Buluttaki şehir 84. Bölüm yeni roman

 


Bunlar nereye kayboldu acaba? Şuradaki evi geçince sola döneyim en iyisi. Yoksa sağa mı donmeliyim? Bu şekilde onları hiçbir zaman bulamam ben. Ben kaybolmak istemiyorum, ben hep kayboluyorum biliyor musun? Belki beni tanımıyorsun bile? Eğer bir roman karakteriysem ve o romanı okuyorsan belki biraz tanıyorsundur beni ama ben seni tanımıyorum. Neden biz bu kadar ayrıyız seninle, neden biz hep yalnız kalmak zorundayız?


Ne diyorum ben? Sanırım kafayı yemek üzereyim. Arkadaşlarımı bulmam gerek benim yoksa yok olup gideceğim bu hayattan. Ben neden tek başıma var olamıyorum da hep başkalarına ihtiyaç duyuyorum. Bütün hayat benim karşımda gibi sanki. Neden bütün yükler benim omuzlarımda ve neden seçtiğim her yol çıkmaz oluyor? 


Ben bu şarkıyı artık dinlemek istemiyorum. Belki de bittim ben ve yaşadıklarım sadece sandıklarım. Belki de hep sandım ben. Şuraya uzanıp öylece kalmak istiyorum. Nefes almak bile zor geliyor galiba ben kara delikler gibi kendi içime çöküyorum. Her şey içimde yok oluyor bir gün gelecek ve ben bile gideceğim kendimden. 


Bu insanlar neyden kaçıyor böyle. Sanki ölümden kaçar gibi koşuyorlar. Hey, birader ölümden kaçamazsın boşuna uğraşma. Hiçbir şeyden kaçamazsın hayatta, ben çok denedim ama hep kendimi kendimin yanında buldum. Gölgem hep takip ediyor beni. Manyak birisi size mi saldırıyor yanlış mı duydum ben? O manyak kesin Galdor'dur onu durdurmalıyım ben. Onu bulmalıyım kesin garibime kimse cevap vermedi ve o da deliye döndü. Galdor'dur yapar tabi böyle şeyler. Şuradan geliyorlar kesin oradadır Galdor. 


Galdor'u bak bir adamın boğazını sıkıyor yerde burnu kırılmış yatan 2 kişi var, birisinin sanırım bacağını kırmış. En azından kimseyi öldürmemiş bu da iyi bir şey. "Hey Galdor, bırak o adamı. Onların bir suçu yok. Galdor bana baktı ve adamı içi dolu bir çuval gibi yere bıraktı. 


- Neredesiniz siz ya? İki saattir sizi arıyorum. Bu salaklar da saçma sapan şeyler yapıyor, neymiş efendim heykel yapiyorlarmış bilmem neymiş. Ağzınızı kırarım dedim dinlemediler birisinin boğazını sıktım tepki vermediler. Sonra etrafımı sardılar. 

- Anladım Galdor şimdi sakin ol onların hepsi manyak. Dövmeseydin onları iyi olurdu hadi gel uzaklaşalım buradan polis falan gelir şimdi onlarla uğraşmayalım. 

- Ne biçim bir yere geldik biz böyle. Buranın polisi olsa ne yazar. Tamam uzaklaşalım bu salaklardan. 

- Valla bende seninle aynı durumdayım Galdor sadece kimseyi dövmedim ben. Şimdi burada beş tane şehir varmış ve biz üçüncü şehirdeymişiz. Buradaki herkes sanatçıymış ve rahatsız edilmek istemiyorlarmış. 

- Böyle sanat olur mu hani sanat insan içindi. Bunların yaptığı ne böyle? İnsan değiller ki bunlar. 

- Hiç o tartışmaya girme bence buradakiler sanatı neden yaptıklarını bilmiyor olabilir bence. Sen nerede buldun kendini? 

- Şurada bir yerde gözlerimi açtım ve karşıma çıkanlara sordum cevap vermediler sonra başkalarına da sordum onlar da cevap vermedi. 

- Sende başkalarını dövmeye başladın. Devamını biliyorum anlatana gerek yok. 

- Lucian bak yemin ediyorum sana kum torbası bile daha fazla karşı koyar bunlardan. Hepsi boş bence bunların olduğu yerde polis, asker falan yok. Hepsi gerizekali bunların. 

- İhtimal dahilinde Galdor. Bizim bir an önce diğerlerini bulmamız lazım onlardan bir iz gördün mü hiç? 

- Bende onları arıyorum zaten ama bu salaklardan başka kimseyi görmedim. Bu şehirde başka kimse yok olsa kesin görürdük. 

