluyordum. Yavaş ilerliyorduk belki ama zarar görmeden yürüdüğümüzü söyleyebilirdim. Demekki Kylana Üsküdar'da oturuyordu ve onu buralarda bir yerlerde görmüş olabilirdim. Belki de aynı mekanda oturmuş ama hiç konuşmamıştık. Garip ama onu sadece karşılaşmanın ötesinde tanıdığımı hissediyordum.

- Lucian bir şey sorabilir miyim sana?
- Elbette Kylana.
- Seni bir yerden tanıdığımı hissediyorum ben ama nereden olduğunu hatırlamıyorum.
- Bende aynı şeyi düşünüyordum ama bulamadım. En mantıklı açıklama sokakta veya bir makanda birbirimizi gördüğümüz.
- Evet, olabilir sonuçta burada yaşıyoruz hepimiz. Neyse bunu sonra konuşuruz. Şu anda çok daha büyük sorunlarımız var.
- Evet, kesinlikle öyle. Herşeyin zamanı var.
- Lucian, biz nereye gidiyoruz.
- Aslında hiçbir fikrim yok benim. Şurada Kadıköy yolu var orada ormanlık alanlar var. En azından yıkılacak bina yok o tarafta.
- Tamam bence harika bir fikir bu. Plana bağlı kalalım bence bu planı çok sevdim.







0/Post a Comment/Comments