Buluttaki şehir 95. Bölüm yeni roman

 


Lucian karşısında oturan kötü adamı başıyla selamladıktan sonra karşısına geçip oturdu. Yüzünde ifade yoktu karşısında oturan ise pişkin bir biçimde sırıtıyordu.


- Seninle karşılaşmak çok güzel oldu. Çok uzun zamandır bu anı bekliyorum. Sonunda keyifli bir sohbet edeceğiz seninle.

- Benim için de öyle. İnsan kaliteli bir sohbeti her yerde bulamıyor.

- Özellikle diğer Lucian ile hiç konuşulmuyor. Ne zaman beni görse savaşmak istiyor. Seninle sohbet edebileceğimize inanıyorum.

- Şu tanışma bölümünü kısa kessek olur mu? Kelimelerimi boşa kullanmak istemiyorum.

- Elbette olur direk konuya geçelim daha güzel olur hatta. Şimdi kafanda sorular vardır senin.

- Aslında merak ettiğim hiçbir şey yok sadece benimle ne işin olduğunu merak ediyorum.

- Hemen merakını gidereyim senin. Biz seninle birbirimize benziyoruz hatta aynıyız diyebilirim. Sende istediğim bir şey var ve onu aldıktan sonra özgürce gidebilirsin.

- Benden neyi almak istiyorsun. Sana verecek neyim var ki benim.

- Senden bir şey almayacağım aslında. Sadece derinliklerinde bir şey var, ruhunun en derininde. Aslında başka bir romanda diğer Lucian'dan aldım onu ama hala izleri kalmış ve onları da alacağım senden.

- Aşkı almak istiyorsun ondan yani benden. Onu alıp ne yapacağını bilmiyorum doğrusu ama vermezsem ne olacağını çok merak ediyorum.

- Siz insanlar başınıza ne gelirse meraktan geliyor. Bir şey yapmayacağım aslında sadece roman evrenin ele geçireceğim sonra da gerçek dünyayı fethedeceğim.

- Gerçekten de önemsizmiş. Diğer bene istediği yap benim için önemli değil. Ancak ortak bir isteğimiz var seninle.

- Ne kadar da bana benziyorsun sen. Zaten biz aynıyız seninle.

- Aynı olduğumuzu söyleyip duruyorsun.

- Ben senin başka bir romandaki halinim. Bunu fark etmek o kadar zor olmamalı.

- Benim seninle hiçbir ortak noktam yok.

- İşte öteki Lucian gibi konuşmaya başladın.

- Demek ki bazı şeyler değişmiyormuş. Şimdi kavga edeceğiz galiba seninle. Aslında kazanmana izin verebirim ama içimdeki Lucian beynimin içinde kudurmuş durumda ve sana izin verirsem hayatım boyunca onu susturamam. 

- Burada sonsuza kadar savaşabiliriz ama ben almam gereken şeyi çoktan aldım. Bunun için teşekkür ederim sana. İstersen hobi olarak yine savasabiliriz ama sonda yine sen kaybedeceksin.

- Kaç romandır pesimdesin bilmiyorum doğrusu. Kaç roman boyunca bana acı çektirdin onu da bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var sen kazanamayacaksın.

- Hayır yanılıyorsun ben kazanacağım en sonunda. Unutma her zaman kötüler kazanır bu romanların lanetidir.

- İste buna izin vermeyeceğim. Nedenini bilmiyorum belki sadece tipini sevmedim belki de kendimden başka birisinin kazanmasını istemiyorumdur.


Lucian cümlesini bitirdiği zaman kılıcını çekti ve bir adım geriye doğru attı. Rakibinin ilk hamlesini yapmasını bekledi çok kısa bir süre. O an geçtikten sonra iki kılıç hızlı bir biçimde çarpıştı. Lucian ikinci hamle için kılıcını hafifçe aşağıya doğru indirdi ve iki çelik tekrardan çarpıştı.


Kılıçların çarpışması bir süre daha devam etti. İkisi de çok hızlı bir şekilde hareket ediyordu. Her hamleyle başka bir hamle ile karşılık veriyorlardı. Lucian rakibinin kılıcını aşağıya doğru indirdiği sırada bir anda yüzüne sert bir yumruk isabet etti. Dökülen ilk kan Lucian'a aitti.


- Çok yavaşsın Lucian.

- Daha yeni ısınıyorum diyelim. Daha doğru olur.

- Dogru diye bir şey yok unutma bunu şu anda benim gücümle savaşıyorsun ve gücümü geri alınca ne yapacağını merak ediyorum.

- Amma çok konuştun. Sadece bu kadar geveze olduğun için bile öldürmek istiyorum seni. Rakibinin olmasını hiç sevmem. 

0/Post a Comment/Comments