Umudun bittiği yer 45. bölüm - yeni roman

 


Komutan Galdor önde ilerlerken onu Lucian takip ediyordu. Aslında onun anlattıklarından hiç birşey anlamamıştı ve onu bir yerde kenara çekip binlerce soru sormak istiyordu. Aslında bu binlerce soru içindeki milyonlarca soruyu azaltmaya yetmezdi. Milyonlarca soruyu sorup milyonlarca cevabı öğrense bile geriye milyarlarca soru kalırdı ve ömrünün milyarlarca sorunun cevabını öğrenmeye yeteceğine inanmıyordu. 

Lucian bir an içinde bolca çok sayıda düşünceyi aklından geçirirken tüm soruların kilidini açacak o muhteşem soruyu bulmaya karar verdi. Öyle bir soruydu ki o onun cevabı diğer tüm sorularında cevabını bulmasını sağlayacaktı. Zaten hayat öyle değil miydi insan sorular içinde yüzerken aslında tek bir sorunun cevabını arıyordu ancak o soruyu hiçbir zaman soramadığı için o cevabı bulamıyordu. Yani Lucian'ın tek bir soruyu bulması gerekiyordu geriye kalanlar önemli değildi.

Bu yüzden hikaye dünyasında kısılıp kalmış, masal dünyasından ejderhaları çıkartacağız, biz başka bir dünyadayız gibi cümleleri anlamaya çalışmadı. O kutsal soruyu bulması gerekiyordu ve o soru onu bütün cevaplara götürecekti. Tüm cevapları içinde barındıran tek bir soru!

"Luci ne oldu düşüncelisin sanki."

"Evet, Hayal biraz kafam karıştı, kimi kandırıyorum kafam çorba gibi oldu."

"Tahmin edebiliyorum neler hissettiğini ve neler düşündüğünü. Soruların varsa sorabilirsin cevaplamaya çalışırız."

"İlk olarak bana şu masal dünyası, hikaye dünyası, roman dünyası ne demek onu anlatın. Şimdi biz bir kitabın içinde miyiz? Biz kitaptaysak okuyucu kim yazar kim ben kimim ya?"

"Ben anlatayım sana anlatmaya çalışayım. Off anlatabilmem için biraz içmem lazım benim ayık kafayla hiç yapamıyorum ben olmuyor."

"Galdor sen hep içiyorsun zaten. Senin kafanın hiçbir zaman ayık olmaması lazım."

"Tamam, tamam buldum başlıyorum şimdi anlatmaya. Burasını bir geçiş boyutu düşün ve buradan başka boyutlara yolculuk yapabiliyorsun. Ancak bu diyarların bazıları çok büyük buradan daha büyük bazıları ise çok küçük. Hikaye evreni dediğimiz zamanda sıkışmış ve aynı anların tekrar ve tekrar sonra tekrar ve tekrar sonra tekrar ve tekrar yaşandığı bir yer."

"Anlamadım."

"Anlayacaksın şimdi biraz sabret benim anlamam çok uzun sürmüştü şimdi çok güzel anlatcam sana ben hatta o kadar anlayacaksın ki oha hepsini anladım ben, yuh nede güzel anladım diyeceksin. Burası başka evrenlere bir geçit olduğunu söylemiştim sana ki burası senin ilk geldiğin yerin açıldığı biraz daha küçük bir boyut. Biz bu boyutları roman veya hikaye diye isimlendiriyoruz bu yüzden kafan karıştı. Roman boyutunun başı ve sonu var çok kocaman bazı roman boyutunda nesiller oluyor ama hikaye boyutunda zaman kısa bir aralıkta ve sürekli kendini tekrar ediyor."

"Anlamadım!"

"Bende anlamadım zaten boşver. Bazen fazla düşünmek iyi olmuyor her sorunun cevabı olmuyor bazı cevapların sorusu bile olmuyor. Benim hatam hikaye roman falan diyerek kafanı iyice karıştırdım. Aranhil zamanın içinde kısılı kalmış durumda bizde onun yanına gidip zamandaki sıkışıklığı çözeceğiz ve Aranhili o sıkışmış zamandan kurtaracağız."

"Yani yazılmış bir hikayeyi değiştireceğiz?"

"Öyle bir şey yapacağız ama Aranhil zaten şu anda kendi kitabında değil."

"Ben yine anlamadım!"

"Birisinin olduğunu düşün ve seni doğumundan ölümüne kadar izlese ve izlerken yazmış olsa sonra o yazdıkları senin hayatının kitabı olur. Aranhil ait olmadığı bir zamanda."

"Çok mutluyum şu an sonunda yine anlamadım ama haklısın anlamak gereksiz bazen. Hadi gidip onu kurtaralım sonra kötüyü dövelim sonra da hep beraber oturup çay içeriz."

Lucian şaşkın bir şekilde gülümserken Hayal kollarını onun boynuna doladı ve sıkıca sarıldı ona. Gözlerinin içine bakıp kulağına doğru eğildi ve "Merak etme tüm soruların cevaplanacak."

"Senin gözlerinin içinde evrenler var Hayal ve ben hep orada yaşamak istiyorum."

"Bizim kaderimiz bir, romanımız da bir ve hep böyle kalacak."

"Hadi çok uzattınız bak Panda'nın canı sıkıldı, yüzü asıldı birazdan bize sarılmaya kalkacak ve şu anda hayatımızın devam etmesinin önündeki en büyük engel onun sarılmaları."

"Eee nasıl gidiyoruz onun yanına?"

"Beni takip edin siz biraz daha ileride bir kapı var oradan geçip Aranhil'in yanına gideceğiz."

Hep beraber ilerlemeye başladılar. Bir süre sonra panda ileriye doğru yuvarlanmaya başladı bu esnada Lucian Panda'nın yuvarlanarak mı yürüyerek mi daha hızlı gittiğini hesaplamaya çalışıyordu. Gümüş en önden gidiyor Beyaz ise gökyüzünde onların etrafında daireler çiziyordu. Galdor Gümüş'ün hemen arkasında yürürken Lucian ve Hayal el ele tutuşmuş bir şekilde ilerliyordu.

"Hayat bu kadar güzel olamaz ki ben kesin rüya görüyorum veya manyak bir yazarın yazdığı saçma sapan bir romandayım. Ben hep burada kalmak istiyorum eğer ben bir romansam acaba okuyucuyum var mıdır? Merhaba okuyucu acaba benim iç seslerimi duyabilir misin? Yok daha neler romanın içinden dışarıya telepati yapmış olurum oha ben neler neler yapıyorum böyle."

0/Post a Comment/Comments