Buluttaki şehir 46. Bölüm yeni roman

 


Bir anın nasıl sonsuza kadar sürdüğünü merak etti Lucian. Belki de ona sonsuz gibi gelen zaman sadece bir andı. Belki de her şey sadece bir andı. Tüm hayatı sadece bir andan ibaretti. Çektiği acıyı anlara sığdırıp hafifletmek istese de bu işe yaramıyordu. Sonsuza kadar çekildiğini sanki bedeni ile evrenin kapandığını düşündü kendini siyah duvarlarla çevrili bir yerde bulana kadar.


Duvarlar ve zemin siyah mermerden yapılmıştı. İçeriyi loş bir ışık kapkıyordu. Yerde onun durduğu yerden başlayan ve ileriye doğru uzanan bordo bir halı vardı sadece ve o halıyı takip etmeye karar verdi.


İleriye doğru devam ettikçe değişen hiçbir şeyin olmadığını fark etti. Sonsuz bir koridordaydı sanki. Biraz daha yürümeye devam ettiği sırada halının ısındığını fark etti. Bir süre sonra halı tüm koridoru kaplamıştı ve ayaklarının yanmaya başladığını hissetti. Bu yüzden koşmaya başladı. Canı çok yanıyordu ama onun koşması gerekiyordu. Geçtiği yerler alevler içinde kalıyordu ve onun yanmamak için daha hızlı koşması gerekliydi. Durursa orada yanarak ölecekti.


Uzun bir süre boyunca durmadan koştu. Duramazdı, durursa ölürdü ve bu yüzden koşması gerekliydi. Hayat gibi diye düşündü, durursa ölürdü.


Uzunca bir süre daha koştu. Arkasına dönüp bakmadı bile. Arkasının alevler içinde yandığını çok iyi  biliyordu ve geriye bakması onun da alevlerin içinde kalması demekti.


Büyükçe bir odaya gelene kadar koştu. Odaya girdiği zaman bordo halının odanın ortasına kadar uzadığını fark etti. Odanın ortasında duran altın renkli bir taht fark etti. Tahtın her yeri değerli mücevherlerle suslenmisti. Tahta oturan arkası dönük birisi vardı. Neden ona bakmıyordu o kişi?


- Merhaba


Tahtta oturan kişi arkasına bakmadan konuştu. Ses tonu çok soğuktu herhalde eksi bir milyar derece olmalı diye düşündü Lucian. "Hoş geldin. Gel otur biraz konuşalım seninle."


Lucian adamın önünde beliren koltuğa oturdu. Adamın yüzü etle doldurulmuş bir iskelet gibi duygusuzdu. Ona bakmak tüm hücrelerinin donması gibiydi sanki.


- Tekrar hoş geldin. Yorgun gibisin. Canın yanmış gibi, yıpranmış gibisin sanki. Dinlenmek istiyorsun. Yaşadığın her şey yalan gibi geliyor sana.

- Yürüdüğüm yollar alev aldı ve ben uzun zamandır koşuyorum. Neyin yalan neyin gerçek olduğunu bilmiyorum. Hissettiğim acıyı biliyorum sadece.

- Acı tek gerçektir ve buraya gerçeği bulmaya, acı çekmeye geldin.

- Neden buradaki herkes bilmece gibi konuşuyor? Ben buraya gelmek istemedim.

- Evet, evet bir anda kendini burada buldum. Seni ben görmek istedim merak etme. Sana acı da çektirecek değilim. Zaten bolca acı çekeceksin.

- Neden beni görmek istedin?

- Tanışmak istedim sadece. Bir şey içer misin? Sorduğum soruya bak kahve içersin biliyorum.

- Teşekkür ederim ama istemem. Neden buradayım ben?

- Tanışmak için dedim ya. Ne kadar sabırsızsın sen böyle. Ölmek için can atar gibi bir havan var ama dur daha yeni başladık.

- Ben hiçbir şey istemiyorum. Bana düzgün bir cevap versen yeter bana.

- Ah Lucian ah, sadece tanışmak istedim ve seni uyarmak.

- Ne hakkında uyarmak istedin?

- Başarısız olacaksın. Attığın her adımda, aldığın her nefeste başarısız olacaksın. Ve her adımın sana acı verecek. Bunun sebebinin ben olduğumu bileceksin. Bu romanın sonunda yalvaracaksın canını almam için ama yapmayacağım. Şimdi bana saldırıp beni öldürmek istiyorsun biliyorum ama o da ise yaramayacak. Sen sadece kaybedeceksin.

- Çok güzelmiş, seni şu an öldüremeyebilirim ama bir gün gelecek ve son nefesini ellerimde vereceksin.

- Lucian her zaman olduğu gibi çok büyük konuşuyor. Takdire şayan gerçekten. Ne kadar daha bekleyeceksin söylesene.

- Zamanın sonuna kadar. Bekleyeceğim gerekirse. Evren son bulana kadar, sen çeneni kapatana kadar bekleyeceğim.

- Bayılıyorum bu inatçı, aptal tutumuna. Çok zevk alıyorum. Tadını çıkar, şimdi uyanacaksın ve zorlu bir yolculuk seni bekliyor olacak. Burayı unutacaksın, beni unutacaksın, yaşadıklarını unutacaksın. Sadece seni sondan önce bir kere görmek istedim. Artık gidebilirsin.

- Dediklerin doğruysa tekrar karşılaşacağız ve son yeni başlayacak. Tekrar görüşene kadar kendine dikkat et.

- Hala kendine dikkat et diyorsun. Sende dikkat et, ölmemeye çalış. Seni benden başka birisinin öldürmesini istemem.


... 

"Çabuk uyanın sistem uçakların kontrolünü eline aldı ve şehri bombalamaya başladı. Hadi uyanın artık."

0/Post a Comment/Comments