- Bende hiçbir iz bulamadım. Bence diğer şehirlere bakalım. Şurada bir şehir var onun yanında bir tane daha ve arkamızda iki tane daha var. Eğer şehirler gelişmişliğe göre numara alıyorsa en büyük olan bir numaralı olandır. İki numara şurada arkamızda da 4 ve beş var. 

- Hadi o zaman bir numaraya bakalım yoksa buradaki herkesi pataklayacağım ben. 

- Bana öyle geliyor ki sen herkesi dövebilirsin. Şuradaki adam niye bizi izliyor öyle. Sen bizi niye takip ediyorsun gel bakalım buraya. 

- Merhaba efendim siz buraya ait değilsiniz. Her halinizden belli bu nereden geldiniz buraya? 

- Seninle bir anlaşma yapalım burada soruları biz sorarız yoksa arkadaşım seni bir güzel pataklar ve bir daha konuşamazsın. 

- Özür dilerim efendim istediğinizi sorabilirsiniz. 

- İlk olarak burası neresi? Burada herkes sanatçıymış diyorlar doğru mudur. 

- Efendim şimdi üç numaralı şehrin dışındayız ve evet buradaki herkes sanatçıdır. 

- Herkes sanatçıysa parayı nereden buluyorlar? Sanatı kim satın alıyorlar. 

- Efendim para nedir ben bilmiyorum? Satın almak da nedir? 

- Nasıl yani parayı nereden buluyorsunuz siz? Yemekleri nereden alıyorsunuz? 

- Yemekler her eve bırakılır. 

- Kim bırakıyor peki yemekleri? 

- Bilmiyorum efendim her sabah evimize gelmiş olurlar. 

- Tamam koçum bundan sonra bizimle geleceksin sen. Adın nedir senin? 

- Efendim, benim adım Maril.

- Tamam Maril memnun oldum ben Lucian arkadaşımda Galdor. 

- Efendim, başka bir yer gerçekten var mı? Ben hep onu arıyorum ama bulamıyorum. 

- Evet Maril başka bir dünya var ve burası gibi ufacık değil. Sen anlat bakayım neden başka bir yere gitmek istiyorsun? 

- Efendim, ben buraya ait hissetmedim ben tanrı neden böyle bir yer yaratmış anlamıyorum. Başkalarının da buradan kaçmaya çalıştığını biliyorum ama başarıp başaramadıklarını bilmiyorum. 

- Onlar nerede biliyor musun? 

- Hayır, bilmiyorum sadece yıllardır buradan kaçmanın bir yolunu arıyorum ve toplamda 7 kişinin kaçmaya çalıştığını öğrendim ama hiçbirisi ile tanışmadım. 

- Burası hakkında ne biliyorsun peki? 

- Pek bilgim yok benim. Bizim yaşadığımız yer toplamda bu kadar uzaklaşmak istediğim zaman sınırlar kapalı ve uzaklaşamıyorsun. 

- Aslında burası bir zindan ve sizi sanatla buraya bağlıyorlar. 

- Çok doğru söyledin Galdor. Peki Maril burayı kim yönetiyor onlarla konuşsak iyi olur. 

- Burayı kimse yönetmiyor aslında biz sadece sanatla uğraşıyoruz. 

- Ne güzel ya bir sürü köle var ve köle olduklarından bile haberdar değiller. 

- Muhteşem değil mi Galdor? Şimdi Maril biz birinci şehre gideceğiz iki arkadaşımız kayıp ve onları bulmamız lazım. Bize yolu göstermen gerekiyor. 

- elbette efendim, tek bir şartla buradan çıkarken beni de yanınızda götüreceksiniz. 

- Tamam Maril bizimle gelebilirsin ama en ufak oyununda seni öyle bir döverim ki aynaya baktığın zaman kendini tanıyamazsın. 

- Elbette efendi Galdor. O elinizdeki şey nedir? Çok güzelmiş 

- Lan siz baltayı bilmiyor musunuz. Bunun adı balta bir savaş silahı. 

- Harikaymış, savaşın ne olduğunu bilmiyorum ama yine de çok güzel. 

- Yolda konuşuruz bizi birinci şehre götür. 

- önce ikinci şehirden geçeceğiz sonra birinci şehir. Aslında benim oraya gitmem yasak ama kimin umurunda. 

- Kim yasakladı bunu? 

- Sadece yasak olduğunu biliyorum Lucian efendi. 

- Ne saçma bir yer burası böyle. Artık bize efendi deme seninle artık arkadaşız. 

- Tamam efen.. Şey Galdor. Benim hiç arkadaşım olmadı şimdiye kadar. Çok heyecanlandım. Beni takip edin. 


0/Post a Comment/Comments