Aşkın mezarı 3. Kitap 14. Bölüm distopya romanı

Erkeğin ne kadar uyuduğundan haberi yoktu. Askında fazla uyumak istememişti yola devam edebilmek için ancak işler planladığı gibi gitmemişti. Çok yorgun olduğu için bu kadar derin bir uykuya dalmış olabilirdi veya yediği yapraklar onun uykusunu getirmiş olabilirdi. Bunların hiçbirinin onun için bir anlamı yoktu ve uyumaya devam etti.

Gözlerini açtığında kendini bembeyaz bir yerde buldu. İlk hissettiği şey havanın soğuydu. İkincisi etrafını kaplayan beyazlıktı ki bunun kar olduğunu bir süre sonra anlamıştı. İşin garip tarafı ise etrafını kaplayanın kar değilde buz olduğunu anlamasıydı.

Buraya nasıl gelmişti o? En son kavurucu bir çölde ilerliyordu ve gece olmuştu. Ağacın altında uykuya daldığını hatırlıyordu. Sonra ne olmuştu da buraya gelmişti bilmiyordu. O an için bildiği tek şey soğuktu ve sadece soğuğu hissediyordu. Bir başka şaşırtıcı olan şey ise elbiselerinin değişmiş olmasıydı. Üstünde kalın bir mont vardı.

Ayağa kalkıp etrafını incelediği zaman etrafın değişmediğini fark etti. Aynı küçük ağaç oradaydı. Su içtiği yerde oradaydı sadece su donmuştu. Etrafındaki şekillerde oradaydı. Sadece her yer buzla kaplanmıştı. O zaman devam etmesi gerekiyordu.

İlerlemeye devam etti buzların arasında. Hareket etmezse donacağını çok iyi biliyordu. Bu esnada ise oraya nasıl geldiğini düşünüyordu durmaksızın. Ne yaparsa yapsın üşümesine engel olamıyordu aynı zamanda. Yanına almış olduğu sudan içiyordu ufak ufak. Su büyük oranda donmuş olduğu için büyük yudumlar içemiyordu zaten.

Biraz daha ilerledikten sonra yorulduğunu hissetmeye başladı. Biraz dinlenmesigerekiyordu ama o an için bu isteği onun en büyük düşmanıydı. Durduğu zaman donacağını çok iyi biliyordu.

Bu yüzden yürümeye devam etti. Onsuzluk böyle olmalı diye düşündü.

Biraz daha ilerlediği zaman bir köpek gördü. O köpeği uzun zamandır tanıyor gibiydi sanki. Köpek onu gördüğü zaman kuyruğunu sallamaya başlamıştı bu köpeğinde onu tanıdığının bir işaretiydi. Peki o köpeği nereden tanıyordu?

Köpeğe doğru biraz daha yaklaştıktan sonra onu nereden tanıdığını hatırlamıştı. Çok uzun zaman önce şehrin içinde görmüştü onu. Her gördüğü zaman severdi ve ilgilenirdi onunla aynı köpeğin yanına gittiği zaman yaptığı gibi. Çok üşümüş olmalıydı köpek ve onu severek ısıtmaya çalıştı. Aslında bu ikisine de iyi gelmişti. Erkek uzun zamandır yalnız olduğu yolculuğunda bir arkadaş edinmişti ve bu iyi hissettiriyordu.

Yürümeye devam ettiğinde bu sefer köpek de ona eşlik ediyordu. Biraz daha ilerledikten sonra yolculuğunun daha keyifli olduğunu fark etti erkek. Yalnızlık gerçekten de buzlarla kaplı bir çöle benziyor diye düşündü daha sonra.

Biraz daha ilerledikten sonra köpek havlamaya başlamıştı. Neden havlıyor olabilirdi ki? Belki de bir tehlike sezmişti ve onu uyarmaya çalışıyordu. Biraz daha ilerledikten sonra köpek ileriye doğru koşmaya başladı ve erkek onu takip etti.

Biraz ilerledikten sonra beyaz bir ayıyla karşılaştılar. Köpek hiç düşünmeden kendisinden onlarca kez daha büyük olan ayıya saldırdı. Sonucu belli olan bir savaştı bu ancak köpek yalnız değildi. Köpek ayıyla olan savaşındayken erkek silahını çıkarıp ateş etmeye başlamıştı.

Bu esnada ayı köpeğe zarar vermeye başlamıştı bile. Beyaz buzulların üzeri köpeğin kanıyla kaplanıyordu ve kurşunun delip geçtiği aynın bedeninden akan kan ona eşlik ediyordu.

Erkek ilk şarjörü bitirdiği zaman köpek artık hareket etmiyordu ve ayı ona doğru yönelmişti. Bu esnada erkek şarjörü değiştirdi ve ateş etmeye devam etti. Bir süre sonra ayı yere düştü. Ancak erkek onunla ilgilenmedi bile. Köpeğin yanına gittiği zaman onun durumunun ağır olduğunu fark etti. Yaraları oldukça derindi ama köpek hala gülümsüyordu. Onun yanına eğildi ve başını okşamaya başladı. Bu esnada montundan parçalar kopartarak köpeğin kanayan yaralarını bağladı. O köpeğe bir şey olmasına izin veremezdi.

Bir süre sonra köpeğin durumu daha iyi gibi gelmişti ona ve köpeğe sarılıp biraz uyumaya karar verdi. Bu sayede köpeği sıcak tutabilirdi hem de kendisi ısınabilirdi. Zaten gece olmuştu ve gece orası çok daha soğuk olacaktı. Sabah uyandığı zaman yolculuk etmek çok daha mantıklıydı.


0/Post a Comment/Comments