Hayal Karavanı 64. bölüm - fantastik roman

Kylana'nın gidişi karavanda derin bir sessizliği beraberinde getirmişti. Herkes farklı bir yerde oturmuştu ve hiç konuşmuyordu. Melvenia onun Lucian'ı öptüğü sahneyi düşünüyordu. "Bunun tek sorumlusu benim" diyordu kendine. "Ben farklı davransaydım çok farklı olurdu" Her ne kadar zamanda geriye gidip yaptığı hataları geri çevirmeyi düşünsede bunu yapamayacağını çok iyi biliyordu. Yapsaydı belki çok mutlu olabilirlerdi, belki bu saçma yolculuğa hiçbir zaman çıkmamış da olabilirlerdi. Geçmişe dair olasılıkları düşünmek onu oturduğu koltuğun derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkartmıştı.

Naserious'un aklı Lucian'ın yaptıklarındaydı. Hiçbir şeyin göründüğü kadar kolay olmayacağını çok iyi biliyordu. Aynı zamanda kimsenin kimseye karşılıksız bir şey yapmayacağını da iyi biliyordu. Bir diğer taraftan gri cübbeli adamın söyledileri aklından çıkmıyordu. Onlar ne yapmış olabilirdi ki sonuçları çok büyük ve korkutucu olsun. Zaman çizgilerini düşünüyordu. Ölene kadar devam edecek zaman çizgilerinde yapabilecekleri hiçbir şey nasıl oluyordu da sonucu değiştiremiyordu. Bu olayların başladığı noktayı bulması gerekiyordu ince işlenmiş bir plan vardı etrafında. O kadar ince işlenmişti ki hiçbir şeyi değiştiremiyorlardı. Başlangıç noktası Melvenia'nın gidişi olmalıydı belki onun gidişinde bile başka bir oyun vardı. Lucian hayal karavanı yapma düşüncesi ile o yüzden karşılaşmıştı ve sonra o karavanı yapıp yolculuğa başlamışlardı. Olayın kopma noktası Hayal karavanı olmalıydı başka mantıklı bir açıklaması yoktu ama Lucian hayal karavanı karşılığında ne vermişti. Onda bu kadar değerli ne vardı işte bunu bilmiyordu. Görünene göre Lucian'ın anlaşma karşılığında verdiği herşeyin sonunu getirecekti.

Galdor ise Kylana'nın ayrılığın acısını yaşıyordu ve bu acı onu derin düşüncelere sürüklüyordu. Her zaman olduğu gibi detayları düşünmedi. O daha çok anı yaşardı öncesi veya sonrası pek umurunda olmazdı. Ancak şimdi onların yanından ayrılan arkadaşlarını düşünüyordu ve onları bir daha göremeyecek olmak onu mutsuz ediyordu. Bir diğer taraftan ise gelecekte gidecek arkadaşlarını düşünüyordu onların gidişi daha zor gelecekti. Hayatını onların yanında geçirmişti ama şimdi onlar olmadan bir hayat yaşaması gerekecekti ve bunu kesinlikle istemiyordu. Ona göre mutluluk tek başına elde edebileceğin bir şey değildi. Mutlu olmak için onu başkalarıyla paylaşması gerekirdi aslında tek kişilik bir mutluluk olmazdı. Belki de gittikleri yerlerde başkalarıyla tanışabilir ve onlarla mutlu olabilirdi ama onu da istemiyordu. O arkadaşlarını geri istiyordu gerekirse onları tekrardan bulup bir araya getirecekti. 

Lucian'ın içinde bulunduğu çıkmaz daha büyüktü. Kylana onun tüm düşüncelerini paramparça etmişti. Onu öptüğü sırada hiçbir şey hissetmemişti. Neden böyle hissettiğini bilmiyordu sanki duyguları sökülüp alınmıştı ondan. Melvenia ile aralarında bir şey olmasaydı belki Kylana ile mutlu olabilirlerdi. Melvenia gitmeseydi onunla da mutlu olabilirdi. "Melvenia benim için doğru insan değildi eğer doğru insan olsaydı hiç gitmezdi ona yaşadıklarını yaşatmazdı. Kylana da doğru kişi değildi. Benim için doğru birisi yok galiba. Belki de ben yanlışımdır ve bu yüzden doğruyu bulamıyorumdur. En sonunda ben yine tek başıma kalacağım sonrasını bilmiyorum, sonrası umurumda bile değil. Herşeyin sonunda tek başıma otururum sıkıntı olmaz ama arkadaşlarıma ne olacak? Hepimiz hayallerimize ulaşacaktık ve hepimiz mutlu olacaktık ama böyle olmayacak şu hale bak sessiz sedasız ağlıyoruz. Herkes kendi köşesine çekilmiş durumda. Onlar için bu yolculuğa devam etmeliyim bana ne olduğu önemli değil artık en azından onlar mutlu olmalı."

