Umudun bittiği yer 50. bölüm - yeni roman

 "Bu kız kesinlikle manyak."


"Evet malesef öyle ama biz yolumuza devam edelim."

"Evet gidip Aranhil'in kızı kurtaralım."

"Böyle söyleme Galdor ben daha açılamadım bile ona."

"Ben sen söylemeden önce biliyordum ona nasıl baktığını gören herkes biliyordur bence."

"Nasıl bakıyorum ki ben ona? Yanlış bir şey mi yapıyorum?"

"Yanlış yapma gidi değil de ona baktığın zaman sanki gözlerinden gökkuşağı çıkıyor, yıldırlar beliriyor. Yüzünde anlamsız bir tebessüm oluşuyor sonra elini nereye koyacağını bilemiyorsun."

"Tamam tamam, gidip Derian'ı kurtaralım. Sen benimle gel Galdor diğerleri de girişi kollasın."

Galdor ve Aranhil merdivenlerden yukarıya doğru çıktıkları sırada diğerleri giriş kapısının orada beklemeye başladı. Panda ve Gümüş kapının hemen önünde beklemeye başladıkları sırada Lucian ve Hayal orada bulunan mor renkli bir koltuğa oturmuşlardı.

"Hayal ben ne olup bittiğine dair hiçbir şey anlamıyorum ama benim için hiçbir önemi yok bunların. Bir tek seni biliyorum ben neredeyiz, nereye gidiyoruz, Galdor nasıl bira içerken savaşabiliyor, Panda neden bu kadar güçlü ve devasa gibi soruların hiçbirinin önemi yok. Ben bir tek seni biliyorum sanki başka bir şeye ihtiyacım yok gibi."

"Bende bir tek seni biliyorum. Neler olup bittiği gerçekten biraz karışık. Koşuşturmaca bir son bulsa herşeyi açıklayacağım ama hayat durmuyor. Bir an bile durmuyor hayat sen dursan geç kalıyorsun sonra daha sonra yakalamaya çalış onu. Yapamıyorsun! Her şeyi anlatabilirim sana ama bir çok soruna cevap verebilirim ama bazen her şeyin bir zamanı oluyor. Bazı cevapları şimdi versem anlayamayacaksın ama söz veriyorum ilk fırsatta her şeyi tüm detaylarıyla anlatacağım sana."

"Anlamıyorsun cevaplar benim umurumda bile değil soruların canı cehenneme. Bir tek sen varsın gerisinin anlamı yok. Bunun adı nedir bilmiyorum aşk diyorlar belki öyledir belki daha büyüktür aşktan. Bir tek seni biliyorum ben sende kaybolmak istiyorum."

"Biliyorum her şeyi. Benden önceki hayatının nasıl olduğunu tahmin ediyorum benimde aynıydı. Aşk olmalı bu, uğruna çölleri aştıkları şey olmalı, uğruna dağları deldikleri şey olmalı. Belki daha büyüktür aşktan ama bunu zamanla öğreneceğiz."

"Ben çöllerden geçtim, donmuş çöllerden de geçtim, buzdan dağları da aştım ve şimdi buradayım. Burası sanki bahar gibi, sanki sen çiçekler gibi. Ben seni aradım biliyor musun? Ben hep seni bekledim, ben hep seni özledim. Seni tanımadan çok önce sevdim ben seni."

"Hayat o kadar garip bir şey ki Luci içinde bir boşluk var senin ve o hiçbir zaman dolmuyor. Hatta giderek büyüyor o boşluğun evreni kaplayacağını düşünüyorsun. Sonra bir an birisi geliyor ve o boşluk tamamen kapanıyor. Aldığın tüm yaralar bir anda yok oluyor sonra bir anda bambaşka oluyor hayat. Sende benim için öylesin. Eksik tüm kelimeler, kaybolmuş tüm cümlelersin sen."

"Sen çok başkasın Hayal. Benim cümlelerimle konuşuyorsun. Ben bazen veya genellikle yani gerçekçi olmak gerekirse bir rüya gördüğümü düşünüyorum. Gerçek denilen şey bu kadar güzel olamaz. Gerçek dedikleri hep eksik, hep pislik, hep kokuşmuş gibi ama sen başkasın. Şu anda elini tutuyorum ben ve ben hiç böyle hissetmedim. Gözlerine baktığım zaman hayat duruyor."

Lucian ve Hayal el ele tutuşup oturdukları sırada Lucian kollarının Hayal'in boynuna doladı ve yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve tekrar ve tekrar. Sonra onun gözlerine bakmaya başladı. Onun gözlerinde evrenler vardı ve Lucian o evrenlerde kaybolmuştu. 

"Hep benimle kalmanı istiyorum. Ben senin yanında olmak istiyorum ve ben için ne gerekiyorsa yapacağım."

"Biliyorum Lucian, gözlerinden belli her şey. Sende benim neler hissettiğimi biliyorsun. Belki ben senin kadar çok konuşamıyorum ama gözler daha fazlasını anlatıyor. Çok daha fazlası var orada. Her şeyin zamanı gelecek sadece bize inan."

Lucian Hayal'in dudaklarına doğru bir hamle yapacağı sırada merdivenlerden gelen ayak seslerini duydular ve Lucian hafifçe geriye çekildi ve utangaç bir şekilde gülümsedi.

"Gençler bakın kimi getirdik. Bak Derian bu Lucian, Hayal'in şeysi yani sevgilisi. Lucian bu da Derian yani Aranhilin şeysi yani arkadaşı. Hoş hepimizin arkadaşı o ama Aranhil'in daha yakın arkadaşı."

"Tamam Galdor bu kadar açıklama yeterli sanırım. Çıkalım artık buradan daha yapacak çok işimiz var."

"Evet Aranhil haklı hadi gidelim artık. Panda kesin sıkılmıştır ve sarılacak birisini arıyordur. Aslında Galdor'a sarılabilir iyi anlaşıyor onlar."

Merdivenden indikleri sırada Lucian ve Hayal ayağa kalktılar ve hızlı adımlarla dışarıya çıktılar. Panda ve Gümüş onlara katıldıktan ilerlemeye başladılar. 

"Şimdi nereye gidiyoruz?"

"Biraz ileride bir kapı var ve o kapıdan tekrar geri döneceğiz yani benim sığınağıma. Sonra planlar yapacağız sonra planları değiştireceğiz sonra alternatif planları yapacağız sonra gidip hepsinin ağzını burnunu kıracağız."

"Tamam Galdor harika bir plan hemen başlayalım."

Gümüş ve Panda önden ilerlerken Galdor onların hemen arkasındaydı. Derian ve Aranhil ise onların arkasında birbirine yakın bir şekilde ilerliyordu. Lucian ve Hayal ise en arkadaydı ve el ele tutuşup ilerliyorlardı.

Kapıya geldikleri sırada sıra ile kapıdan geçtiler kendilerini büyükçe bir odada buldular. Büyükçe bir masa vardı ve odanın diğer taraflarında ise üst üste dizili bir şekilde bira fıçıları. Koltuklardan birisinde ise gri cübbeli bir adam elinde tutmuş olduğu asasına dayanmış bir şekilde onları bekliyordu.

Lucian onu gördüğü an hafif bir çığlık yankılandı odanın içinde ve daha sonra Lucian heyanlı bir şekilde konuşmaya başladı "Senin burada ne işin var? Ölmüştün sen!"

0/Post a Comment/Comments