Umudun bittiği yer 7. bölüm - yeni roman


 "Aslında önce kendimlerle konuşmam gerekiyor benim. 3 numara gelsin bir de 5 numara. 1 Çok geveze, 2 desen biraz umursamaz. 3 iyi çocuk ama hayatı benden daha iyi biliyor. 6 numara da gelebilir. Bence bu üçü yeterli olur fazlası zaten kuru gürültü oluyor. Aslında insan kendisi ile konuştuğunda bir garip oluyor hele kendileri kendilerinin dünyalarında yaşıyorsak ve bambaşka hayatlarımız varsa. 3 numara çok acı çekmiş, çok erken öğrenmiş hayatı. 5 numaranın yaşanmışlığı çok fazla, 6 numaranın farklı bir bakış açısı var. Benim gibi ama değil sanki. En sevdiğimiz şarkılar bile farklı onunla. Bir çay demleyeyim onlar birazdan gelirler. İşin garip tarafı ise paralel evrenler arasında yolculuk yapabilmemiz sadece ben gidemiyorum onların yanına."

Dışarıya çıkmaktan son anda vazgeçen Lucian mutfağa gidip çay suyunu kaynatmaya başladı. Daha sonra kaynayan su ile çayı demledi ve salona geçti. 3 numara ve 5 numara koltukta oturuyordu. 6 numara ise gelmemişti.

Lucian: 6 numara neden gelmedi?

3 numara: Bilmiyoruz haber vermedi her halde bir işi vardır.

Lucian: Neyse sizi çağırdım çünkü sizin fikirlerinizi almam gerekiyor.

5 numara: Söyle bakalım neler oldu, gelmedi değil mi?

Lucian: Aslında konu her zaman olduğu gibi o. Beykoz korusunda dolaşırken onu gördüm ve bir not kağıdı bıraktı bana. Üstünde "Beni bul" yazıyordu. Şimdi onu bulmam gerekiyor.

3 numara: Lucian bak bir gerçek var ki biz onu bulamıyoruz. 30 küsür tane paralel evrende hiçbirimiz onu bulamadık. Sen onu bulabilir misin emin değilim. 

Lucian: Ne kadar karamsarsın sen. Belki ben onu bulunca siz de bulacaksınız. Herkesin siyah şemsiye taşıdığı yerde ben mor şemsiyeli kızı arıyorum. Onu bulacağım şimdi denenmemiş bir yol bulmak lazım. 

5 numara: Lucian biz yapabileceğimiz her şeyi yaptık sanırım. Sen romanlar, şiirler yazdın sokakları yazılarla kapladın neredeyse ama o gelmedi. Bambaşka bir şey denemek lazım. Bu kadar paralel evrende yoksa o paralel olmayan bir evrendedir belki de. O evren nerede hiçbir fikrim yok ama iki evren birbirine bağlı değil gibi. 

Lucian: Öyle olsa onu nasıl görebilirim ben. Arada bir bağ var ama farklı bir bağ. Sanki onun evreni çok farklı bir frekansta, daha önce hiç duyulmamış bir şarkı gibi, insan kulağının duymadığı bir ses gibi. O evrene gitmenin bir yolunu bulmak gerekiyor.

3 numara: Çok güzel şeyler söylüyorsunuz da söylediklerinizin ne kadar imkansız olduğunun farkında mısınız. 

Lucian: Ne kadar karamsarsın sen, evet farkındayız ama aşk varsa imkansız imkanlı olur bilmez misin sen. Aşk tüm kuralları yıkar, kendi kuralları vardır onun. Evrenin kuralları aşkın karşısında bir hiçtir. Sen yerin aşık birisini çekebileceğini mi düşünüyorsun.

3 numara: Haklısın da ben inanmayı bıraktım. Daha fazla yanılırsam dayanamayacağımı biliyorum. Sonra bende 17 numara gibi giderim bu hayattan. 

Lucian: Sakin olalım şimdi, bir yol bulmamız lazım ama sanırım yapamayacağız. Belki de onu bulmanın zamanı gelmemiştir daha. O zaman onu bulmanın zamanını getirmek lazım. Siz ikiniz diğer kendimlerle konuşun ve bir bakın bakalım bir yol bulabilir misiniz. Bende sahile gidip mor şemsiyeli kızı arayacağım.

5 numara: Anlaştık. Biz bulabildiğimiz tüm ip uçlarını toplayacağız daha sonra onları birleştirip denenmemiş bir yol bulmaya çalışacağız. Bu arada neden mor şemsiye?

Lucian: Mor şemsiye çünkü onun gözlerine en çok mor yakışır ve şemsiye çünkü onun hayattan korunması gerekiyor. Onu bulunca şemsiyeyi atacağım çünkü onu ben korurum. Hadi gidin siz, güzel haberlerinizi bekliyorum. Görüşürüz.

Lucian diğer kendileri ile olan sohbetini bitirdikten sonra elinde hala bir şey olmadığını düşündü ancak bu onun aramayı bırakması için yeterli değildi. Son nefesine kadar onu arayacaktı. Gözlerini görmeden ölmek istemiyordu. Belki bir sonraki toplantıyı daha kalabalık yapabilirdi 8 ve 9 numarayı çağırabilirdi. Aslında 13 numara geleceği görebildiğini söylüyor onun da gelmesi iyi olabilirdi.

Lucian evden çıktığı zaman yağmur yağmıyordu. Durağa kadar yürüyüp gelen ilk otobüse bindi. Mor şemsiyeli kızı bulacaktı, geçen zamanın önemi yoktu.

0/Post a Comment/Comments