Geleceğin hatıraları 23. Bölüm yeni roman

 


Biz secimimizi yaptık ve koşmaya devam ediyoruz. İskeletlerin ayak seslerini duyabiliyoruz ve sesler giderek yaklaşıyor. Kendi nefes seslerimiz yankılanıyor. Neden kaçıyoruz ki biz? Nereye ulaşmaya çalışıyoruz?


Galiba kaybetmekten korkuyoruz biz. En korkusuzumuz Galdor ama onun bile korktuğunu hissediyorum. Ben neden korkuyorum peki? Kaybetmek umurumda bile değil? Ölmek de aynı şekilde? Ben başaramamaktan korkuyorum sanırım. Size de oluyor mu bu şekilde? Bence başaramamak en büyük korkulardan birisi. Onca hayatı boşa yaşamış olma düşüncesi bile delirtiyor beni.


Aslında daha kötü düşmanlarımızda oldu. Daha zor yollardan da geçtik ama hepsini geçmeyi başardık. Her geçen an daha da güçlendik biz. Zorluklar bizi daha güçlü yaptı o İskeletleri yeneceğimizi çok iyi biliyorum. Ancak biz nefes bile almadan koşuyoruz. Neden korkuyoruz ki biz bu kadar? Nedir bizim en büyük kabusumuz? Belki de biz korkmayı yeni öğrenme başladık.


Ileride metal bir kapak görüyoruz. Oldukça büyük Galdor onu görünce tek başına açmaya çalışıyor ama başaramayınca ben yardım ediyorum ve kapak açılıyor. Aşağıya doğru inen metal bir merdiven var. Merdivenin etrafı paslanmış, onun çok eski olduğunu düşünüyorum.


- Bu merdiven nereye gidiyor?

- Galdor şu an sorgulamak için pek uygun bir zaman değil bence.

- Senin işin gücün yok mu benimle uğraşıyorsun Lucian. Basit bir soru sordum.

- Kavga etmenin zamanı değil bence. En güzel yol aşağıya inmek. Hadi oylamayın daha fazla beni takip edin.


Kylana hızlı bir şekilde merdivenlerden inmeye başladı. Onun peşinden Naserious gitti ve geriye Galdor ile ben kaldım. Bir an için birbirimize baktık ve Galdor "Ne bakıyorsun öyle. Hadi git hemen peşinden geliyorum." dedi.


Ben merdivenlerden inmeye başladığım zaman Naserious'a seslendim "Hey Nas bu kapağı kapatabilir misin? İskeletlerin peşimizden gelmesini istemeyiz." Naserious ise kapağı kapatabileceğini söylüyor ve hep beraber merdivenlerden aşağıya doğru iniyoruz. Arkamızdan kapak yüksek bir sesle kapanıyorve karanlığın içinde kalıyoruz.


Silahlarımızdan yayılan ışık etrafı biraz da olsa aydınlatıyor. Merdivenin dibini göremiyoruz. Sanki sonsuza kadar uzanıyor gibi geliyor bana. Yukarıdan İskeletlerin kapağa kılıçları ile saldırdığını duyuyoruz. Etrafı net bir şekilde göremediğimiz için oldukça yavaş ve dikkatli bir şekilde ilerliyoruz.


- Bir bunu yapmadığımız kalmıştı? Bence artık biz olduk, valla tamamız biz.

- Öyle deme Galdor hala mutlu olmadık.

- Mutluluk gerçekten çok önemli onu bulmadan olmaz Lucian'a katılıyorum.

- Siz mutluluğu bulmaktan bahsediyorsunuz. Haberiniz yok sizin ama mutluluk anda vardır. Mutluluk bulunmaz, nefes almak gibidir o.

- Ünlü düşünür Galdor efendi yine son sözü söyledi.

- Lucian ağzını burnunu kırarım senin. Beni deli etme ayaklarımın dibindesin zaten aşağıya atarım bak seni.

- Harbiden şu anda bile kavga ediyorsunuz siz. Manyak mısınız beni deli etmeyin hepinizi parçalarım.

- Az konuşun Lucian ve Galdor. Kylana'ya katılıyorum. En azından merdivenler bitene kadar sessiz olun. Aşağıda ne olduğunu bile bilmiyoruz.


Naserious cümlesini bitirdiği zaman her yer sessizlikle kaplanıyor. Sadece kendi nefes sesimizi ve ayak seslerimizi duyuyoruz. O kadar derin bir karanlık var ki yanan silahlarımız sadece merdiveni gösteriyor bize hep yaptığımız gibi bilinmezliğe doğru ilerliyoruz.


Işın garip tarafı ise merdiven bitmiyor. Zannedersin dünyanın merkezine doğru iniyoruz. Gerçekten çok garip bir durum bu hepimizin bu durumdan sıkıldığı anlaşılıyor. Derin derin of çekmeye başlıyoruz. Sanki sonu gelmeyen bir yola girmiş gibi hissediyorum. Galdor'un bu durumdan hoşnut olmadığı çok açıkça belli oluyor. Tabi hepimiz onunla aynı durumdayız.


"Bu merdiven ne zaman bitecek acaba?" diyorum. Gözden kaçırdığımız bir şeyler olması lazım yoksa kimse bu kadar uzun bir merdiven yapamaz bence.


- Bende o konuyu düşünüyordum bence bu işte bir gariplik var. Etrafımızda bir büyü hissediyorum. Oldukça güçlü bir büyü ve ne kadar aşağıya inersek inelim büyü hiç azalmıyor.

- Evet kesin büyüdür Naserious yoksa kimse bu kadar uzun merdiven yapmaz. Hayır bir süre sonra yorulacağız ve sonra düşüp ölelim mi?

- O zaman gözden kaçırdığımız bir şey var demektir Galdor?

- Elbette gözden kaçırıyoruz. Biz hayatı ellerinizin arasından kaçırdık gözden kaçırmak nedir ki? 

- Lucian ne olur böyle bir durumdayken felsefe yapma bize. Valla atlarım aşağıya sonra beni kimse tutamaz. 

- Sakin ol Galdor kimse atlamıyor ama aşağıya bir şey atmak çok mantıklı. Ben küçük hançerlerimden birisini atarım bakarız ses geliyor mu. En azından zeminin ne kadar uzakta olduğunu anlarız. 

- Kylana muhteşem ötesi bir plan. Bundan sonra bu ekibin en zekisin sensin. 


Kylana belinden çıkardığı hançerlerden birisini ileriye doğru uzatıyor. Hepimiz gelebilecek bir sesi duymak için nefes almayı bile bırakıyoruz. Ses beklediğimizi aksine birkaç saniye sonra geliyor. 


- Zemin hemen aşağıdaymış. Saatlerdir boşuna uğraşıyoruz biz. Valla deli olacağım, burayı kim yaptıysa ağzını burnunu kırmak istiyorum. 

- Hadi en alttan atlama başlayalım. 

- Keşke en başta inmek yerine aşağıya düşseydik belki canımız bile yanmazdı. 

- Merdivenin ne kadarının gerçek olduğunu bilmiyoruz Galdor. 


Önce Naserious atlıyor ve ardından Kylana sonra ben ve en son Galdor. Hepimiz çok kısa bir düşüşün ardından zemine ulaşıyoruz. Yere indiğimiz anda hepimiz gülmeye başlıyoruz. O an büyük bir beladan kurtulmuş gibi hissediyorum. Demek ki karşılaştığımız bir çok sorunu düşünerek aşabiliyoruz. Demek ki arada düşünmemiz gerekiyormuş. 


0/Post a Comment/Comments