Aşkın mezarı 3. kitap 22. bölüm Distopya romanı

Adam yol boyunca hızlı adımlarla ilerledi. İkisinin nereye gittiğini çok iyi biliyordu. Oradan nasıl döneceklerini de aynı şekilde biliyordu. Bir anda binaların kısaldığını fark etti. Yanılmış olmalıydı, başka türlü açıklanamazdı yaşananlar. Emin olabilmek için gözlerini birkaç kere kapatıp açtı ancak değişen hiçbir şey olmuyordu.

Kocaman binalar bir anda gitmiş yerlerine eski ve daha küçük binalar gelmişti. Sokaklarda bir anda eskimişti sanki, şehrin bütün büyüsü kaybolmuştu sanki. Sanki o andan önce gördüğü hiçbir şey gerçek değilmiş gibi geliyordu ona. Ancak o an düşünmek için doğru zaman değildi ve hızlı adımlarla yürümeye devam etti.

O ilerlerken kafasındaki sorular bir an bile azalmıyordu. Canının yandığını hissetti. Aslında tam olarak ne hissettiğini bilmiyordu. Sadece çocukken düşmüş ve bacağını kırmıştı. Sanki o duyguyu bedeninin içinde hissediyordu. Neydi ki hissettikleri neden böyle olmuştu? Kafasıdaki sorular giderek artıyordu ve en kısa sürede cevapları bulmak istiyordu.

Biraz daha yürüdü ancak yürüdükçe giderek yavaşlıyordu. Sanki bedeni giderek ağırlaşıyor ve adım atmak ona zor geliyordu. Kandırılmak onu bu hale getirmiş olabilirdi. Gördüğü herşeyin yalan olması da onu bu hale getirmiş olabilirdi. Onun da kandırılmış olması da sebeplerden birisi olabilirdi. Sistemin yalandan ibaret olması da başka bir kendi. Bir diğer taraftan o sistemin 2 numaralı adamıydı. Şapkalı öldükten sonra 1 numaraya o geçmişti ancak kandırılmış hissediyordu ve bu duygu hiç azalmıyor giderek artıyordu.

Biraz daha ilerledikten sonra denizin hemen yanında yerde duran metal bir kapağı açtı ve kapağın altından aşağıya doğru inen merdivenlerde ilerlemeye başladı. Aşağıya doğru indikçe onlara yaklaştığını hissediyordu. Birkaç sorusu vardı ve sonra ikisini de öldürecekti. Aslında yanında askerlerini de getirebilir ve onları hemen öldürebilirdi ancak onlarla konuşma isteği ağır basıyordu o an. Bu yüzden tek gelmişti zaten, nasıl olsa onları öldürebilirdi.

Merdivenlerden biraz daha indikten sonra alt katlardan gelen sesleri duydu ve durdu. Belindeki silahı dışarıya çıkarttı ve ateş etmeye hazırladı kendini. Her şeyi öğrenecekti yakında ve yüzünde pis bir sırıtış oluştu. Ancak o sorular neden gitmiyordu?

Biraz daha sonra merdivenin alt basamaklarında yukarıya doğru çıkan iki kişi gördü. Bir erkek ve bir kız ona doğru yaklaşıyorlardı. Silahını onlara doğru yöneltti ve "Biraz daha yaklaşın!" diye bağırdı.

Erkek ve kız sesin geldiği yöne doğru baktılar ve ne olup bittiğini anlayabilmek için bir süre durdular. "Sen kimsin?" diye sordu erkek benzer bir kalın tonda.

"Kim olduğumun önemi yok. Biraz daha yaklaşın size soracağım sorular var."

Erkek ve kız adama doğru birkaç adım atıp durdular ve erkek aynı sert tondan konuşmaya devam etti. "Evet, sor sorularını."

"Demek meşhur hainler sizsiniz. Gerçekten büyük bela çıkarttınız. Ancak durum değişecek yakında. Anlatın bakalım şapkalı neden öldü?"

"Biraz uzun sürecek anlatmak ama anlatalım. Şapkalı sistemin bir adamıydı ve yıllar boyunca ona hizmet etti. Daha sonra bir kız ile tanıştı ve ona aşık oldu, sevdi deliler gibi. Sen bilmezsin aşkı veya sevgiyi ama devam edeyim. Aşk sistem tarafından yasaklanmıştı diğer tüm duygular gibi. Bu yüzden sistem kızı öldürdü ve şapkalının hafızasında kıza dair olan bölümü sildi. Hafıza silme işlemi etkili olmamışki şapkalı kızı tekrar hatırladı ve bu esnada aşkın koruyucularına ile tanışıp onlara katıldı. Ölümüne gelince sevdiği kız tarafından öldürüldü o. Gözümüzün önünde öldürüldü hatta ve son olarak "Onu son bir kez daha gördüm ya herşeye değerdi" dedi.

"Bu nasıl olabilir? Ne vardı o kızda, şapkalıyı zehirlemişti başka bir yolu yok. Yoksa neden inandığı şeylere aykırı davranır, mutlaka ona bir şey yapmış olmalı."

"Hayır, ona bir şey yapmadı sadece ona gerçeği gösterdi. Sizin asla göremediğiniz gerçeği."

"Anlatın bana herşeyi, şapkalı neden ihanet etti sisteme, bize?"

"Çünkü o duyguları keşfetti ve duyguların sistemin ona sunduğu dünyadan daha güzel olduğuna karar verdi."

"Dışarıda binalar bile küçüldü, eski şaşadan eser yok şimdi. Nasıl daha güzel olabilir?"

"Sorular soruyorsun ve bunu ilk kez yaptığını düşünüyorum. Kafan karma karışık olmalı senin. Neye inanacağını bilmiyorsun. Sana hep yalan söylendiğini düşünüyorsun hatta ve ne yapacağını bilmiyorsun. Kim olduğunu bilmiyorum sadece şunu söyleyebilirim sana öğrenecek daha çok şey var. Şimdi o silahını indir ve geçmemize izin ver."

"Söylediğin her şeyde haklısın ve bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Şimdi geçin ve bana sadece cevapları nasıl bulacağımı söyleyin."

"Bizimle gelirsen cevaplara ulaşabilirsin."

Erkek ve kız adamın yanına doğru yürümeye başladılar daha sonra üçü birlikte merdivenlerden çıkmaya başladılar.

0/Post a Comment/Comments