Aşkın mezarı 2.kitap 31.bölüm

Bir süre daha dudakları birbirlerinin etrafında dans etmeye devam etti. Sanki büyük yangının içinde kavruluyorlardı, sanki daha fazla yanmak istiyorlardı. Yavaşlayan zaman bir süre sonra normale döndü ve diğerleri ile birlikte odayı terk ettiler. Uyuyanları uyandırmışlardı ama bundan sonra ne olacağını bilmiyorlardı. Yürürken erkek ve kız sıklıkla birbirine bakıyor ve gülümsüyorlardı. Sadece ikisi fark etmişti onların gülümsemelerindeki farklılığı ama bunu umursamadılar.

Tekrardan şapkalı adamın yanına geldiklerinde kısa bir sorguya tutuldular ve onlarda olanları anlattı cevaben. "Sizinle gurur duyuyorum. Şimdi çok daha güçlüyüz" dedi şapkalı adam ve gülümsedi. Onun gülümsemesi tam değildi sanki, bir burukluk, bir eksiklik vardı gülümsemesinde.

Bunu fark eden kız dayanamadı ve "Neden sende bir eksiklik hissediyorum?" diye sordu. "Gülüyorsun ama bir yanın gülmüyor sanki."

"Bunun fark edilebileceğini düşünmemiştim doğrusu. Bu gün onu kaybedişim yıl dönümü. Sistemin onu benden koparışının üzerinden 27 yıl geçti. O gittiğinden beri bu şekildeyim aslında ben. O gittiği zaman eksildim, bir an yok olduğumu bile düşündüm. Daha sonra onu sadece hatıralarımda yaşatabileceğimi düşündüm ve onu unutmak yerine ona sarılmayı denedim. Zaten devamını biliyorsunuz onun hatıralarını yaşatmak için aşkı yaşatmaya karar verdim."

"Bunu bilmiyorduk" dedi erkek. "Hatırlattığımız için üzgünüz."

"Önemli değil, onu hatırlamadığım tek bir an bile yok inanın bana. Alıştım diyemem belki onsuzluğa ama elimden geleni yapıyorum yine de."

"Çok zor olmalı senin için. Yapabileceğimiz bir şey olursa lütfen haber ver."

"Zaten benim için yapabileceğiniz en büyük şeyi yapıyorsunuz. Aşkı yaşatmak için uğraşıyorsunuz ve buna bir adım daha yaklaştık."

"Şimdi ne yapmamız gerekiyor?" diye sordu kız. Sesi şapkalı adamın anlattıklarından dolayı hüzün kokuyordu. Öyle bir acıyı bilmiyordu, daha önce öyle bir acıyı hiç yaşamamıştı ama erkeği kaybedeceğini düşündüğü zaman neler hissettiğini düşündü. Sonra o acının korkunç olduğuna karar verdi ve daha sonra erkeğe doğru baktı. Belli ki o da benzer şeyler düşünüyordu.

"Artık aşkın mezarını bulabilirsiniz. Ancak bunun için acelemiz yok. Bu gün biraz dinlenin isterseniz."

"Dinlenmek bekleyebilir, en azından ne yapacağımızı söyleyebilirsin."

Şapkalı adam biraz daha gülümsedi. İkisindeki kararlılık onu mutlu etmişti sanki. "Aşkın mezarına gideceğini söylemiştim daha önce. Giriş kapısından gireceksiniz. İçerisi bulmacalar ve zorlu engellerle dolu olacak. O engelleri geçerek ilerleyeceksiniz. Yol boyunca sadece aşkı düşünmenizi istiyorum. Bulmacaların neler olduğunu kimse bilmiyor tabi orada nelerle karşılacağınızı da. Ancak sona ulaştığınız zaman aşkın mezarına gideceksiniz ve onu açtığınız zaman birçok şeyi öğrenmiş olacaksınız."

"Sadece ikimiz mi olacağız?"

"Evet, sadece iki kişilik bir yolculuk bu. İçindeki herşey iki kişinin aşabileceği şekilde yapıldı. Tek başına girerseniz bir adım bile ilerleyemezsiniz inanın bana. Aşkı arayan iki kişi gerekiyor sizin gibi."

"Aşkın mezarında nelerle karşılacağımızı bilmiyorsun anladığım kadarıyla. Başarabileceğimize inanıyor musun peki?"

"İnanmasaydım sizi göndermezdim zaten, hatta buraya kadar bile gelemezdiniz. Şimdi dinlenin isterseniz yarın yola çıkacaksınız."

İkisi birlikte odalarına doğru yola çıktılar. Yol boyunca konuşmadılar, söyleyecek bir kelime bulamıyorlardı. İşin garip tarafı ise odaya geçtikleri zamanda söyleyecek kelime bulmakta zorlanmalıydı. Bir süre boyunca bakıştılar karşılıklı oturduktan sonra. Daha sonra gülümsediler. Karşılıklı oturmuşlardı çünkü ne yapmaları gerektiğini ikisi de bilmiyordu.

Aradan onlara çok uzun gelen bir an geçtikten sonra erkek konuşmaya başladı "Neler oldu bize orada?"

"Bilmiyorum bende, anlamak istiyorum ama yapamıyorum. Başka bir şeydi sanki güneşe dokunmak gibiydi."

"Ben yıldızları tutmaya benzetmiştim aslında. Bilmiyorum ama o an yaşadığım en gerçek şeydi."

"Gerçek demek az kalır sanki. Seni kaybedeceğimden o kadar korkmuştum ki ne yapacağımı bilemedim. Senin yanında biraz daha kalabilmek için herşeyi yapabilirdim. Kaç an gördüm şimdiye kadar ama senin yanında bir daha fazla kalabilmek için hepsinden vazgeçebilirdim."

Erkek konuşmak istemişti ama bir şey boğazının tam orta yerine oturmuştu sanki. Konuşmak o an için çok zordu. Neden böyle olduğunu bilmiyordu. Konuşmayı birkaç anın geçmesinden sonra başarmıştı "Senin için herşeyden vazgeçebilirdim kendimden bile."

"Bunu biliyorum inan bana. Belki de bir tek bunu biliyorum."

İkisi birbirlerine bakıp gülümsediler ve uyumaya karar verdiler. Onlar için oldukça yoğun bir gün olmuştu ve ikisi de dinlenmeyi hakediyordu. Ancak ikiside hemen uyumadı. Gözlerini kapatmış olsalar bile düşünmeye devam ettiler. Akıllarındaki en büyük soru onlara ne olduğuydu. Neden dudakları sızlamaya devam ediyordu. Neden bu sızılar karşılaştıkları en güzel şeydi. Önce kız uyudu. Erkek sürekli olarak onun uyuyup uyumadığını kontrol ederken bir süre sonra o da uyudu. Yapabilseydi kızı korumak için asla uyumazdı ama yapamadı ve ikisi de farklı rüyasız uykulara daldı.

0/Post a Comment/Comments