Hayal Karavanı 83. bölüm - fantastik roman

"Şimdi biz bir rüyadaysak kimin rüyasındayız? Naserious burada olsa ilk önce bunu sorardı."

"Sonra o kimse onu uyandırmaya çalışırdı Galdor. Ne günlerdi be. Soruna gelecek olursak sanki tek bir rüyada değiliz. Sanki 3 farklı rüya var ve biz şu anda 3 rüyada birden var oluyoruz ya da 3 rüya tek bir rüya oldu."

"Bence rüya demeyelim onun yerine kabus diyelim çünkü rüya güzel olur, uyandığın zaman yüzünde aptal bir gülümseme olur ama gördüklerim çok kötüydü. Ağlamaktan gözlerim kurudu resmen. Kabus diyelim biz."

"Tamam kabus olsun. Kabusun içinde bir yerdeyiz biz ve ne yapmamız gerekiğini de bilmiyoruz. Keşke kendi rüyalarımızı yapabilseydik düşünsene istediğimiz gibi rüyalar gördüğümüzü."

"Bak hala biz diyor, Lucian manyak mısın sen? Ben rüyamda seni görmek istemiyorum. Çıkın benim rüyamdan!"

"Öyle değil ya sen senin düşünü istediğin gibi görüyorsun. Keşke mümkün olsaydı."

"Saçma bir kabus yerinde sıkışıp kaldık ve Lucian bey güzel rüya derdine düştü. Niye bazı şeyler hiç değişmiyor acaba."

"Bunu senin de istediğini biliyorum da neyse. Düşünsene bu rüyayı/kabusu bizim şekillendirdiğimizi. Mesela yerlerde uzun çimler olsa sonra ağaçlar, çiçekler olsa. Bembeyaz bulutlar sonra."

"Ne kadar sıkıcı bir hayal bu Lucian. Bence bulutlar mor olmalı sonra pembe tavşanlar olmalı."

"Çimenlerde mavi olsun o zaman, kuşlar pembe olsun sonra gökyüzü yeşil olsun."

Kendi aralarında konuştukları sırada etraflarında çimenlerin, ağaçların, bulutların ve diğer herşeyin belirdiğini fark ettiler. İşin garip tarafı ise çimenler ve ağaçlar mavi, bulutlar mordu. Daha sonra mavi çimenlerin içinden rengarenk çiçeklerin büyüdüğünü gördüler. Ancak çiçekler büyümeye devam ediyorlardı ve çiçekler ağaçlardan daha büyük bir hal aldı. Artık çiçekler yüzünden yeşil gökyüzünü göremiyorlardı.

"Bu kimin fikriydi olum bak yemin ediyorum çok fena dövücem. Her yer çiçek kokuyor, sarhoş oldum sanki."

"Valla benim değildi Galdor çiçekler fazla büyük oldu bence onlar tekrardan küçülsün. Bunu bir kıza veremezsin bile."

"Zaten Lucian tüm kızlara çiçek verdiği için büyük çiçek hoş değil."

Ortak bir şekilde çiçeklerin küçülmesini istedikleri anda çiçekler büyüdükleri hızda küçüldü. Tekrardan gökyüzünü gördükleri için sevindikleri sırada mor bulutlar kırmızı oldu. Daha sonra etraflarına yerleştirdikleri tüm renkler değişti. "Kim değiştirdi renkleri, Benekli tavşan kimin fikriydi? Hele çizgili yapraklar. Bozdunuz lan rüyayı!"

"Galdor bu işi çözeceğiz merak etme. Benekli tavşan güzel oldu aslında bence, sende benekli olabilirsin aslında."

"Lucian eğer bana öyle bir şey olursa üstümdeki tüm benekleri söküp teker teker yediririm sana. Bence herşey eski haline dönmesi gerekiyor. Bu nedir ya tiksindim resmen sizden."

"Bence eski haline dönmesi güzel olabilir zaten renkler sürekli değişiyor, siyah bulut nedir ondan önce de açık maviydi ve daha önce de kahverengi. Böyle olmayacak da biz değişen renkleri ve çizgili tavşanı izleyecek değiliz diye düşünüyorum. Buradan bir çıkış olmalı yoksa ben yakında deliricem veya tavşan devasa olacak ve hepimizi ezecek."

"Evet tavşan gökkuşağının renklerine büründüğüne göre bence bizi ezmesine fazla zaman kalmadı. Madem burayı değiştirebiliyoruz kendimize bir çıkış yapabiliriz."

Lucian cümlesini bitirdiği anda herşey eski haline döndü. Kurak toprak yavaşça kabarmaya başladı. Daha sonra kabaran toprak bir filiz çıktı ve o filiz uzamaya ve genişlemeye başladı. Filiz büyüdükçe rengi kahverengiye ve dokusu sertleşmeye başladı. Birkaç an sonra karşılarında büyükçe bir ağaç duruyordu. Ağacın yaşı gövdesinin kalınlığından tahmin edilebiliyordu.

"Ne yapacağız biz bu ağaçla."

"Herhalde kesip yakacağız."

Melvenia cümlesini bitirdiği zaman ağacın üzerinde bir yazı ve büyükçe kırmızı bir elma belirdi. Yazıda büyük harflerle "SAKIN YEMEYİN" yazıyordu ve elma çok güzel görünüyordu.

0/Post a Comment/Comments