Hayal Karavanı 82. bölüm - fantastik roman

"Hiçbir şeyin tam merkezindeyim şimdi. Nereye dönsem hep aynı, sense beni duymuyorsun bile. Hep anlatmak istedim kendimi sana. Herşeyi bilmeni istedim, insan bazen anlatamıyor kelimeler yetmiyor işte. Yanında kalabilirdim evet, beraber mücadele edebilirdik ama korkuyordum ben. Senden başka hiçbir şey düşünemiyordum ve bu beni korkutuyordu. Sensiz bir hayat mümkün değildi sanki ve ben sensiz bir hayatın mümkün olup olmadığını görmek için gittim. Yanında kalsaydım başarırdık belkide, savaşırdık. Ayrılık aşkı büyütür diyorlar ya hani benim gidişimin yalanı oldu işte. Duyuyor musun beni? Ben seni imkansız bir şekilde sevdim bunu bilmiyorsun ama anlatamıyorum. Ah o kelimeler nefes alamıyorum onlar yüzünden."

Melvenia dizlerinin üzerine çökmüş ağlamaya devam ederken kelimeleri hıçkırıklarının arasından çıkıyordu. O kadar çaresiz hisediyordu ki kendini pişmanlığın bedenini ele geçirmesine izin vermişti çoktan. İç sesleri ona korkak olduğunu söylüyordu ve onlara verebilecek hiçbir cevabı bile yoktu.

"Ne olur duy beni, çok pişmanım, korkaklık ettim. Senin gibi olamadım ben. Sahi adın neydi senin hatırlayamıyorum. Hatırlamam gerekiyor seni yoksa ölemem ben. Seni görmeden ölmek istemiyorum ben son nefesimde yanımda olmanı istiyorum sonrasının inan hiç önemi yok. Ben sadece seni istiyorum ve senin sevginden kaçtım ben. Bir tek onun için pişmanım, bir tek senin için pişmanım. Ne olur duy beni. Acaba adını hatırlarsam beni duyabilir misin sen. Ben seni tanıyorum, ben seni biliyorum. Lucian senin adın ve ben sana deli gibi aşığım hala. Beni unutmuş olman önemli değil ben hep seni seveceğim Lucian. Ne olur duy beni, ne olur affet beni. Ben sensiz ölmek istemiyorum Lucian, ne olur elimi tut."

"Seni duyuyorum Melvenia. Seni görüyorum sadece sen beni görmüyorsun. Hep yanındaydım ben senin. Kötü bir rüyadasın sadece ne olur yanıma gel."

Melvenia'nın yüzünde Lucian'ın sesini duyduğu zaman büyük bir gülümseme yerleşti ve ayağa kalktı. "Beni duyduğunu biliyordum, hep inandım. Nasıl ulaşacağım sana ben, aramızdaki mesafeleri nasıl aşacağız?"

"Mesafeler önemli değil ben hep yanındayım senin. Sadece yanına nasıl geleceğimi bilmiyorum ama biraz daha dayan senin yanına geleceğim."

Melvenia'nın yüzündeki gülümseme iyice büyümüştü. Artık gözyaşlarının sebebi terkedilmişlik değil mutluluktu. "Seni hep bekleyeceğim Lucian, hep biliyordum bana geleceğini hep biliyordum."

Yanaklarından süzülen gözyaşları kuru toprağa damladı teker teker ve her damlanın düştüğü yerde yeşil bir çimen büyüdü. Çimenler o kadar hızlı yayılıyordu ki kısa bir anın ardından üzerinde durduğu kurak toprak çimlerle kaplanmıştı. Daha sonra çimlerin içinden kırmızı çiçekler büyümeye başladı ve kocaman çınar ağaçları. "Sen hep yüreğimdeki çiçeklerdin, sen benim baharımdır. Sen güneşimdin benim. Geldini biliyorum. Senden başka hiçbir şey yüreğimde çiçek açtıramazdı benim. Sadece sen varsın."

Melvenia cümlesini bitirdiği zaman karşısında Lucian'ın silik bir görüntüsünü gördü ve ona doğru koşmaya başladı. Kollarını boşluğa doladı sanki ona sarılıyormuş gibi sıkıca sardı onu ve Lucian'ın kollarının arasında bedene bürünmesini seyretti. Lucian'ın kolları onun bedenine dolandığı sırada artık onun ve Galdor'un yanında olduğunu fark etti.

Söylediklerinden utanmış bir şekilde "Neredeyiz biz?

"Garip bir rüyanın içindeyiz. Kabus gibi sanki hepimiz rüyanın farklı yerlerinde başladık. İkinizi de buldum sanırım en büyük korkularımızla yüzleşiyoruz burada. Nasıl çıkılır bilmiyorum ama elbet bir yolunu buluruz."

"Çok sevindim buna, sizi tekrar gördüğüme. Bu arada ben bir şeyler söylemiş olabilirim duyan oldu mu?"

"Tam olarak anlamadım söylediklerini sadece senini duydum ve bu sayede seni bulabildik. Umarım arkamızdan kötü sözler söylememişsindir."

"Tabiki öyle yaptım hele şu koca göbek Galdor'a fena sövdüm ben."

"Bende diyorum kulağım neden kaşınıyorum, seni çok merak ettik Melvenia. Gel buraya sarılayım sana."

Melvenia ve Galdor sıkıca sarıldıktan sonra etrafa baktılar bir süre boyunca. "Peki buradan nasıl çıkacağız biz? Bilen var mı?"

"Gerçeği söylemek gerekirse bilmiyoruz sadece benim rüyalarımın tekrar başa sardığını biliyoruz ve rüyaları değiştirebildiğimizi. Bir çıkış yolu varsa onu beraber bulacağız Mel. Yeterki ağlama sen, gözyaşlarını sil."

"Öyle deme be Luci o yaşlar olmasaydı yanınıza gelemezdim asla." Lucian'ın kulağına eğilip "Herşeyi duydun değil mi?" dediği sırada Lucian başını hafifçe aşağıya doğru eğerek onayladı ve Melvenia onun omuzuna şakayla karışık bir yumruk attı.

"Kesin bir kapı falan vardır onu bulmamız gerekir. Ben rüya olsam kesin bir kapı bırakırdım."

"Bu yüzden sen rüya olsaydın Lucian kimse seni görmezdi."

0/Post a Comment/Comments