Umudun bittiği yer 15. bölüm - yeni roman


Kahvesini aldıktan sonra salondaki ikili koltuğa oturdu. Biraz durması gerekiyordu, dumak ne kadar da zordu şimdi. Hayatı boyunca koşup hiçbir yere varamayan birisi için ne kadar da zordu. Belkide gidilecek bir yer yoktu ve o sadece kendi çevresi etrafında ol alıyordu. Hayaller, hedeflerde yoktu o zaman herkes başladığı yerde dururdu. O zaman, zamanda yoktu. Zaman kocaman bir yalandı. Böyleyse koca bir sistemde yalancı olmalıydı, herkes de yalancı olmalıydı. Gerçek neydi ki? Gerçek diye bir şey var mıydı? Peki ya gerçek de bir yalansa? O zaman ne anlamı kalıyordu yaşamanın?

"Yine çok uzaklara gittim ben. Amacım biraz durmakken hayatın etrafında birkaç tur attım. Böyle yaparsam eğer yine kaçırırım ben, yine kaybederim. Oyunun sonucu bilmem kaç milyara sıfır olur ve ben yine yenilirim. İçimdeki seslerden bazıları kazanamayacağın bir oyuna girme diyor. Onları hiç sevmiyorum, onlar korkak, onlar çok kötü. Ben oyun oynamıyorum ki! Oyun oynamak da istemiyorum oyunların kazananı yoktur, hiçbir zaman olmadı. Herkesin oyun oynadığı bir hayatta birtek ben dışında kalıyorum bu düzenin. Böyle olunca evde oturup avize ile konuşuyorum. Bak avize bundan sonra senin görevin düşüncelerimi durdurmak, düşüncelerimin hızı ışık hızını geçiyor ve ben nerede olduğumu unutuyorum."

"Palyaçoya hiç güvenmiyorum bu yüzden bir süre boyunca o bu işin dışında kalacak. Efendim ise palyaçoya göz kulak olacak. Bende onu aramaya çıkacağım. Onları da almak isterim yanıma ama onlara bir şey olursa ben dayanamam bu yüzden katillerden kurtulana kadar onların güvende kalması gerekiyor. Diğer kendimleri de korumam gerek bu yüzden katillerin hepsini üzerime çekmem lazım. Keşke gizli bir ordum olsaydı. Ancak ordum da yok sadece kelimelerim var benim. Birde yalnızlıktan yaptığım kalem var. Şimdi ne yapmam gerek avize? Onu nerede bulurum ben?"

"İşte bu harika bir fikir. Katillerden birini bulucam sonra sonra onu hemen öldürmeyip diğerlerinin yerini öğreneceğim. Sonra onu bulmama kim engel olmak istiyorsa onu durduracağım ve onun nerede olduğunu öğreneceğim. Harika bir plan biraz zor gibi görünsede bunu başarabileceğime inanıyorum. Neden inanmayayım ki avize. Herkes ezbere cümleler kurarken benim kelimelerim var. Ben şimdi dışarıya çıkıyorum yapacaklarım var. Ve avize lütfen o ikisine dikkat et, başlarına bir şey gelmesini istemiyorum."

"Evet, haklısın avize zırhıma yalanlara karşı bir kalkan daha eklemeliyim. Nereye gideceğimi bilmiyorum aslında ama ona giden yolu bulacağıma eminim. Hem belki bir kağıt parçası görürüm ve bana ne yapacağımı söyler. Kapa çeneni palyaço, şu an saçmalıklarına ayrıcak vaktim yok. Beni durduramayacağını kabul etmek istemiyorsun değil mi? Benim senden başka birini sevecek olmamın düşüncesi bile seni mahvediyor farkındayım. Herşeyin suçlusu sensin, beni terk etmeseydin hiçbirini yaşamazdım ben. Şimdi sus! Benim çok işim var."

Lucian avize ile konuştuğu sırada oldukça sakindi ancak bir anda ortaya çıkan palyaço onun sinirlerini bozmuştu. Herşeyin sorumlusu olan oydu ve hala Lucian'ı durdurmaya çalışıyordu. Bu yüzden merdivenlerden inerken duvara yumruk atmadı. Sakinleşmesi gerekiyordu yoksa sinirli bir şekilde hareket ederse kesin yanlış yapardı. Yani o hep yanlış yapardı ama bu sefer daha büyük bir yanlış yapardı. 

Evden çıkıp otobüs durağına doğru ilerlerken yerde küçük, sarı bir kağıt parçalı gördü ve üzerindeki yazıyı okumaya başladı. "Beni geleceğe sor." yazıyordu sarı kağıdın üzerinde, yazı onun yazısıydı. Aslında kağıdı polise verse ve yazıdan yazanın kimliğinin tespit edilmesini istese onu bulabilirdi. En azından adını, adresini ve telefon numarasını öğrenirdi. 

Peki ya o bu dünyadan değilde başka bir dünyadansa o zaman ona dair hiçbir bilgiye ulaşamazdı. Belki o daha bebekken saklamışlardı onu ve bu yüzden hiçbir yerde kayıdı yoktu. Belki onu uzaylılar kaçırmıştı. "Bu biraz fazla oldu düşüncelerim yine çok hızlı hareket ediyor. Düşüncelerimin sayısını azaltmam lazım benim. İki nefese bir düşünce sıkışıtabilirsem oldukça güzel olur."

"Peki geleceğe nasıl soru sorabilirim ben. Zaman makinesini daha icat etmedim aslında iki kilo pülütonyumum olsaydı belki yapabilirdim onu. Neyse başka bir yol bulmam gerek benim ilk önce geleceğe nasıl soru sorabileceğimi düşünmeliyim. Kimler geleceği görebilir ki? Bence kimse göremez yani ben göremiyorsam kimse yapamaz bunu. En iyisi Google'a sorayım bunu ben."

Arama kutucuğuna "Kimler geleceği görebilir?" yazdı ve ilk çıkan sonuç yüzünde buruk bir gülümsemenin oluşmasını sağladı çünkü ilk sonuç astrolog ve kahinler ile alakalıydı. "En yakın kahin nerede diye?" sordu ve haritada çıkan sonuçları incelemeye başladı. Haritaya göre en yakın kahin birkaç sokak ilerdeydi. Oraya gitmesinin gerektiğini düşündü ilk önce sonra neden bir kahinin adının "Geleceğe Bakış" olduğunu düşündü. Hayır geleceğe nasıl bakıyordu? Kısa bir bakış mıydı yoksa uzun bir bakış mı? Alttan mı üstten mi bakıyordu? Komik olmaya çalışmayı bırakmalıydı yoksa espiri kalitesi onu yerin dibine çebilirdi. Genelde böyle olurdu gergin olduğu zaman komik olmaya çalışırdı ancak beceremez ve kendini yerin dibine sokardı.

0/Post a Comment/Comments