Geleceğin hatıraları 58. bölüm


 

Barya'nın aramıza katılması oldukça iyi olduğunu düşünüyorum. Yeni bir heyecan kattı biraz ve biraz korku. Ancak korku bizi hep güçlendirmiştir. Aramıza yeni birinin katılması bana diğer kitaplarda olan arkadaşlarımın şimdi neler yaptığını düşündürüyor. Şimdi ne kadar da garip bir kelime. Şimdiyi nasıl anlatabilirim ben? Ben şimdi dediğim zaman mı şimdi yoksa siz bunları okurkenki zaman mı şimdi? Yine anlamsız sorularla dolu zihnim bütün zamanların aynı anda var olduğunu düşünüyorum. Geleceği göremiyorum, geçmişi değiştiremiyorum. Şu anda söz sahibiyim sadece ancak bundan bile emin değilim.  Sanki önceden yazılmış bir romandaki kendini gerçek sanan bir karakterim.

 

Ne diyorum ben ya şimdiden kafayı yemek üzereyim. Kendimi toplarsam iyi olur yoksa Galdor kafama vura vura dağılmış olan beyin hücrelerimi düzene sokmak isteyebilir. En iyisi ben kendime geleyim bu şekilde hiçbir yere varamayacağım. Kimliğime dair soruları bir kenara bırakıyorum şimdilik. Bu arada ben neden bu kadar gereksiz şeyleri düşünüyorum. Korkuyorum galiba ve bu yüzden konuyu değiştirmeye çalışıyorum. Acaba neden korkuyorum ben? Cevapları şu anda bulmak istemiyorum.

 

İlerlemeye devam ediyoruz. Oldukça neşeliyiz hepimiz. Barya Galdor'un hemen yanında yürüyor. O ikisini yalnız bırakırsak neler olabileceğini çok merak ediyorum. Barya'da bir gariplik var tanıdığı herkes öldürülmüş, kralı büyük ihtimalle öldürülmüş ama o oldukça neşeli. Büyük ihtimalle acısını göstermemeye çalışıyor keşke psikolog olsaydım daha hızlı bir şekilde anlardım ben. Sanırım bunun için geç kaldım. Naserious düşünceler içinde ilermeye devam ediyor. Kylana ise hemen yanımda yürüyor. O kadar yakınımda ve o kadar uzağımdaki korkunç bir duygu olduğunu söyleyebilirim. İnce kılıçlarla bedenimin deşildiğini hissediyorum ve bu bana mutluluk veriyor.

 

Biraz daha ilerlediğimiz zaman yolda yürüyen yaşlı bir adam görüyoruz. Elbiseleri paramparça olmuş, uzun zamandır doğru dürüst bir şey yemediği belli oluyor. Elinde bir dal parçası var ve onu baston olarak kullanıyor. Tehlike olabileceğine ihtimal vermiyorum. Bize doğru aksak adımlarla ilerliyor. Benimle birlikte diğerlerinin de onun kim olduğunu düşündüğünü biliyorum.

 

Biraz daha ilerlediğimiz zaman "Barya" diyor "kurtulmuşssun ve hepimiz Barya'ya bakıyoruz ki Barya bize açıklama yapmak yerine hızlı adımlarla ona doğru ilerliyor "Maveth". "Seni gördüğüme çok sevindim sende kurtulmuşssun."

 

Yanyana geldikleri zaman birbirlerine sarılıyorlar ve özlem gideriyorlar. İkisinin de ağladığını görüyoruz. Özellikle yaşlı adam dizlerinin üzerine çöküyor. Barya ise bize doğru koşmaya başlıyor. Kısa bir süre sonra yanımıza geliyor ve heyecanlı bir şekilde anlatmaya başlıyor. "O bizim krallığımızda yaşıyordu çocukluğumda hep bizimle oyunlar oynardı, tahtadan oyuncaklar yapıp bize verirdi. Krallığımız işgal edildiği zamandan beri onu görmemiştim. Uzun zaman oldu o da benim gibi kaçmış olmalı.  Benimle gelin sizi onunla tanıştırayım."

