Aşkın mezarı 3. kitap 18. bölüm Distopya Romanı

Erkek ve kız hızlı adımlarla başkanın yanına doğru yürüdüler. Yeni gelenlerle birlikte orası iyice kalabalık olmuştu ve yeni gelenlerin bir çoğu onları gördükleri zaman teşekkür ediyordu. Bu onların daha iyi hissetmelerini sağlamıştı ancak onlarla ilgilenmediler ve yürümeye devam ettiler. Elbette başkanın odasına gitmeleri bu sebepten daha uzun sürmüştü.

Başkanın odasına girdikleri zaman başkan her zaman oturduğu yerde oturuyordu. Odadaki tek fark başkanın gülümsemesiydi.

"Hoşgeldiniz. Bu sınavı geçtiğiniz için sizinle gurur duyuyorum.

"Teşekkür ederiz başkan size sorularımız var."

"Elbette vardır ancak ben elimden geldiği kadar anlatayım size. Bu sınav şapkalı adamın hazırladığı bir sınavdı. O ölmeseydi de bu sınavı yapacaktı gerçeği söylemem gerekirse benim haberim bile yoktu sınavdan. Şapkalı öldükten sonra çocuk koşarak odama geldi benim. Siz odadan yeni çıkmıştınız ve bana sınavı anlattı tüm detaylarıyla. Bende şapkalı bunu istediyse yapılması gerektiğini söyledim."

"Buraya kadar kabul ediyoruz sorun yok ancak neden mevsimler sürekli değişiyordu?"

"Şapkalı bu sınavı kurgularken aşkı anlatmak istemiş. Yaz ve kış olarak iki mevsim var. Bunlardan yaz aşkın yakıcı yanını anlatırken kış ayrılığın dondurucu yanını anlatmış. Aşk böyledir aslında onun yanındayken yanarsın ama onsuz geçirdiğin her an donduğunu hissedersin."

"Şapkalıdan beklenebilecek bir gönderme olmuş. Peki, benim önceki hayatımda beslediğim o köpeği nereden biliyordu şapkalı?"

"Bunu bilmiyorum açıkçası ama şapkalının sizi çok uzun zamandır takip ettiğini bilmeniz gerekir. Büyük ihtimalle o köpeği de orada görmüştür."

"Beni benim ilerledikçe ona dair olan şeyleri unutmam?"

"O da aslında sınavın en zor bölümüydü. Sonda kıza dair hiçbir şeyi hatırlamıyordun ama devam ettin neden?"

"Devam etmezsem eksik kalacağımı biliyordum."

"Aynı aşkta olduğu gibi, aynı şapkalının başına gelen gibi. Size bir hikaye anlatayım. Şapkalı onu öldüren kızla tanıştıktan ve aşık olduktan sonra bildiğiniz gibi sistem onları ayırdı daha sonra şapkalının hafızasındaki o bölümü sildi sadece izler kaldı geriye. Daha sonra şapkalı hafızasında silinen o bölümü tamamlamaya çalıştı. Çabaladıkça hatırlamaya başladı ve sonunda bize ulaştı. Şapkalı o zamanlar sistemin üst düzey yöneticiydi ve bizimle tanıştıktan sonra bizimle kalmaya karar verdi. Bu noktadan sonra zaten sizin hayatınıza girdi o. Kendi başına gelen başkalarının başına gelmesin diye. Sanırım sınavın kurgusunun nedenlerini anlamışsınızdır."

"Çok iyi anladık." dedi kız. "Yaz ve kış vardı çünkü şapkalı onun yanında yandığını hissediyordu ama ondan ayrılınca donduğunu hissediyordu."

"Ben onu unuttum çünkü şapkalının hafızasını sildiler ve o yaşadıklarını bize de yaşatmak istedi."

"Kesinlikle öyle. Kendi aşk yolculuğunu size de yaşatmak istedi aslında. Bu sayede sizin kararlılığınızı ölçebilecekti."

"Şapkalının bunları yaşadığını bilmiyorduk. Bize hiç anlatmadı ki neler yaşadığını."

"Şapkalı böyledir genellikle, fazla konuşmaz o. Anlatmayı sevmez. Bu yüzden sizin kendinizin öğrenmesini istedi hep. Şimdiye kadar yaşadıklarınız hep onun bu isteğiyle alakalıdır."

"Sanırım tüm sorularımızı cevapladın bizim. Sadece bir sorum kaldı benim, ona ulaşamasaydım ne olacaktı?"

"O zaman sistem kazanmış olacaktı ve bizim başka bir şansımız kalmayacaktı."

"Sistemin kazanmasına izin vermeyiz merak etme."

"Bunu biliyorum zaten. Şapkalı o sınavı kurgulamamış olsaydı öyle bir şeyle karşılaşmazsınız çünkü ben size inanıyorum."

"Peki bundan sonra ne olacak?"

"Biraz dinlenin önce. Sonra yeni bir dedikoduya göre bir deli varmış ve ilginç bilgiler biliyormuş. Onu bulmanızı isteyeceğiz ve bildiklerini öğrenmenizi. Deli şehirde yaşıyor ve onun hayatta kaldığını tahmin ediyoruz. Bizim bilmediğimiz bir şeyi biliyor olması mümkün onun. Büyük ihtimalle sistem bile bilmiyordur onun bildiklerini tabi bu sisteminde onun peşinde olduğunu gösterir. Onu sistemden önce bulmalı ve ne bildiğini öğrenmelisiniz."

"Ne zaman yola çıkıyoruz?"

"En kısa zamanda ama önce biraz dinlenin."

Erkek ve kız başkanın yanından ayrılıp odalarına geçtiler. Biraz dinlenmek ikisine de iyi gelirdi, belki de o an daha fazla ihtiyaç duydukları şey diğeriyle yanyana olmaktı. Diğerinin elini tutup, gözlerinin içine bakmak istiyorlardı sadece.

0/Post a Comment/Comments