Umudun bittiği yer 3. bölüm - yeni roman


Lucian bir süre boyunca mor renkli koltuğunu yumrukladıktan sonra dizlerinin üzerine çöktü ve başını avuçlarının arasına aldı. O anda hiçbir şey umurunda değildi sadece yüreğinden bedenine yayılan acıyı hissediyordu. Sanki damarlarını parampara eden bir zehir her kalp atışıyla bedenine yayılor ve zehrin geçtiği tüm damlarlar alevler içeriside yanıyordu. Parçalanmış hissediyordu bu nedenle bedenini bir arada tutan derisine küfür ediyordu.

Kendisi ile konuşmaya başladığı sırada yaşları yüzünü ıslatmış, yeni gelen damlalar yanaklarından süzülüp mor renkli koltuğa düşmeye başlamıştı. "Yeter artık, dayanamıyorum. Duyuyor musun avize, ben artık bulmak istiyorum, onu bulmak istiyorum, kayıp yaşamak istemiyorum, bir gölgeden çıkıp gelmesini istiyorum ben. Acı çekmek sorun değil inan bana, o gelsin beni istediği gibi öldürebilir zaten onu görmeden ölüden farkım yok benim. Amaç iki olmak iken biz bir bile olamıyoruz, o gelmiyor ve ben her geçen gün eksiliyorum. Her an kendimi sıfır ile çarpıyorum. Yoruldum artık."

Kısa nefesler arasındaki konuşmasını bitirdiği zaman mor renkli koltuğunun yanında bulunan defterini ve siyah rekli kalemini alıp yazmaya başladı. Kalemin kağıtla ilk buluşma anında hissettiği acı artık dayanılmaz bir noktaya ulaşmıştı. Kağıdın ve kalemin bir araya gelmesiydi, aynı onun gibi, o kağıt olmalıydı, kendisi ise siyah bir kalem. Ancak onlar buluşamıyordu, önce kağıt ve kalem buluşmalı diye düşündü ve kalemini defterinin üzerine koydu.

İlk kelimeyi yazmak çok zordu. Sonra ikinci kelime ve bir diğeri. Sanki damarlarında kelimeler akıyordu. Bir şiir yazması gerekliydi onun gözlerini anlatan. Öyle bir şiir yazmalıydı ki onu getiren bir şiir olmalıydı. Artık dayanamıyordu, kalemi defteri üzerinde dans ederken o hariç hiçbir şeyi umursamamaya başlamıştı.

"Sonranın ve şimdinin önemi kalmadı, 

Denizi olmayan bir yerde gemi bekliyorum, 

İşsiz bir tren istasyonuyum şimdi, 

Gelen giden kimse yok, 

Hayatımdan çıkardıklarım, gidenler, kalmayanlar, 

Sanki soru işaretlerinden ibaret hayat, 

Cevapsız sorular var, 


Gözleri efendim gözleri,

Hala güzel midir acaba,

Umuda ihtiyacım var benim,

Gözleri olsa yeter, 

Evet gözlerinin baktığı yerler canını yakıyor, 

O baksın yeter, bir yerlerde bir zamanlarda, 

"Yalan söylüyorsun"

Bir sus palyaço, sende yakma canımı, 

Dramatik bir şiir olmak amacım, 


Başka cümleler kurmalıyız şimdi, 

Değil mi efendim? 

Başka şarkılar bulmalıyız, 

Yoksa, 

Yoksa yok, yoksa olursa dayanamayız, 

Sen, ben, palyaço, gideriz sonra, 

Gitmek bile utanır kendinden, 

Sus artık palyaço olasılıktan bahsetme, 

Kendime demirli olduğumu söyleme, 


Başka cümleler kurmalı şimdi, 

Başka satırlarda ağlamalıyız, 

İnan başka cümlenin olmaması umurumda değil, 

Hikayeler efendim, hepsi yalnızlıkla bitiyor, 

Tüm umutlar hep bir cümle boyu ve her cümle bitmeye mahkum, 

Bitmeyen cümleler bulmalı şimdi, 

Başlamayan cümle bitmez doğru, 

Ama biz hayal bile kurmayalım o zaman, 


Efendim hayallerim bile çalındı, 

Hayal hırsızlığı suç değil mi? 

Cezası yok mu yıkılan umutların, 

Ben hedef tahtası evet, 

Sen sus palyaço, bak şiir bitiyor, sen sadece gülümse, 

Öyle gül ki okuyan mutlu olduğumuzu sansın, 

Amirim biz nerede hata yaptık? 

Hayal kurmak hataydı haklısınız, 

Sevmek hata olmaz ki efendim, 

Haklısınız sevdiğini sanmak hatadır, 

Ama amirim onsuz da yaşanmıyor, 

Herkes gidiyor evet, 

Kalanlarla da yaşanmıyor, 

Sen sus palyaço, 

Evet kimse kalmadı bizde

Bana şarkılardan bahsetme hepsi yalan onların, 

Sen sus şimdi, sözler hep can yakıyor."

Şiiri bitirdiği zaman kendini koltuğa bıraktı. Her şiirin bir ismi olmalıydı, her şiirin bir ismi olmalıydı ama kendi isminden bile emin olamayan o nasıl bir isim bulabilirdi. İsim hırsızlarla alakalı olmalıydı. Onu parçalara ayıran, her bir parçasını çalan, hayallerini çalıp ıssız bir köşeye fırlatıp olanlarla alakalı olmalıydı. Hayal Hırsızı olmalıydı şiirin adı.

Tekrardan doğrulup yeni bulduğu şiirin ismini yazdı bu esnada kafasını kaldırdı ve karşısında palyaçoyu gördü.

"Bir şiir daha bitti ama o yine gelmedi. Kaç şiir yazmam gerek benim, kaç roman onu bana getirecek?"

"Hayır palyaço, onu neyin getireceğini bilmiyorum, onu nasıl bulacağımı da bilmiyorum. Bilinmezlik beni mahvediyor. Bir gün onu bulursam sensizlik işte böyleydi demek için yazıyorum. Yazmazsam yapamam ben, amaçsız bir rüzgar gibi yok olur giderim."

"Rüzgarların bir amacı vardır, onlar benim gibi olamaz. Aslında benim bir amacım var onu bulmak. Amacım olmazsa eğer silinirim satırlardan. Bir cümlenin bitiminde asarım kendimi, bir virgüle bağlarım hayatımı ve biter her şey. Onun yokluğu bir yağmur şimdi ve 4 bir yanımda seller. Su altında kaldım ben biliyor musun?

"Evet, palyaço tutunduğum tahta parçasını bırakırsam biter her şey. Ben galiba onun kırılmasını bekliyorum."

"Bu iş böyle olamayacak Palyaço. Biraz dolaşmalıyım, Beykoz sahile giderim. Evet, gece olduğunu biliyorum, evet yağmur yağdığını da biliyorum. Hem belki bir sokak arasında onun gölgesine rastlarım. Sadece uzaklaşmak istiyorum, dönerim merak etme, sizde biraz uyuyun. Görüşürüz.


0/Post a Comment/Comments