Barya'nın aramıza katılması oldukça iyi olduğunu
düşünüyorum. Yeni bir heyecan kattı biraz ve biraz korku. Ancak korku bizi hep
güçlendirmiştir. Aramıza yeni birinin katılması bana diğer kitaplarda olan
arkadaşlarımın şimdi neler yaptığını düşündürüyor. Şimdi ne kadar da garip bir
kelime. Şimdiyi nasıl anlatabilirim ben? Ben şimdi dediğim zaman mı şimdi yoksa
siz bunları okurkenki zaman mı şimdi? Yine anlamsız sorularla dolu zihnim bütün
zamanların aynı anda var olduğunu düşünüyorum. Geleceği göremiyorum, geçmişi
değiştiremiyorum. Şu anda söz sahibiyim sadece ancak bundan bile emin
değilim. Sanki önceden yazılmış bir
romandaki kendini gerçek sanan bir karakterim.
Ne diyorum ben ya şimdiden kafayı yemek üzereyim. Kendimi
toplarsam iyi olur yoksa Galdor kafama vura vura dağılmış olan beyin
hücrelerimi düzene sokmak isteyebilir. En iyisi ben kendime geleyim bu şekilde
hiçbir yere varamayacağım. Kimliğime dair soruları bir kenara bırakıyorum
şimdilik. Bu arada ben neden bu kadar gereksiz şeyleri düşünüyorum. Korkuyorum
galiba ve bu yüzden konuyu değiştirmeye çalışıyorum. Acaba neden korkuyorum
ben? Cevapları şu anda bulmak istemiyorum.
İlerlemeye devam ediyoruz. Oldukça neşeliyiz hepimiz. Barya
Galdor'un hemen yanında yürüyor. O ikisini yalnız bırakırsak neler
olabileceğini çok merak ediyorum. Barya'da bir gariplik var tanıdığı herkes
öldürülmüş, kralı büyük ihtimalle öldürülmüş ama o oldukça neşeli. Büyük
ihtimalle acısını göstermemeye çalışıyor keşke psikolog olsaydım daha hızlı bir
şekilde anlardım ben. Sanırım bunun için geç kaldım. Naserious düşünceler
içinde ilermeye devam ediyor. Kylana ise hemen yanımda yürüyor. O kadar
yakınımda ve o kadar uzağımdaki korkunç bir duygu olduğunu söyleyebilirim. İnce
kılıçlarla bedenimin deşildiğini hissediyorum ve bu bana mutluluk veriyor.
Biraz daha ilerlediğimiz zaman yolda yürüyen yaşlı bir adam
görüyoruz. Elbiseleri paramparça olmuş, uzun zamandır doğru dürüst bir şey
yemediği belli oluyor. Elinde bir dal parçası var ve onu baston olarak
kullanıyor. Tehlike olabileceğine ihtimal vermiyorum. Bize doğru aksak
adımlarla ilerliyor. Benimle birlikte diğerlerinin de onun kim olduğunu
düşündüğünü biliyorum.
Biraz daha ilerlediğimiz zaman "Barya" diyor
"kurtulmuşssun ve hepimiz Barya'ya bakıyoruz ki Barya bize açıklama yapmak
yerine hızlı adımlarla ona doğru ilerliyor "Maveth". "Seni
gördüğüme çok sevindim sende kurtulmuşssun."
Yanyana geldikleri zaman birbirlerine sarılıyorlar ve özlem
gideriyorlar. İkisinin de ağladığını görüyoruz. Özellikle yaşlı adam dizlerinin
üzerine çöküyor. Barya ise bize doğru koşmaya başlıyor. Kısa bir süre sonra
yanımıza geliyor ve heyecanlı bir şekilde anlatmaya başlıyor. "O bizim
krallığımızda yaşıyordu çocukluğumda hep bizimle oyunlar oynardı, tahtadan
oyuncaklar yapıp bize verirdi. Krallığımız işgal edildiği zamandan beri onu
görmemiştim. Uzun zaman oldu o da benim gibi kaçmış olmalı. Benimle gelin sizi onunla tanıştırayım."
