Aşkın mezarı 3 kitap 11. bölüm Distopik Roman

Yaralılarla ilgilenen, onlara yardımcı olmaya çalışan, sedyelerle onları uzaklaştıran ve yol gösterenler arasında büyük bir koşuşturmaca yaşanıyordu. Bir grup ise yerde cansız bir şekilde yatan cesetleri uzaklaştırıyordu sağ olanları etkilemesin diye. Bütün bünlar olurken erkek ve kız ise bu koşuşturmacaya öncülük ediyordu. Herkes ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu ancak öyle bir durum vardı ki zaman giderek azalıyordu ve hala etrafta yardım bekleyen çok fazla insan vardı.

Diğer tarafa gönderdiklerinin daha iyi durumda olmalarını diledi erkek ve kız bu esnada bu kadar insana nasıl yardımcı olacaklarını düşünüyordu bacağı kopmuş birinin bacağını sarmakla meşgulken. Kopan kol ve bacaklara alışmışlardı artık, kopan organlarından dolayı canlarını kaybedenlere de alışmışlardı ama kız bunlara alışmak istemiyordu. Bu şekilde kimseyi görmek istemiyordu.

Bir süre daha devam etti bu şekilde. Birkaç grup insan daha götürüldü. Yürüyebilecek durumda olanlara yol gösterildi. Ancak zaman azalıyordu ve zamanın azalması önlerindeki en büyük engeldi. Eğer sistem tekrardan saldırmaya başlarsa azalmakta olan zaman tükenecek ve kimseyi kurtaramayacaklardı. Ancak onlar kimseyi geride bırakmak istemiyorlardı. Bu yüzden herkes hızlı bir şekilde hareket ediyordu. Zaman kaybetmeye kimsenin tahammülü yoktu çünkü zaman giderek azalıyordu.

Zamanın azalması demek onların başarısız olması anlamına geliyordu. Orada ölen fazladan bir kişi bile sistemin kazanmaya yaklaşması anlamını taşıyordu ve sistemin kazanmasına asla izin veremezlerdi. Hele sistemin kazanması için tek bir masumun bile can vermesi kabul edilebilecek bir şey değildi.

Sistem için sadece bir sayıdan ibaret olanları kurtarmak için bunca çabaya girmeleri onlara özel olduklarını hissettiriyordu. Bu duygu ise onlara güç veriyor ve yorgunluklarını hissetmemelerini sağlıyordu.

Tam bu esnada şehrin uzak bir bölümünde bir patlama sesi duyuldu. Patlamanın sesi ve gelen basınç dalgasıyla birlikte bir an için herkes birbirine baktı. Erkeğin bağırması ise patlamanın sesini arkasından zoraki duyuluyordu "Hızlanın, fazla zamanımız kalmadı."

Bir an kadar sonra ikinci bir patlama sesi duyuldu ve bu sefer patlama sesi yakınlaşmıştı.

Bir kadar sonra ise üçüncü bir patlama sesi geldi ve bu sefer kız bağırdı "Kötü durumda olanları bırakın yürüyebilen herkesin buradan çıkması gerekiyor."

Bu sözün üzerine herkes olanca gücüyle koşmaya başladı ve bir patlama sesi daha duyuldu. Bu sefer patlama çok daha yakından geliyordu ve patlamanın şiddetiyle birçok kişi yere düşmüştü.

Bir sonraki patlama sesinin duyulmasından önce erkek ve kız düşmekte olan bombayı gördüler. Bir an birbirlerinin gözlerinin içine baktılar ve kız zamanı durdurdu. Bu sefer etraftaki herkes için zama durmuştu. "Koşun çabuk." diye bağırdı kız ve gözlerini kapattı. Bir an kadar sonra düşecekmiş gibi olduğu zaman erkek ona sarıldı ve onu yere oturttu.

Kızın zamanı daha uzun süre yavaşlatması gerekiyordu daha fazla masumun kurtarılabilmesi için. Ancak her geçen an bu daha da zorlaşıyordu. Kız zamanı daha fazla tutamayacağını hissettiği zaman gözlerini açtı ve etrafa bir göz attı. Fazla kimse kalmamıştı etrafta ve kız gözlerini tekrardan kapattı.

Bir an kadar sonra bomba yere çarptığında çok büyük bir gürültü oldu ve bir toz bulutu her yeri kapladı. Öyle bir andaydılar ki kimse hiçbir şey göremiyordu. Bir sonraki bombanın üzerlerine geleceği ana çok yaklaşmışlardı. Erkek yerde yatan kızı kucağına alıp koşmaya başladı. Hiçbir şey göremeden koşmak anlamsızdı belki ama o an yapabilecekleri tek şey buydu. Biraz daha ilerlediler.

Bir süre sonra erkek bir kapının orada başkalarını gördü ve kapıdan geçti. Onlar kapıdan geçerlerken bir patlama sesi daha duyuldu ve tam o anda kapı kapatıldı.

0/Post a Comment/Comments