Aşkın mezarı 3. kitap 12. bölüm Distopya romanı

Kapıdan geçerken patlayan bombanın basıncını ve ısısını üzerinde hissetmişti erkek. Ancak kapının diğer tarafında güvendeydiler. İlk önce kucağında taşıdığı kızı yere bıraktı. O anda etrafları insanlarla dolmuştu. Erkeğin ilk yaptığı şey kızın nefesini kontrol etmek oldu. Kız nefes alıyordu demek ki iyiydi o. Kendini çok fazla yormuş olmalıydı. Etraflarındaki herkes için zamanı yavaşlatmıştı kız ve bu muhteşem bir yetenekti.

Kızı yere yatırdılar ilk önce erkek ise kızın hemen yanında duruyordu. Onun yüzünü inceliyordu bu esnada. Sanki yüzündeki herbir kıvrımı ezberlemek istiyordu. Bir süre sonra kız hafiften hareket etmeye başladı ve bir an kadar sonra göz kapaklarını araladı. Onun kendine geldiğini gösteriyordu bu. Kız kendine geldiği zaman etraflarında toplanan kalabalık azalmaya başladı. Daha sonra ise kız yavaşça oturur pozisyona geçti.

"Ne oldu bana?" diye sordu kız.

"Kendinden geçtin."

"Neden böyle oldu ki?"

"Çok zorladın kendini. Çok büyük bir kalabalık için zamanı yavaşlattın."

"Hatırlıyorum bombalar düşmeye başladığında oradaki herkesi kurtarmak istedim. Sonra nasıl olduğunu bilmiyorum ama zaman yavaşladı. Hatta şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yavaşladı."

"Bir süre sonra sen yere düştün ve ben seni kucağıma aldım, buraya kadar taşıdım. Evet sen bu gün çok fazlasının hayatını kurtardın."

"Çok yorgun hissediyorum kendimi."

Bu esnada olasılıkçı onların yanına geldi ve "başkan sizi görmek istiyor" dedi.

Erkek önce kızın elini tuttu ve ayağa kalmasına yardımcı oldu. Daha sonra kız erkeğin koluna girdi ve küçük adımlarla ilerlemeye başladılar.

Biraz yürüdükten sonra başkanın odasına gelmişlerdi ve ikisi de içeriye girdi. İçeriye girdikleri zaman ilk gördükleri şey sürekli ifadesiz olan başkanın yüzünün gülmesiydi. Demek ki o da gülebiliyormuş diye düşündü erkek. Kız ise hala ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu.

İlk konuşan başkan olmuştu "Hoş geldiniz. Bu gün muhteşem bir iş başardınız sizinle gurur duyuyorum. Bu gün binlerce masumu ölümden kurtardınız. İnanılmaz bir iş çıkardınız, harikaydınız. Bunun için size teşekkür etmek istiyorum."

Başkan gülümseyen yüzüyle konuşmaya devam etti "Bu gün gerçekten çok önemli bir şey yaptınız. Aynı zamanda sistemin herkesi öldürme planına engel oldunuz. Neler yapabileceğini göstermiş oldunuz ve benim en ufak bir şüphem bile yoktu sizin hakkınızda. Sizi burada fazla tutmak istemiyorum biraz dinlenmeniz gerekiyor. Sen nasıl oldun?" Son sorusunu kıza bakarak sormuştu.

"Daha iyi oldum sanırım. Biraz bayılmışım sadece."

"Daha iyi olacaksın. Şimdi dinlemeye başlayabilirsiniz. Yarın başka bir görevimiz olacak ve bunu şu anda söyleyemiyorum aramızda casusların olma ihtimaline karşılık. Siz dinlenirken gelen herkes incelemeden geçecek ve onlardan emin olacağız daha sonra neler olup bittiğini onlara anlatacağız ve sistemin şimdiye kadar neler yaptığını. 3000 yıllık bir yaşanmışlığı özetleyeceğiz onlara ve onların kafalarındaki birçok soruya cevap vereceğiz böylece. Bu süre bizim için çok önemli çünkü artık daha kalabalığız ve artık sistem için daha büyük bir tehdidiz.

Yemekleriniz odanızda sizleri bekliyor. Söylediğim gibi bu gün sadece dinlenin yarın size çok fazla ihtiyacımız olacak."

Başkan onlarla birlikte ayağa kalktı ve onlara kapıya kadar eşlik etti. İkisinin de yüzünde bir mutluluk vardı. Orada bulunan herkes aynı mutluluğu paylaşıyordu. Ne kadar da güzel bir duyguydu mutluluk. Bu esnada erkek kızın elini tutmuştu ve beraber odalarına doğru ilerlediler.

Odalarına girdikleri zaman ikiside acıkmış olduklarını fark ettiler ve hiçbir şey konuşmadan yemek yemeye başladılar. Yemek bittikten sonra koltuğa oturdular ve birbirlerini seyretmeye başladı. İlk konuşan erkek olmuştu.

"Bu gün harikaydın sana bir kere daha aşık oldum."

"Teşekkür ederim. Kız burada bir an için durakladı, erkek ona aşık olduğunu mu söylemişti yoksa ona öyle mi gelmişti. Cümleleri kurması gerekiyordu ama nedense kelimeler hep karışık olarak geliyordu ve onları sıraya dizmeyi bir türlü beceremiyordu. "Ne dedin sen az önce tam anlayamadım. Hala kendimde değilim ondan sanırım."

"Sana bir kere daha aşık oldum" dedim.

"Sen bana aşık olduğunu mu söyledin gerçekten."

"Evet, bunu nasıl yapabildiğimi bilmiyorum ama o an söyledim. Aslında söylemeyi bir süredir istiyordum ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. Sen yere düşmüştün ve ben çok korkmuştum. Seni buraya taşıyana kadar hep seni merak ettim."

"Tekrar aşık oldum derken ne demek istedin?"

"Ben seni her gördüğüm zaman aşk büyüyor içimde. Hep arttığı için öyle söyledim aslında."

"Bende öyle hissediyorum aslında ama anlatamıyorum içimden geçenleri. Biraz da endişe vardı sanırım bende ya sende aynı şekilde hissetmiyorsan ne olacağını bilmiyor. O ihtimali düşünmek bile istemiyorum."

Erkek ve kız bu sözlerin üzerine sarıldılar. Bir süre boyunca hiçbir şey konuşmadılar. Konuşmaya ihtiyaçları yoktu o anda. Anlaşabildikleri sürece ne gerek vardı ki konuşmaya. Daha sonra uyumaya karar verdiler. İkisi de aynı yatağa yattı ve birbirlerine sarılıp uykunun sakin dünyasına doğru yolculuğa çıktılar.

0/Post a Comment/Comments