Barya, Galdor'un elinden tutup koşmaya başlıyor ve bizde
onları takip ediyoruz. Yaşlı adamın yanına gittiğimiz zaman Barya "Maveth
bak bunlar benim yeni arkadaşlarım. Galdor'la tanış mutlaka o benim kahramanım,
hayatımı kurtardı benim. Diğerleri de hep yardımcı oldu bana. Sen ne yapıyorsun
burada?"
Yaşlı adam bize şaşkın gözlerle bakıyordu içinde bir
mutluluk vardı ve derin bir hüzün. "Ben ne yapayım o zamandan beri hep
kaçıyorum saklanıyorum. Sürekli olarak yer değiştiriyorum artık yaşlandım ben
bazen devam edemeyeceğimi düşünüyorum ama o siyahlı askerlere yakalanıp ölmek
gibi bir niyetim yok."
- Başka kimseyi gördün mü peki? Onlar neler yapıyor biliyor
musun?
- Bizim gibi kaçan başkaları da var bunu biliyorum ama hepsi
saklanıyorlar. Kaç kişi var bilmiyorum ama çok az sayılmayız sanırım. Büyük
bölümümüz kalenin altındaki gizli geçitlerden kaçtık.
- Kralımıza ne oldu yoksa o...
- Kesin bir bilgim yok ama aldığımız duyumlara göre esir
olarak tutuluyormuş. Neden onu esir tutuklarını bilmiyorum ama önemli bir
sebebi olmalı bence.
- Umarım yaşıyordur.
- Kaç kişiler?
- Galdor bey sayıları bizden fazla bunu biliyorum. On binler
belki çok daha fazlası. Onların hepsi insan değiller ve oldukça korkutucu ve
güçlüler. Deri elbise giymiş kadınlar var aralarında hepsi ölüm makinesi
gibiler.
- Şimdi eğer kralınız yaşıyorsa bir umudunuz var demektir.
Kaç kişilik bir ordu oluşturabilirsin.
- Ben tek başımayım ama biraz uğraşarak ve haber yollayarak
birkaç yüz kişi bulabilirim sanırım aramızda askerler olabilir ama birçoğumuz
silah kullanmayı bile bilmiyor.
- Önemli değil onların hepsini eğitebiliriz. Silahlar
yapılır, savaşçılar yetişir.
- Kahramanım ben senin nasıl mükemmel birisin. Bayılıyorum
ben sana, seni çok..
- Dur şimdi sırası değil şu işi bir halledelim bunları
konuşmak için bolca zamanımız olacak Barya.
- Tamam kahramanım benim sen nasıl istersen. Ne planlıyorsun
sen?
- Çok açık değil mi kalenizi geri alacağız.
- Harikasın kahramanım kralımızı kurtaracağız şimdiye kadar
duyduğum en güzel haber bu.
- Komutan Galdor konuştu hadi gidip şu kaleyi geri alalım.
- Sen yaşlı adam herkese haber gönder. Ulaşabileceğin
herkesi yanımda görmek istiyorum. Buraya en yakın kasaba nerede?
- Birkaç saatlik yürüme mesafesinde şu tarafta.
- Pusulanın bize işaret ettiği yer orası Galdor. Herkesi
oraya toplayın o zaman. Orayı karargah olarak kullanırız. Ordumuzu toparlarız
ve krallığınızı kurtarırız bence harika bir plan.
- Hayır Lucian atladığın bir nokta var hepsinin ağzını
burnunu kıracağız. Yaptıklarından dolayı pişman olacaklar.
- Kahramanım benim ben seni çok.. Pardon bir an gaza
gelmişim, az kalsın seni öpücüklere boğacaktım.
- Ne olur biz varken yapmayın isterseniz biz çıkalım.
- Öyle şey olur mu Kylana? Her şeyin bir vakti varmış
yanımda olmanız beni çok mutlu ediyor.