Umudun bittiği yer 26. bölüm - yeni roman


Beyaz daireler çiçerek alçalmaya devam ettiği sırada Lucian oldukça neşeliydi. Gümüş'ün anlam vermeye çalışan bakışları arasında konuşmaya devam ediyordu. "Tekrardan aramıza hoş geldin Beyaz. Biliyor musun benim hiç Beyaz Baykuş arkadaşım olmamıştı. Aslında Baykuş arkadaşım da olmamıştı hiç. Düşünüyorum da benim hiç arkadaşım da olmamıştı. Ne yaparsın bomboş bir hayatım vardı benim. Neyse ki artık siz varsınız hayatımda. Hiç gitmezsiniz değil mi benden? Öncekiler hep geldiler ve ortalığı karmakarışık edip gittiler. En çok da Naserious'un gidişi çok kötü yaptı beni kayboldum ki. Bu esnada Melvenia da beni terk edip ortalıkta bıraktı. Siz tabi onları tanımıyorsunuz Efendi ve palyaço. Evet Melvenia palyaço olur."

Lucian yeni arkadaşları konuştuğu sırada bir anda zihnin derinliklerinde bir ses duydu. "Aferin sen böyle yüksek sesle konuşmaya devam et ki herkes yerini öğrensin. Böylece çabucak öldürürler seni!"

"Gümüş sende duydun mu? Birisi benimle konuştu? Kim benimle konuştu? Neden benimle konuştun sen benimle kimse konuşmaz?"

"Sakin ol senin değiminle Beyaz ben. Buraya seninle konuşmak için geldim."

"Oha konuşan bir Baykuş, konuşan beyaz bir Baykuş var burada."

"Şimdi sana neler olduğunu anlatmak istiyorum. O aradığın kız var ya onu hapsettiler."

"Hadi gidip kurtaralım onu hemen."

"Hemen gidelim de seni şişe geçirip bir güzel pişirsinler. O kadar kolay değil sayıları çok fazla bu yüzden hazırlanmamız gerekiyor ve güçlenmemiz."

"O zaman hemen güçlenelim. Bir saniye ya Sem onu tanıyor musun?"

"Evet, onu tanıyorum ben. Seni bulmam için beni o yolladı. O az önce öldürdükleriniz de bana engel olmaya çalışıyordu. Sana bir not gönderdi büyük ihtimalle sen notu okuduktan sonra bir süre boyunca aramızdan ayrılacaksın."

"Notu ver bana okumak istiyorum. Hep karanlık var burada ve ben ne zaman ona yaklaşsam biraz aydınlanıyor etrafım. Söz veriyorum sana ama başkalarının yaptığı gibi söz verip sonra yalanlar söylemem ben. Söz verirsem eğer sonuna kadar arkasında kalırım ben. Ben yalan söylemeyi bile bilmem. Bir keresinde yalan söylemeye kalkmıştım eskiden sonra hep elime yüzüme bulaştırdım. Hatta yalan söylerken bile yalan söylediğimi söyledim."

"Tam inanıyorum ben sana. Sen bu notu oku sonra yola çıkmamız lazım."

Lucian Beyaz'ın önüne bıraktığı küçük not kağıdığı yerden aldı ve hızlı bir biçimde okumaya başladı. Kağıdın üzerinde "Baykuş anlatmıştır sana beni kaçırdılar ve sana ulaşmama engel oluyorlar. Biliyorum seninle kavuşacağımı, çok az kaldı hissediyorum. Sadece bir kaç adım."

Lucian not kağıdını okuduktan hemen son dizlerinin üzerine çöktü. Sanki bedenindeki tüm kaslar bir an için çalışmayı bırakmıştı. Yüzünde kocaman bir gülümseme belirdiği sırada gözlerinden yaşlar dökülüyordu. 

"Hadi kendine gel yolumuz çok uzun ve oldukça zorlu. Onu kurtarabilmen için daha da güçlenmen gerekiyor. Bunun içinde yeni arkadaşları bulmalıyız. Ancak onlarla birlikte koca bir orduya kafa tutabiliriz. Yoksa daha önce de söylediğim gibi seni.."

"Şişe saplayıp mangal yaparlar. Onu ne kadar zamandır beklediğimi bilsen hiç bunları söylemezdin ama haklısın ne kadar fazla arkadaş o kadar güzel olur. Şimdi nereye gidiyoruz peki? Bir de bir şey soracağım sana beni özlediğini hiç söyledimi? Belki beni sevdiğini de söylemiştir. Benim hakkımda ne düşünüyor mesela? Mutlu olabilir miyiz biz?"

"Gereksiz sorular sorarak değerli zamanımızı boşa harcıyorsun. Evet, seni özledi, seni seviyor, seni çok seviyor. Şimdi kendine gel ve ekibimizi toparlamamız gerekiyor. Şimdi sana yapacaklarımızı söyleyeyim sana önce tutsak edilen bir pandayı kurtarmamız lazım."

"Gerçekten mi ben Pandaları çok severim, onlar çok tatlı oluyorlar."

"Pek öyle değil ama bu kurtaracağımı Panda oldukça güçlü ve yerin altında bir zindanda tutuluyor tabi siyahlı adamlar ve katiller onun için nöbet tutuyor. Zor bir savaş bizi bekliyor olacak. Unutma ona doğru ilerledikçe düşmanların daha zorlu olacaktır."

"Hiçbir güç onunla aramıza giremeyecek. Pandayı kurtarırız sonra başkalarını bir bakmışsın bizimde koca bir ordumuz olmuş. Sonra karşımızda hiçbir güç duramaz. Onu kurtarırım sonra ve bir gemiye binip gideriz buralardan. Deniz kenarında sarılırım ona mesela, ellerini tutatarım onu ben çok severim. Bu arada neden onu kaçırdılar bir suç mu işledi?"

"Hayır, ikinizin bir araya gelmemesi gerekiyor bu yüzden de onu uzaklaştırdılar senden. Fazla vaktimiz yok bizim eğer biraz daha oyalanırsak başkaları gelir ve bizi durdurmaya çalışırlar."

"Tamam sen yolu göster bizde seni takip edelim. Hadi Gümüş bize yol göründü gidelim şimdi."

"Ve lütfen sessiz ol, geldiğimizi herkesin bilmesini istemeyiz sonuçta. Beni takip edin."

Konuşmasını bitiren beyaz havalandı ve yavaş bir içimde ilerlemeye başladı. Gümüş ve Lucian ise onu takip ediyordu. Lucian oldukça heyecanlıydı ve ona kalsa tüm gücüyle koşardı ama bunu yapmadı enerjisini gelecek için saklamalıydı.


0/Post a Comment/Comments