Buluttaki şehir 32. Bölüm yeni roman

 


Lucian boş gözlerle etrafına bakıyordu. Ne olup bittiğini anlamak onun için oldukça zordu. Bir anda yavaşlayan zaman sanki bir anda çok hızlı akmaya başlamıştı bunu Naserious, Galdor ve Kylana'nın aralıksız konuşmasından anlayabiliyor. Demek ki zaman gerçekten de göreceliydi. Belki de zaman yavaşladıktan sonra dengeyi kurabilmek için hızlanmıştı. Saçma bir düşünce olsa da düşünmeye değerdi.


"Ne yaptın oğlum sen.", "Lucian arkanızdaydı", "siyahlı adamlar vardı", "hepsini Lucian mı öldürmüştü?", "Adi adam bütün eğlenceyi elimizden aldı.", Ne oluyor sana Lucian", "Çabuk ne yaptığını anlat yoksa fena teperim seni." Lucian birkaç saniye içinde onlarca farklı söz duymuştu ve hangi birisine cevap verecegini şaşırmıştı.


"Lütfen biraz durun ben bir şey yapmadım."


"Tabi Lucian siyahlılarda kendi kendine öldü zaten. Anlat çabuk."


"Valla ben bir şey yapmadım Galdor. Siyahlılarla karşılaşmıştık ve hepimizi öldüreceklerini düşündüm sonra sizi kaybetmek istemedim. Zaman yavaşladı ama çok yavaşladı. Sonra siyahlılara ateş ettim ve içeriye girdim şunları da öldürdüm. Daha doğrusu ben ateş ettim ama kurşun havada asılı kaldı. Sonra içeriye girdim ateş etmeye devam ettim ve bir süre sonra zaman normale döndü, siyahlılar öldü."


"Tabi tabi hiç bir şey yapmadın. Ulan hayvan herif herkesi öldürdün ve aradan bir saniye bile geçmeden yaptın bunu."


"Sakin ol Galdor Lucian ne olduğunun farkında değil. Baltadan olabilir bu, belki başka bir sebeple ama şu an bunu tartışmayalım. İstatistikçi'yi alıp çıkalım. Sen İstatistikçi olmalısın ben Naserious, bunlar Lucian, Kylana ve Galdor. Buraya senin için geldik. "


"Geleceğinizi biliyordum. Sizi tanımıyorum ama sizin de geleceğinizi biliyordum. Senin de zamanda değişiklikler yapacağını biliyordum. Gelecek görülemez ama tahmin edilebilir. Dikkatli olmalısınız her şey yeni başlıyor, en ufak bir yanlış adımda her şey son bulacak. Bu yolculukta başarılı olma olasılığınız doksan dört milyar 467 milyar 143 bin 537den biraz daha fazla. Daha doğrusu 537den sonra bir virgül var ve ondan sonra 23 basamaklı bir sayı daha. Ancak tahminlerim doğru çıktı ve başarılı olma şansınız arttı."


"Ne diyorsun sen hiçbir şey anlamadık. Neyi hesapladın şimdi sen? Sayıları ne yapacağız."


"Galdor anlamazsın biliyorum. Hepiniz için ayrı ayrı farklı olasılıklar var ama siz bir araya gelince başka olasılıklarda var. Sizin yaşadıklarımızın hepsinin ayrı olasılıkları da var ve sizin yaptığınız seçimler başka olasılıkları da beraberinde getiriyor. Eğer doğru seçimler yaparsanız kazanma ihtimaliniz var ve Galdor senin kendine gelmen gerekiyor. Siz bu değilsiniz, neden bunları söylediğimi yakında anlayacaksınız."


"Istatistikçi bey hadi gel gidelim buradan, seni kurtaralım sonra anlatırsın hepsini."


"Hayır Lucian başımız belaya girmeyecek. Buraya yeni siyahlıların gelmesi için 17 dakika 57 saniye daha var ve biz altı dakika 43 saniye sonra çıkacağız."


"sen geleceği mi görüyorsun?"


"Hayır Kylana, tahmin ediyorum. Ben kahin değilim kahrını daha sonra bulacaksınız ama şu anda acele etmeyin size ondan bahsetmemem gerekirdi şimdi bütün olasılık hesapları değişti. Daha güzel oldu ama neden aklıma daha önce gelmemişti benim. Bazen böyle oluyor bende ne olduğunu unutuyorum."


"Sen ne yapıyordun tahtada ve seni neden kaçırdılar."


"Benden önemsiz bir istatistiği bulmamı istediler ama çok önemsizdi bende siz gelene kadar onları oyaladım. Bu arada bombalar patladı mı? Yani başladı?"


"Doğru düzgün konuşsana ne başladı mı?“


“Siz bilmiyor musunuz son başladı Lucian. İşaretleri görmüyor musunuz? Siz insanlar nasıl bu kadar kör oluyorsunuz."


"Neyin sonu başladı? Ne anlatıyorsun sen?“


" Şimdi gitmemiz lazım ben cümlemi bitirdigim zaman gidersek eğer çok kolay bir şekilde gideceğiz. Geç kaldığımız her an çıkışımız zorlaşacak. Beni takip edin."


Istatistikçi konuşmasını bitirdiği zaman yürümeye başladı. Her ne kadar diğerleri konuşmaya çalışsa da eliyle onları susturdu ve yürümeye devam etti. Minibüse bindikleri zaman Istatistikçi Galdor'un yanına oturdu.


Hareket etmeye başladıkları zaman İstatistikçi "Sessiz olun, düşünmem gerekiyor" dedi ve kimse tek kelime bile söylemedi. Ara sokaklardan yola devam ettiler. Yıkılan yeni bir bina yoktu demek ki savaş henüz oraya gelmemişti. Savaşın sesleri uzaktan geldiğine göre henüz boğazın o yakasına yaklaşmamıştı.


Yolun yarına geldikleri zaman İstatistikçi bir anda konuşmaya başladı seni düşünceli ve derinden geliyordu. "Beni sakın takip etmeyin. Şapkalıyı bulurum ben siz yavaşlamayın. Bir de ileride bamba patladığını görünce 3 saniye kadar durun ve sağa dönün. Benim şimdi gitmem gerekiyor.".


İstatistikçi cümlesini bitirdiği zaman araba yavaslamış ve köşeyi dönmek üzereydi. İstatistikçi kapısı açtığı sırada" Sakın beni takip etmeyin" dedi. Hemen ardından arabadan dışarıya atladı ve çimlerin üzerinde birkac takla atıp koşmaya başladı. Arabadaki herkes şaşkın bir şekilde ona bakıyordu. Araba virajı döndü ve yavaş bir şekilde ilerlemeye başladı. Kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu. Biraz daha ilerledikleri zaman ileride büyük bir gürültü ile bomba patladı. 

0/Post a Comment/Comments