Aşkın mezarı 3. kitap 25. bölüm Distopya romanı

Etraflarında toplananlar onları saklayan ağaçların ardından çıktığı anda karşı taraftan ilk ateş sesi geldi ve tam o anda kız zamanı yavaşlattı. Öyle bir andaydılar ki bu onlar için bir ölüm kalım savaşıydı. Hatta bu herkes için bir ölüm kalım savaşıydı.

Yavaşlayan zamanda kız ve erkek ile birlikte yaklaşık 20 kişi daha vardı. Herkes nişan alıp ateş etmeye başladı. Kurşunlar namludan çıktıkları anda yavaşlıyordu. İlk olarak amaçları karşılarındaki düşmanların sayılarını azaltmaktı. Kız zamanı yavaşlattığı sürece ateş etmeye devam edeceklerdi.

Tetiğe ikinci kere bastıkları zaman kurşunlar yolculuğuna başladı. Elbette bu esnada karşı taraftan gelen kurşunlarda vardı. Erkek yüksek sesle kafalarını nişan almaları gerektiğini söyledi.

Üçüncü kurşun yola çıktığı zaman makinelerden birisinin silahından büyükçe bir roket çıktı ve küçük adımlarla onlara doğrı gelmeye başladı. Onu bir şekilde durdurmaları gerekiyordu.

Dördüncü kurşunlar yola çıktığı zaman roket biraz daha yaklaşmıştı ve erkek roketi işaret ederek herkesi ona ateş etmeye yönlendirdi ve bu esnada roketin düşeceği tahmini alan boşaltılmaya başlamıştı bile. Ancak herkes yavaşlayan zamanda hareket edemiyordu ve bu roketten kaçamayacakları anlamına geliyordu.

Beşinci kurşunlar bu sefer roketi atan makineye yönelmişti. Nişan alanların bir kısmı kafalarını bir kısmı ise eklem yerlerini hedef seçmişti kendine.

Altıncı kurşunlar yola çıktığı zaman bazıları makineye doğru bombalar fırlatmaya başladı. Bir kısmı ise bombaları rokete doğru atıyordu. Amaçları makineyi devirmek ve onu yok etmekti.

Yedinci kurşunlar yola çıktığı sırada erkek karşısındakilerin zihinlerine girerek onlara "Mücadele etmemeleri ve gerçek kötülüğün sistem olduğunu. Onlara katılarlarsa hayatta kalacaklarını söylüyordu."

Ve zaman tekrar normal hızda akmaya başladı. İlk gördükleri şey siyahlı adamların büyük çoğunluğunun yere düştüğüydü. İkinci gördükleri şey ise roketi durduramamaları ve kaçtıkları alana düştüğüydü. Üçüncü  olarak ise oradan yükselen büyük bir patlamayı gördüler ve etrafı toz kapladı bu anda.

Ancak tüm uğraşlarına rağmen makine savaşmaya devam ediyordu. Kollarından birisi kopmuş roket atan silahı düşmüştü ancak hala yürüyebiliyor ve onlara ateş edebiliyordu.
yavaşlayan zamanın içinde hareket edebilenlerin sayıları azalmıştı. Bu kızın güçsüzleştiği anlamına geliyordu. Tekrardan bombalar makineye doğru atıldı. Tekrardan silahlar ateşlendi ve kız dizlerinin üzerine çöktüğü zaman zaman normale döndü.

Zamanın ikinci kere yavaşlamasının ardından siyahlı adamların sayısı iyice azalmıştı. Atacak başka bombaları kalmamıştı ve makinelerden birisi artık çalışmıyordu. Ancak bu geçen zamanda iki makine daha savaşa katılmıştı ve onlarda roketlerini peş peşe ateşledi. Onların tarafında ise herkes bir yerlere doğru kaçmaya başlamıştı. Ancak her patlamayla birlikte sayıları azalıyor ve yerde yatan cansız bedenlerin sayıları artıyordu. Cansız bedenlerden kopan organlar her yere saçılmıştı.

Aşkın koruyucularının bir kısmı hedef değiştirmek için çocukların olduğu yerin arka ve yan taraflarına geçmişti. Bir şekilde o okula girmeleri ve çocukları kurtarmaları gerekiyordu aynı zamanda makineleri de yok etmeleri gerekiyordu ancak bunu yapmak o an için oldukça zordu. Kurşunlar her yerde uçuşuyor, bombalar peşi sıra patlıyordu.

Kız ise hala oturduğu yerden kalkamamıştı ve erkek o an için ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Kızı mı korumalıydı yoksa diğer herkesi mi? O an için tek düşünmesi gereken konu buydu. Bu esnada kız kısık bir sesle "Yapabilirim" dedi ve zaman tekrar yavaşladı.

Bu sefer sadece iki el ateş aedildi. Yavaşlayan zamanda hareket edenlerin sayısı iyice azalmıştı. Kendilerine siper olarak seçtikleri duvar parçasının -ki o ateş edilmeye başlamadan önce tek parçaydı- ucundan neler olup bittiğini görmek için bir anlığına kafasını kaldıran adam makinelerin sayısının iyice arttığını gördü. Aynı anda evin içindeki çocukların pencerelere çıktığını ve etrafı incelediklerini gördü ve kafasını tekrardan aşağıya eğdi. Zaman yeniden normale döndü bu anda.

Patlamalar ise devam ediyordu. Her patlama ile birlikte sayıları azalıyordu ve onlar kaçmaya devam ediyorlardu. Erkek ise kızın yanında durmuş ve aralıksız olarak ateş ediyordu. O makinelerin bir zayıf noktası olmalıydı. Ancak zayıf noktalarını bulabilecek bir zamanları yoktu. Bu esnada erkeğin aklına bir fikir gelmişti.

İlk olarak etrafındakilere "Yere döşenen patlayıcılardan var mı?" diye sordu. Onlardan olumlu cevap aldığında ise onlara "Hepimiz makinelere doğru koşacağız. Birkaç kişi bizi korumak için ateş etmeye başlayacak. İki tane patlayıcımız var ve onları makinenin yanına getirip patlatacağız." dedi onlara zihinlerinden seslenerek.

0/Post a Comment/Comments