Geleceğin hatıraları 37. Bölüm yeni roman

 


Köyün içinde ilerlerken eski evlerin arasından geçtik. Hiç birisinde savaş izinin veya yıkım yoktu. Demek ki burada her ne olduysa savaşın ardından gelen bir durum söz konusu değildi. Evlerin bir çoğunun kapıları kapalıydı uzun zamandır oralara kimse girmemiş gibiydi. Demek ki çocuklar hep beraber yaşıyordu zaten çocukların yaşlarını düşündüğümüz zaman aksi pek mümkün değildi.


Diğerlerinden biraz daha büyük olan bir evin önünde durduk. Evin daha üst mevkide birisine ait olduğu belli oluyordu. Çocuk gülümser bir şekilde silahlarimiza baktı ve önce ben çıkarıp kapının girişine koydum. Galdor bu durumdan çok memnun değildi ve Naserious asasını vermek istemiyordu. Halinden en mutlu olan Kylana'ydı. 


Silahlarımızı bıraktıktan sonra içeriye girdik. Küçükçe bir hol, eski eşyalar vardı. İçeriden çocuk sesleri geliyordu "ben neden başkan oluyorum ya", "en büyüğümüz sensin çünkü. Onları korkutmamız gerekiyor", "Ben onları nasıl korkutayım silahlarını görmediniz bir bir tanesini bile kaldıramam ben."


- Buyurun şefimiz, muhtarımız sizi bekliyor.


Kapıyı sessizce açarak içeriye giriyoruz. İçeride 4 tanesini çocuk oturuyordu ve bir tanesi tekli koltuğa oturmuştu. Liderleri o olmalıydı. Hepsi endişe içinde birbirine bakıyordu. Şeflerine saygısızlık etmek istemiyorduk ama onların böyle bir konuşmayı daha önce hiç yapmadığını düşünerek konuşmaya başladım.


- Merhaba çocuklar. Buradan geçiyorduk ve garip bir şeyler olduğunu hissettik. Burada ne olduğunu anlatmak ister misiniz?

- Köyümüze hoş geldiniz. Lan çabuk ayağa kalkın misafirlerimiz otursun. Hiç bir şey öğretemedim mi ben size. Lütfen  arkadaşlarımın kabalığına alınmayın buyurun oturun.


Çocuklar heyecanlı bir şekilde ayağa kalktı ve onların yerine oturduk.


- Teşekkür ederim şimdi burada ne olduğunu anlatabilirsin sanırım. Neden burada hiç yetişkin yok?

- Birkaç yıl önce bütün yetişkinlerin götürdüler. Bizde burada kendi başımızın çaresine bakmaya çalıştık.

- Kim götürdü onları bize anlatırsanız onları bulup geri getirebiliriz.

- Bizde onları kurtarmak istedik ama birkaç tane çocuğuz ne yapabiliriz ki onlara.

- Çocuğum siz hiç merak etmeyin onları geri getireceğiz sadece onları kimin aldığını söyleyin bize.


Ben çocuğum dedikten sonra ayakta bekleyen çocuklardan bir tanesi ağlamaya başladı. Diğer çocuklar ise ona sarılarak teselli etmeye çalıştı. İçimin acıdığını hissettim ben. Galdor'un öfkesi gözlerinden okunuyordu. Hepimiz sessizce intikam yemini ettik.


- Köyün bayağı dışında bir maden var oraya götürdüler onları. Arada sırada gelirlerdi ve birkaçımızıı götürürlerdi ama şimdiye kadar herkesi götürdükleri olmamıştı.

- Yani o zamandan beri buraya kimse gelmedi büyük ihtimalle sizin büyümenizi bekliyorlardır.

- Çok kabayız biz bir şeyler içer miydiniz?

- Teşekkür ederim çocuğum bize nereye götürüldüklerini gösterin yeterli bizim için.

- Orası çok tehlikeli ama bir sürü nöbetçi var ve bir sürü kat. Yerin altına doğru gidiyormuş ve şeytanlarda nöbet tutuyormuş orada. Kim oraya girmeye çalışırsa şeytanlar onları yiyormuş.

- Merak etmeyin daha önce şeytanlarla çok kere savaştık biz. Şimdi bize madenin nerede olduğunu söyleyin. En kısa zamanda ailelerinizi geri getireceğiz.

- Gerçekten bunu yapar mısınız bizim için? 

- Size söz veriyoruz ailelerinizi geri getireceğiz ve bunu yapanlararı cezalandıracağız. Şimdi bize o madenin yerini tarif edin.

- Çok teşekkür ederiz gerçekten. Bizde gelelim kanımızın son damlasına kadar savaşırız sizinle birlikte.

- Gerek yok gerçekten siz burada kalın ve gelen olursa kendinizi savunun, köyünüzü koruyun. Size çok önemli ve zor bir gorev verdim. 

- Emredersiniz efendim. Köyden çıktıktan sonra şu tarafa dönün ve yaklaşık 2 saat kadar devam edin. Çok dikkatli olun lütfen, şeytanlar orada bekliyor.

- Teşekkür ederim evlat. Biz bir an önce yola koyulalım. Tekrar geldiğimiz zaman ailelerimizle birlikte döneceğiz. Hadi bakalım sizde nöbet yerlerinize.

0/Post a Comment/Comments