 

Barya, Galdor'un elinden tutup koşmaya başlıyor ve bizde onları takip ediyoruz. Yaşlı adamın yanına gittiğimiz zaman Barya "Maveth bak bunlar benim yeni arkadaşlarım. Galdor'la tanış mutlaka o benim kahramanım, hayatımı kurtardı benim. Diğerleri de hep yardımcı oldu bana. Sen ne yapıyorsun burada?"

 

Yaşlı adam bize şaşkın gözlerle bakıyordu içinde bir mutluluk vardı ve derin bir hüzün. "Ben ne yapayım o zamandan beri hep kaçıyorum saklanıyorum. Sürekli olarak yer değiştiriyorum artık yaşlandım ben bazen devam edemeyeceğimi düşünüyorum ama o siyahlı askerlere yakalanıp ölmek gibi bir niyetim yok."

 

- Başka kimseyi gördün mü peki? Onlar neler yapıyor biliyor musun?

- Bizim gibi kaçan başkaları da var bunu biliyorum ama hepsi saklanıyorlar. Kaç kişi var bilmiyorum ama çok az sayılmayız sanırım. Büyük bölümümüz kalenin altındaki gizli geçitlerden kaçtık.

- Kralımıza ne oldu yoksa o...

- Kesin bir bilgim yok ama aldığımız duyumlara göre esir olarak tutuluyormuş. Neden onu esir tutuklarını bilmiyorum ama önemli bir sebebi olmalı bence.

- Umarım yaşıyordur.

- Kaç kişiler?

- Galdor bey sayıları bizden fazla bunu biliyorum. On binler belki çok daha fazlası. Onların hepsi insan değiller ve oldukça korkutucu ve güçlüler. Deri elbise giymiş kadınlar var aralarında hepsi ölüm makinesi gibiler.

- Şimdi eğer kralınız yaşıyorsa bir umudunuz var demektir. Kaç kişilik bir ordu oluşturabilirsin.

- Ben tek başımayım ama biraz uğraşarak ve haber yollayarak birkaç yüz kişi bulabilirim sanırım aramızda askerler olabilir ama birçoğumuz silah kullanmayı bile bilmiyor.

- Önemli değil onların hepsini eğitebiliriz. Silahlar yapılır, savaşçılar yetişir.

- Kahramanım ben senin nasıl mükemmel birisin. Bayılıyorum ben sana, seni çok..

- Dur şimdi sırası değil şu işi bir halledelim bunları konuşmak için bolca zamanımız olacak Barya.

- Tamam kahramanım benim sen nasıl istersen. Ne planlıyorsun sen?

- Çok açık değil mi kalenizi geri alacağız.

- Harikasın kahramanım kralımızı kurtaracağız şimdiye kadar duyduğum en güzel haber bu.

- Komutan Galdor konuştu hadi gidip şu kaleyi geri alalım.

- Sen yaşlı adam herkese haber gönder. Ulaşabileceğin herkesi yanımda görmek istiyorum. Buraya en yakın kasaba nerede?

- Birkaç saatlik yürüme mesafesinde şu tarafta.

- Pusulanın bize işaret ettiği yer orası Galdor. Herkesi oraya toplayın o zaman. Orayı karargah olarak kullanırız. Ordumuzu toparlarız ve krallığınızı kurtarırız bence harika bir plan.

- Hayır Lucian atladığın bir nokta var hepsinin ağzını burnunu kıracağız. Yaptıklarından dolayı pişman olacaklar.

- Kahramanım benim ben seni çok.. Pardon bir an gaza gelmişim, az kalsın seni öpücüklere boğacaktım.

- Ne olur biz varken yapmayın isterseniz biz çıkalım.

- Öyle şey olur mu Kylana? Her şeyin bir vakti varmış yanımda olmanız beni çok mutlu ediyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

0/Post a Comment/Comments