Hepsi kendi içinde bir yolculuğa çıktığı sırada Galdor yüksek sesle konuşmaya başladı. "Ne ağlıyorsunuz lan. İyice çocuk gibi oldunuz kendinizi toparlayın yoksa kötü olur sonunuz. Kylana da gitti evet ama bu hiçbir şeyin sonu değil. Siz de gideceksiniz bende gideceğim ama bunu en başından beri biliyorduk. Evet, onlar daha güzel bir yere gitti, biz de gideceğiz. Sonra Galdor çıkacak herkesi toplayacak ve devam edeceğiz. Herkes deniz kenarında bir tatile gidiyor, deniz çok güzel, hava çok güzel, kuşlar falan da çok güzel. Sonra tatil bitecek ve biz tekrar bir araya geleceğiz eski günlerdeki gibi devam edeceğiz."

"Ulan Galdor sen olmasan ne yaparız biz. Önce sen bizi bir temiz döv anca kendimize geliriz."

"Lucian haklı her zaman Galdor'un bizim yanımıza gelip günü kurtaracağını biliyoruz. Sen bizim kahramanımızsın Galdor."

"Elbette geleceğim Melvenia siz kendi başınıza bırakılamayacak kadar salaksınız. Ne zaman sizi yalnız bırakmaya kalksam başınıza türlü belalar açıyorsunuz sonra Galdor gel bizi kurtar, yok efendim Galdor çok beladayız, yok yok sizi gene kurtarırım ama bu sefer çok fena döveceğim hepinizi. Şimdi kendisizi toparlayacaksınız hemen ve devam edeceğiz madem yapacaklarımız hiçbir şeyi değiştiremeyecek biz de sonrasını değiştiririz. O grili kimmiş de afra tafra yapıyor onu da döveceğim en sonunda."

"Senden herşey beklenir be Galdor. Sana hak veriyorum madem ki bir yolculuğa çıktık yolun sonunu görmeden dönemeyiz. Bundan sonra daha dikkatli olacağız hem başımıza bir şey gelirse Galdor gelip bizi kurtarır."

"Böyle biline Naserious."

"Madem normale dönüyoruz o zaman Galdor'un aşık olduğu şu kızın hikayesini anlatalım da keyfimiz yerine gelsin."

"Galdor'u kandırıp herşeyini çalan kızın hikayesi mi o benim her zaman en sevdiğimdir."

"O kadar da normale dönmeyin bir hata yapmış olabilirim sanki bir tek ben hata yapıyorum. Halinize bir bakın hepimiz yaşayan hatayız."

Galdor cümlesini bitirdiği zaman hepsi gülmeye başlamıştı yüksek sesli kahkalar karavanın içinde yankılanırken onlar bir süreliğine düşünmeyi bıraktı. Düşüncelerini hep yaptıkları gibi derinliklerine gömdüler, düşünceler daha sonra tekrar ortaya çıkacaktı ancak o an doğru zaman değildi. Öyle bir andaydılar ki düşünmenin hiçbir anlamı yoktu.

Bir süre daha sohbet ettikten sonra uyumak onlar için en güzel eylemdi. Hepsi oturdukları koltukta kıvrılarak kısa bir süre sonra uykuya daldılar. Hepsi oldukça yorgun hissediyordu bu yüzden uykuya dalmaları oldukça hızlı olmuştu. Birbirlerinden ayrılmak istemedikleri için odalarında uyumak istememişlerdi. Rüyaları bir süredir olduğu gibi sadece siyahtan ibaretti.

0/Post a Comment/Comments