Aşkın mezarı 3. kitap 27. bölüm Distopya romanı

Herkes siperlere saklanmıştı. Her geçen an kurşun sayıları azalıyordu ve bunun yanında yanlarında bulunan aşkın koruyucuları da aynı şekilde azalıyordu. Sanki bir katliam olmuştu orada. Yerde siyahlı adamların ve aşkın koruyucularının cansız bedenleri yatıyor patlamalardan kalan siyah dumanlar yükseliyordu. Parçalanmış bedenleri görmek için kafalarını biraz kaldırmaları yetiyordu.

Erkek ve kız ise kalan kurşunlarını makineye sıkıyordu. Hiçbir işe yaramayacağını bilmelerine rağmen devam ediyorlardı. Kızın gözleri yaşlanmıştı biraz. Erkeği son kez gördüğünü düşünmek canını yakıyordu. Erkek ise bulundukları durumdan kurtulmak için bir kaçış yolu arıyordu ancak hiçbir fikir aklına gelmiyordu.

Erkek ve kız siperin arkasında hareket edemez bir şekilde beklerken el ele tutuşuyorlardı. Diğerinin tenine dokunmak o an için devam etmelerini sağlayan tek şeydi. Başka bir aşkın koruyucu kafasına isabet eden bir kurşun nedeniyle yere düştüğü zaman artık kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardı.

Çaresiz bir şekilde onlar siperin arkasında saklanırken bir anda erkek zihninde bir ses duydu "Size yardım edeceğiz." Sesin kime ait olduğunu bilmiyordu, neden yardım edeceklerine dair hiçbir fikri yoktu. O sese "Sen kimsin?" diye sorduğunda "Kim olduğumun önemi yok. Bizi tekrar kurtarmaya çalışırken ölmenize izin veremeyiz." cevabını duydu ve beklemeye başladı. Bu esnada kıza bu konuşmayı anlatıyordu.

Bir an kadar sonra önce şiddetli bir rüzgar esti. Ardından yer sallanmaya başladı ve şiddetli bir yağmur yağmaya başladı. Her geçen an yağmurun ve yer sarsıntısının şiddeti giderek artıyordu. Birkaç an sonra sallantı yüzünden ayakta duramaz bir haldeydiler.

Birkaç an sonra sarsıntı o kadar şiddetlendiki kendilerini yere attılar. Deprem oluyor olmalıydı ama bu depremin çocuklarla ne alakası olabilirdi. Yağmur o kadar şiddetli yağıyordu ki gürültüsünden hiçbir şey duymaları mümkün değildi. Birkaç an sonra dolu yağmaya başladı. Bir tanesi yumruktan bile daha büyük olan dolu taneleri hemen önlerindeki makinenin üstüne düşüyordu.

Bir an sonra ise kız toprağın bir bölümünün havalandığını gördü. Yaklaşık bir ev büyüklüğünde olan toprak parçası makinenin üstüne düştü. Bir an kadar sonra ise bir başka toprak parçası makineye çarptı. Artık makine üzerine düşen toprak parçasının altında kalmıştı. Bir an kadar sonra ise makinenin olduğu bölgeye yıldırımlar düşmeye başladı. Düşen her yıldırım ıslanmış toprağa çarpıyordu.

Bir an kadar sonra hepsi bir anda durdu ve ayağa kalktılar. Erkek yüksek sesle bağırdı "Çocukları kurtarın."

Aşkın koruyucuları eve doğru koşmaya başladı. Erkek ve kız ise daha yavaş adımlarla onları takip ediyordu. Eve girdikleri zaman üst kata çıktılar ve çocukların yanına gidip onları dışarıya çıkarttılar. Çocuklardan birisi erkeğin yanına gelip "Geleceğinizi biliyorduk. Savaşı kazanmanız düşük bir olasılıktı ama başardınız. Hadi gidelim buradan."

Evin içindeki çocukları çıkartıp geldikleri yere doğru yürümeye başladılar savaşın tüm izlerini geride bırakıp. Daha sonra oraya yerde yatan aşkın koruyucularını almak için geleceklerdi ancak şu an yapmaları gereken çok daha önemli şeyler vardı. Bir sistemi yok etmelilerdi.

0/Post a Comment/Comments