Bir yandan kırık cam parçalarını birleştiriyordum bir diger yandan ise ağlıyordum. Yüzlerce belki binlerce parçayı birleştirdim ve tahminime gore binlercesi daha vardı parmaklarım kanıyordu ama umursamadım. Sanki o camdan heykeli birleştirmek benim en önemli görevimdi. Onu birlestiremezsem hep eksik kalacaktım.
Bir yandan da sanki bütün o kırmızı cam parçaları kalbime saplanıyordu. Canım yanıyordu ama hissettiğim acı beni mutlu ediyordu. Yaşadığım duyguları hicvir zaman hissetmedim sanırım belki parça parça, baska insanlarda hissettim ancak şimdi bütün hepsinin daha fazlası vardı.
Parçaları birleştirmeye devam ettikçe kırmızı cam heykelinin bir kalbe benzediğini fark ettim. Belki de o kalp heykeli benim kalbimdi ve paramparça olmuştu. Kimlerin onu parçaladığını söylememe gerek yok sanırım. Belki de burada bütün kayıp duygularımı geri kazanacaktım. Belki de hiçbir şey olmayacaktı.
Kırmızı cam heykelin yarısını bitirdiğimde kalp heykeli olduğundan emin oldum. Gerçekten bu haliyle bile çok güzel görünüyordu. Yağmur yağmaya devam ediyordu ve ben sırılsıklam olmuştum. Önemli değildi ama hicbir şeyin önemi yoktu. Kalbimi geri kazanacaktım ve daha önemli birsey yoktu.
Son birkac parça kalmıştı geriye. Ne kadar zamandır burada olduğumu bilmiyordum ve bunun bir onemi yoktu. Hiçbir şeyin bir önemi yoktu benim için. Sadece bu kırmızı, camdan kalbi birlestirmeliydim tek bildiğim şey buydu. Belki birkaç 10 tane parca kalmıştı. Belki biraz daha fazla.
Elimde son bir parça kaldığı zaman on7 da yerleştirdim ama bir parçanın eksik olduğunu fark ettim. Neden tamamlanmamıştı? Eksik olan o parca neredeydi? Onu bulmak icin bütün yaşamımı harcayabilir ve yine de bulamayabilirim. Önemli olan yaptığın yolculuk muydu yoksa ulaştığın yer miydi? İçimdeki bir ses bana binbir zorlukla yaptığım bu kırmızı, camdan heykeli paramparça etmek istiyordu.
Onu o kadar ufak parçalara bölebilirdim ki bir daha asla birleşemezdi. Heykeli unutup yoluma da devam edebilirdim. Bunları yaoarsam parmaklarımdaki yaralar ne olacaktı? Yüreğimdeki yaralar mesela. Bir anda zihnim soru mezarlığına dönmüştü ve hiçbir cevap yoktu. Zihnimde oluşan her soru anında ölüyordu. Cevaplar ise hiçbir zaman var olmamıştı.
Ancak bunların hiçbirini yapamazdım. Aslında herhangi birini yapmam anlamsızdı ve geri dönüşü yoktu. Ben bu kırmızı camdan kalbi tamamlamak istiyorum ne olursa olsun. Eksik parçayı aramak için yollara düşeceğim onu bulmak bütün hayatıma mal olsa da bulacağım. Sonrasının bir önemi yok. Yolların, mesafelerin veya yıllarında bir önemi yok.
Ayağa kalkıyorum ve karşımda Melvenia duruyor. Yüzü kanlar ve morluklar içinde onu tekrardan görmek farklı hissetmemi sağlıyor. Onu özledim evet, onu hala seviyorum evet ama canım yanıyor şimdi. "hiç değişmemişsin" diyor bana. Oysa ben çok değiştim artık eski kendimi tanıyamıyorum bile.
"Nasıl olduğumu?" soruyor bana cevap vermiyorum. Ona iyi değilim diyemem ben. Onsuz hayatımın anlamsız olduğunu falan da söyleyemem. Güçlü görünmeye çalışıyorum evet, parmaklarım kan içinde arkamda tamamlanmamış camdan bir kalp.
Benden "özür" diliyor evet hazır olmadığım bir kelime bu. Sonra konuşmaya devam ediyor "sana yaptığım herşey için ozur dilerim. Belki bunları söylemek geçmişi geri getirmeyecek acılarını hafifletmeyecek ama söylemem gerekiyor. Sensizlikte neler yaşadığımı bilmen gerek."
Kızıyorum ona ve geçmişi hatırlıyorum. "Özür dilemek hicbir şeyi geri getirmez haklısın. Böyle olmasının suçlusu sensin, herşeyi bir anda atıp habersizce giden de sensin. Beni alevlerin içine attın sen ve senden hatıralar vardır diye çıkmak bile istemedim."
"Senin için yaptım herşeyi senin mutlu bir hayatın olsun diye yaptım" dedi bana ve bu cümleler de anlamsızdı. İki seçeneğim vardı ilkinde koşup ona sarılacaktım ikincisinde ise aramızdaki mesafeler asla kapanmayacaktı. Neden ona doğru koştuğumu ve ona sarıldığımı bilmiyorum. O benim en güzel yanlışım olmaya devam edecekti ve aynı hatayı tekrar ce tekrar yapacaktım ben.
"Seni affediyorum" dedim ona "yaptığın ve yapmadığın her şey için affediyorum seni" dedim. Başını omzuma koydu ve ağlamaya devam etti. Onu gerçekten affetmiş miydim? Gerçekten yaşadıklarımdan hiçbir ders almamış mıydım ben? Eğer böyleyse koca kafalı bir aptalım ben.
"Seni affediyorum. Yaşananlar yaşandı ve bitti belki ikimizde acı çektik. Ben eski ben değilim artık sende eski sen değilsin. Bizim hikayemiz bir kere ayrıldı. Seni hala seviyorum duygularım çalındığı zaman bile seviyordum. Şimdi ise sensizliği senden daha fazla sevdiğimi fark ettim en azindan sensizlik beni asla terk etmeyecek."
Hiçbir sey söylemedi bana ve yüzümü iki eliyle tuttu. Sadece gözlerimin icine baktı ve" Şimdi uyanmalısın" dedi bana. "Gelmeni bekliyorum."
Gözlerimi açtığım zaman Naserious bebi uyandırmaya çalışıyordu. Yaşadıklarımın hepsi bir rüyaydı ve günaydin dedim Naserious'a.