Adım yalnızlık olsa 2



Gözlerimi açmak istemiyorum. Yaşadığım her şeyin bir rüya olmasını istemiyorum. Yavaşça siliniyor yaşadıklarım. Ellerini ne zaman tutmuştum ben senin. Gözlerini ne zaman görmüştüm. Kaç kere sarılmıştım ben sana. Hatırlayamıyorum ve gözlerimi açamıyorum. Gözlerimi açtığımda aynı karanlık odada uyanmaktan korkuyorum.

Hala gözlerimi açamadım. Korkuyorum. Boş duvarlar beni bu kadar korkutuyor olamaz. Yoksa aynı yalnızlık mı beni korkutan. O dövmeyi kalbime kazımayacaktım, adımı yalnızlık yapmayacaktın ama artık çok geç biliyorum. Bense hala gözlerimi açamıyorum. Acaba hala uyuyor muyum?

Rüya olmalı rüyanın içinde rüya gibi. Ben bir türlü uyanamıyorum, hiç uyanamadığın bir kabus gibi. Rüya içinde rüya, yalnızlık içinde yalnızlık. Kaç kere yalnız olabilir ki insan? Sorumun cevabını bilmiyorum aynı nerede olduğumu bilmediğim gibi. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Kesin bir rüyanın içindeyim, uyanamıyorum evet.

Kendimi hatırlamaya zorluyorum bu esnada. Gözlerini hatırlamaya çalışıyorum, gözlerindeki evrenleri mesela. Saç tellerinin her birini mesela. Hatırlarsam belki tekrar görebilirim seni diye düşünüyorum ama yapamıyorum. Bir yolu olmalı, uyanmamalıyım. Hep aynı senli rüyada kalmalıyım ben ancak uyanmamalıyım. Uyanırsam eğer yine kaybederim seni.

Adım yalnızlık olmasın artık, istemiyorum. Pencerelere çaktığım tahtaları da istemiyorum. Güneşi görmek istiyorum artık ben, gözlerinin güneşini belki. Uyanmamalıyım, uyanırsam olmaz. Rüya diyarını fersah fersah gezmem gerekir seni tekrardan görebilmek için. Unutuyorum, seni hatırlamaya çabaladıkça siliniyorsun.

Seninle başka bir rüyada karşılaşmak istemiyorum. Uyanmamalıyım, uyanırsam olmaz yapamam. Duvarlara sen diye sarılmaktan sıkıldım artık. Başka bir yazı yazmalıyım belki de sonu mutlu, senli biten. Uyanmamalıyım.

Uyanma zamanım geliyor hissediyorum bunu, göz kapaklarım açılmak istiyor. Bedenim ayağa kalkıp tahtalarla kaplı pencerenin önüne gidip beklemek istiyor ama o kadar güzelsin ki seni bırakıp gidemiyorum. Ne olurdu ki tekrar uyusam, tekrar görsem seni. Belki bir satırda buluşturduk seninle. Çay içerdik cümleler boyunca. Uyanmak istiyorum.

Gözlerimi hafifçe aralıyorum, parlak bir ışık giriyor göz kapaklarından içeriye. Benim evime ışık girmez. Neredeyim ben bilmiyorum, gözlerimi biraz daha açtığımda pencerelere çaktığım tahtaların olmadığını görüyorum. Hangi rüyadayım şimdi ben? Ne kadar değecek tenim tenine? Kaç kere öpüşeceğiz her şiirin bitiminde? Uyanmak istemiyorum. Rüya içinde rüya evet.

Gözlerimi biraz daha aralıyorum. Yanımda yatan sen misin yoksa uyanmadan önce son kez mi görüyorum seni. Yüzünü ezberlemek istiyorum önce sonra her bir saç telini. Bedeninin coğrafyasını hafızama kazımak istiyorum. Tüm cümlelerim senden kurulsun, senden ibaret bir roman yazmak istiyorum o anda.

Gözlerin kapalı, hafifçe nefes alıp veriyorsun. Ne görüyorsun rüyanda yoksa ben mi senin rüyandayım. Seni uyandırmak istemiyorum, uyanırsan eğer her şeyin gideceğinden korkuyorum. Boş duvarlar, bomboş bir kalp sonra. Korkuyorum seni kaybetmekten. Her gün doğumunda korktuğum kadar korkuyorum.

Nefes alışverişlerin hızlanıyor. Uykunda hafifçe gülümsüyorsun ve ben o an meleklere inanmaya tekrar başlıyorum. Dışarıdan gelen kuş sesleri, evet bu bir rüya olmalı. Başkası mümkün değil, boş duvarlar evet.


Hafifçe gözlerini açıyorsun ve korku seviyem giderek artıyor. Bana bakıp gülümsüyorsun, rüyandayım evet, öyle olmalı. Sarılıyorsun bana ve ben kokunu içime çekiyorum. Konuşmaya başladığında evrenin en güzel melodisini dinlediğimi düşünüyorum. Rüyada olmalıyım.

Yataktan kalkıp beni de kaldırıyorsun. Kahvaltı hazırlıyoruz sonra ve çay içiyoruz. Bütün bunlar bir rüya olmalı, rüya içinde rüya evet. Yoksa hiçbir gerçek rüyalar kadar güzel olamaz diyorlar. Sahi kaç ömür geçti seni sevdiğimden beri. Belki de adımı değiştirmeliyim, yalnızlık artık odamın kokusu olmamalı sen geldiğinden beri.

0/Post a Comment/Comments