Umudun bittiği yer 44. bölüm - yeni roman

 


Hepsi birlikte sessiz adımlarla dışarıya doğru yürümeye başladı. Lucian hızlı adımlarla ilerlemeye çalışsa da Galdor'un birasından içmek için durması ve Hayal'in ona gülmesi onları yavaşlatıyordu. Beyaz, Gümüş ve Panda'nın yanına geldikleri zaman ise Lucian'da gülümsemeye hatta kahkaha atmaya başlamıştı. Bu şekilde kahkaha atmayalı o kadar uzun zaman olmuştu ki bir an için kahkaha atmayı unuttuğunu bile düşünmüştü. 

Galdor'u gören Panda koşarak ona sarılmaya çalışmıştı. Galdor ise ondan kurtulmaya çalışırken birasının bir kısmını yere dökmüştü. Ancak Panda burada durmayıp kocaman kollarıyla Galdır'a sarıldığı sırada Galdor birasını yere düşürüp bağırmaya başlamıştı.

"Manyak panda. Biramı döktün yetmedi sonra biramı düşürdüm senin yüzünden yine yetmedi nefes alamıyorum lan bırak beni. Yemin ediyor..."

Panda Galdor'u havaya kaldırıp göğsüne bastırdığı sırada Galdor artık nefes alamıyor yapabildiği tek şey olarak Pandaya tekme atmaya çalışıyordu. Ancak bacağının kısıtlı hareket etmesi Panda'ya zarar verebilecek bir tekme oluşmasına engel oluyordu.

Lucian ve Hayal ise gülmeye devam ediyordu. Hatta Gümüş ve Beyaz bile eğlenceli bir şekilde Galdor'un Panda'an kurtulmaya çabalamasını izliyordu.

"Hayal sende Galdor'u kurtarmamız gerekmez mi?"

"Evet gerekiyor ama çok komik gerçekten. Biraz daha gülelim bence öyle kurtarırız."

"Bence çok zaman kaybetmeyelim birazdan Galdor havasızlıktan ölebilir."

"Galdor öyle kolay kolay ölmez bence. Hem onu kurtardıktan sonra baltası ile Panda'yı kesmeye çalışabilir onu durdurmak çok zor olabilir. Panda'nın kötü bir niyeti yok ki."

"Aslında haklısın ama Galdor zor durumda sanırım. Galdor bir şey mi söylemeye çalışıyorsun sen hiçbir şey anlaşılmıyor."

"Orada bş knşcağıza krtarn beni ş mnyk pandnın elnden."

"Ben anlamadım Hayal sen bir şey anladın mı?"

"Herhalde kurtarın beni diyordu. Bence kurtaralım onu Luci sen baltasını al Panda'ya zarar vermesin. Panda bırak artık onu bak nefes alamıyor adamcağız sonra yine sarılırsın."

Hayal cümlesini bitirdiği zaman Panda yüzü asılmış bir şekilde Galdor'u yere bıraktı ve Galdor yere sert bir biçimde yere düştü.

"Manyak Panda az kalsın öldürecekti beni. Ne gülüyorsunuz lan siz. Gülmeyin artık bak valla sizi çok fena yaparım tersim çok pistir benim."

"Kabul etme ama Galdor çok komiktin. Uzun zamandır hiç bu kadar gülmemiştik hem zaten kurtaracaktık seni."

"Panda koca bir manyak ama siz ondan betersiniz. Arkadaşım ben ölünce arkamdan (Koca bir Panda ona sarıldığı sırada öldü) dedirtmem. Valla dedirtmem. Yemin ediyorum bir ara gözlerim karardı siz boş durmayın bana bira doldurun."

"Emredersiniz konutan Galdor bak Panda nasıl bakıyor sana belli ki çok özlemiş seni."

"Hayal bak canını yakacağım sonunda prenses falan dinlemeyeceğim."

"Nasıl yani Hayak prenses mi?"

"Yuh senin haberin yok mu genç. Hayal bu diyarların kralının kızı."

