Hayal Karavanı 73. bölüm - fantastik roman

Meşaleleri yaktıkları zaman etrafı daha iyi görebiliyorlardı. Koyu renkli bir zeminin üstündelerdi görebildikleri alanda hiçbir şey yoktu. Koyu bir gökyüzü neredeyse zeminle aynı renkteydi. Hepsi orası hakkında düşüncelere dalmıştı. Öyle ki konuşmak isteyip ne konuşacaklarını bilmiyorlardı. Kısa bir zaman sessizliği Galdor bozdu öfkeli bir ses tonuyla "Bu ne demek şimdi? Gerçeği bulmak için buraya geldik ve hiçbir şeyi bulduk. Gerçek diye bir şey yok mu şimdi. Valla yakında beynim yanacak."

"Galdor biraz sakin olman gerekiyor senin, hepimizin. Etrafı incelememiz gerekiyor öncelikle mutlaka bir anlamı olmalı bunların."

"Ben anlam falan istemiyorum. Ben sadece gerçeği istiyorum. Herşey sahte, herşey yalan, hayat da yalan, yaşadıklarımız da yalan, kızlarda sahte, ben bile sahteyim. Ben gerçeği istiyorum artık." Galdor öfkeli yüksek bir sesle söylendikten sonra bir anda karşılarında yüzlerce pencere belirdi. Her pencerede farklı bir görüntü vardı ve pencereler, pencerelerdeki görüntüler sürekli değişiyordu. Bir pencerede güneşli bir günün görüntüsü varken bir başkasında karlı bir yerin bir diğerinde yağmurlu bir günde ıslanan insanların, bir diğerinde kavga eden, bir diğerinde yardım eden, öldüren, çalan, doğan, gömen insanlar vardı. Bir diğer taraftan etraflarında dönmekte olan pencerelerdeki görüntüler onları takip etmekte zorlananları oldukları yerde dönmeye zorluyordu.

"Bu pencerelerdekiler aslında hayatın parçaları gibi. Hepsini aynı anda izleyebilsek birçok hayatı izlemiş gibi olabiliriz sanki. Hey Lucian seni gördüm sanki."

"Evet Melvenia bende seni gördüm gibi sanki, işte Galdor'u da gördüm."

"Ben hepinizi görüyorum ama işin garip tarafı Melvenia'yı hem kızıl, siyah saçlı ve sarışın olarak gördüm. Lucian sende birinde sakallıydın diğerinde traş olmuştun. Naserious da kucağında bir bebek tutuyordu ve beyaz sakalları vardı."

"Anladığım kadarıyla size durumu açıklayayım eksiklerim yanlışlarım olabilir tabi. Burada gördüğümüz farklı gerçeklikler. Farklı zamanlarda yaşanan veya yaşanmış veya yaşanmayacak gerçeklikler etrafımızda dolaşıyor. Bu yüzden kendimizi farklı şekillerde görüyoruz. Aslında bu gerçekliklerden hiçbirisi yaşanmamış olabilir. Bunların hepsi farklı zamanlardaki farklı olasılıklar. Hani deriz ya hep acaba farklı bir seçim yapsam ne olurdu diye işte tüm seçimlerin sonucu burada."

"Gözünü seveyim Galdor kafamı daha da karıştırma benim. Gerçek hangisi? Ben elma yiyorsam elma gerçek olmazsa nasıl oluyor?"

"Galdor şimdi gerçek nedir sorusu hep tartışıldı uzun zamandan beri ve birçok fikir ortaya atıldı bu konuda. Dokunduğun mu doğrudur yoksa düşündüğün mü doğrudur veya ikisi de gerçek değil midir bu sorunun cevabını kimse bulamadı. Bu görüntü bize sonsuz tane gerçeğin olduğu gösteriyor. Sayısını merak ederseniz onları saymayı deneyin. Biz buraya gerçeği bulmaya geldik ama hangi gerçeği bulacağız ki?"

"Tabi ki kendi gerçeğimi bulacağım. Bana ne başkasının gerçeğinden, Melvenia hiçbir zaman sarışın olmadı Naserious sen hiçbir zaman beyaz sakallı bir dede olmadı hele Galdor hiçbir zaman göbeksiz olmadı. Yaşadıklarım gerçektir benim, dokunduklarım, düşündüklerim gerçektir."

"İşte bunların hiçbirisi gerçek olmayabilir. Bizde gerçek olmayabiliriz. Hepimiz birisinin gördüğü bir rüyanın parçaları olabiliriz. Gerçek tartışması bu yüzden kolayca son bulmaz."

"O zaman rüyanın gerçeği olurum ben. Evet herkesin hayata bakışı farklıdır, hayatı algılama biçimi farklıdır dolayısıyla herkesin gerçeği de farklıdır. Acı bir biber benim için acı olmayabilir ama senin için acı olabilir. Demek ki acı bir gerçeklik ölçütü değil. O zaman gerçek nedir. Nasıl bulacağız lan onu?"

"Benim gerçeğim benim hayatımsa eğer ben kendi gerçeğimi görmek istiyorum. O biber acı değildi ama onun hemen yanındaki acı. Ben acı biberi görmek istiyorum. Gerçek diye bir şey yok kabul o zaman biberde yok. Ben kimim peki? Buraya gelene kadar gördüklerimiz de yok!" Galdor konuşurken düşünceli bir biçimde sakalını karıştırıyordu. "O değil de gerçeği de dövemem ki ben!!"

"Kandırılıyoruz biz, kafamızı karıştırmaya çalışıyorlar çünkü buradan çıkmamızı kitabı bulmamızı istemiyorlar. Kendimize gelelim bu yerlerde bayağı zaman geçirdik ama hiç acıkmadık, susamadık. Burası gerçek değil o zaman sahte bir görüntünün içinde kaldık biz. Sanki cam bir şeyin içindeyiz sadece cam yerine sahte gerçekler var." Lucian bu cümleleri neden söylediğini bilmiyor, amacını da bilmiyordu sadece gördüklerinin sahte olduğunu biliyordu.

"Eğer bir cam zamanlar şeysinin içinde kaldıysak kırarım ben o camı." Galdor cümlesini bitirdiği zaman baltasını pencerelere doğru savurmaya başladı. Baltanın çarptığı yerden başlayarak etrafında gördükleri herşey dökülmeye başladı. Sanki etrafları cam ile kaplıymış da gördükleri herşey parçalanıyormuş gibiydi.

0/Post a Comment/Comments