"Bana niye söylemedin Hayal bunları? En azından saçımı düzeltirdim."

"Fırsat olmadı ki Luci. Sana anlatmayı çok istedim ama etrafımız katillerle çevriliyken konuşamazdık bunları."

"Tamam şimdi her şeyi anlatın bana sen sus Hayal komutan Galdor anlatacak."

"Şimdi biz güzel bir krallıktık herşey çok güzeldi. Herkes mutluluk içinde yaşardı sonra bir gün kötü kral ortaya çıktı ve ordusu ile saldırmaya başladı. Sonra gerçek kralı öldürüp onun yerine geçti tabi bu esnada tüm askerleri de öldürdü. Ben askerlerin bir kısmını alıp sakladım ve krallığı kötü kraldan kurtarmak için onları eğittim. Tabi bu çok zor bir süreç oldu gördüğünüz gibi ben esir alındım birçok silah arkadaşım öldürüldü. Bu diyardaki tüm topraklar kan ile sulandı."

"Savaştan sonra kötü kral her şeye sahip oldu. Kendi otorotesini çok sert bir biçimde uygulamaya başladı. Öyle ki bize dair herşeyi yasakladı, hissetmek, sevmek, aşık olmak hatta güzel bir yemek yemek bile yasak oldu. Kurallara uymayanlar ise tahmin edebileceğin gibi öldürüldü. Buradaki en küçük ve en büyük ceza arasındaki tek fark ölüm süresinin uzunluğudur. Küçük cezalar hızlı ölüm daha büyük cezalar ise daha yavaş bir ölüm anlamına geliyor."

"Bu düzenin değişmesi gerekiyor Hayal ve komutan Galdor. Bu nasıl bir vahşettir böyle bu nasıl bir düzendir. Şimdi ne yapıyoruz?"

"İşte en sevdiğim bölüme geldik ufaklık şimdi gidip Aranhili kurtarmamız gerekiyor. Daha sonra heryerdeki gizli askerleri ortaya çıkartıp onların ağızlarını burunları kıracağız."

"Bir sorum olacak komutanım asker sayımız yeterli ise neden ilk savaşı kaybettik."

"Bende diyorum bir yerde hata yaptım ama nerede olduğunu bulamıyordum. Herhalde şu Panda bana fazla sarıldı sonra beyin hücrelerimin bir kısmı havasızlıktan öldü. Manyak Panda!"

"Eee nerede hata yaptın?"

"Aranhili kurtardıktan sonra iki tane Ejderha kurtarmamız gerekiyor ama bu küçük önemsiz bir detay."

"Oha küçük önemsiz detay dediğin ejderha kurtarmak mı? Haklısın ben her gün birkaç ejderha kurtardığım için.. Ejderhalar gerçek mi?"

"Evet bencede öyle ejderhaları kurtarmak için bir masal dünyasına gitmeniz gerekiyor. Ejderhaları alıp geleceksiniz."

"Neden ejderhalara ihtiyacımız var bizim?"

"Çünkü onların sayıları bizim en az 100 katımız ve ejderhalara ihtiyacımız olacak. Yoksa Galdor çevirme yaparlar ama tadım güzel değildir benim."

"Tamam anladım ben Aranhili kurtaracağız sonra ejderhaları kurtaracağız ki nasıl yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yok. Ejderhaları alınca kötü kralı yeneceğiz ve burası özgürleşecek. Aranhili nereden kurtaracaktık biz?"

"Aranhil bir hikaye evreninde kısılı kalmış durumda. Oraya gidip hikayeyi değiştirmemiz gerekiyor. Yoksa gariban çocuk kız arkadaşı öldürüldü diye girdi oraya sürekli aynı hikayeyi baştan yaşıyor."

"Tam ne güzel anlamaya başladım diyordum hikaye, masal diyerek her şey karıştı yine. Hadi ne olur gidelim buradan belki temiz hava iyi gelir.

0/Post a Comment/Comments