Aşkın mezarı 2.kitap 26.bölüm

Mantığın anlamını kaybettiği zaman ne başlar diye soruyorlardı kendilerine. Bir süre boyunca sessiz kaldılar ve konuşmadılar. Bu hepsinin düşünme zamanıydı ve bu anı hiçbiri bozmak istemiyordu. Erkek bu soru ile karşılaşınca ilk başta düşünmüş daha sonra ise etrafa bakmıştı. Plancı bu cevabı bilemez diye düşündü. Mekanikçi de anlamazdı bu işlerden. Teknolojici de keza aynı şekilde. Demek ki bu bulmacayı o ve kız çözecekti. Bu düşüncenin etkisiyle kızla gözgöze geldi. Demek ki o da aynı şeyi düşünüyordu.

Kız ise bu soru karşısında yaşadıklarını düşünüyordu. Bu sorunun cevabını biliyor olmalıydılar. Hatta çok basit bir soru olması gerekli diye düşündü ama cevabın ne olduğunu bilmiyordu. Belki de şaşırtmacalı bir soru ile karşı karşıya kalmışlardı. Plancıya doğru dönerek "Ne düşünüyorsun?" diye sordu.

Plancı hemen cevap verdi "Bu sorunun şaşırtmacalı bir soru olma olasılığı yüksek. Mantık kapısında olduğumuza göre bu sorunun cevabının mantıklı olması gerekir. Bu durumda mantığımızı kullanarak soruyu çözebileceğimiz ortaya çıkar. Tahminime göre belirli sayıda yanlış hakkımız olmalı ancak bunun kaç olduğunu bilmiyorum. Riske atmamak için ilk seferinde doğru cevabı vermeliyiz."

"O zaman mantığımızı kullanalım. Bu sorunun cevabının uzun zaman önce unutulmuş kavramlardan birisi olduğunu düşünüyorum" dedi erkek.

"O zaman seçeneklerimiz azalır. Bu bizim işimize yararlı bir durum." diye cevap verdi plancı.

"Ancak hala seçenek sayımız çok fazla." bu sefer konuşan mekanikçi olmuştu.

"Düşünüyorum da kaybedilen duyguların en önemlilerinden birisi olmalı." kız tekrardan konuşmaya dahil olmuştu.

"Masumiyet, güven, mutluluk.. hepsi olabilir." erkek söz almıştı.

"Masumiyetin mantıkla bir ilgili olacağını sanmıyorum. Güven veya mutlulukda aynı şekilde. Cevabı bulmamız için mantığın anlamını kaybetmesi gerek."

"Aynı ilk gittiğimiz zamanda olduğu gibi adam bile bile ölüme yürümüştü."

"Evet aynı ikinci zamanda olduğu gibi ve bunu aşk için yapmıştı. Mantıklı düşünmüyorlardı. Mantıklı düşünseydiler eğer yaşamaya devam edebilirlerdi ama mantık gitmiş, aşk başlamıştı."

"Emin misiniz?" diye sordu plancı.

İkisi aynı anda "Evet, eminiz" dediler son derece kararlı bir şekilde.

Bu cevabın üzerine erkek ve kız ekrandaki tuşlara basarak "aşk" yazdılar ve kapıdan mekanik bir ses geldi.

"Şimdi kapıyı hemen açamayız. İçeride yatan kişinin bedeninin normal haline dönmesi için bir süre beklememiz gerekiyor." konuşan teknolojici olmuştu. Onun uzmanlık alanına girmişti bu konu ve bildiklerini gururlu bir şekilde söylemişti.

"Ne kadar beklememiz gerekiyor?"

"Bir veya birkaç saat kadar."

"O zaman burada fazla zaman kaybetmeyelim. Bir sonraki kapıya geçelim."

İkinci kapı olan yalnızlık kapısının önüne gelmişlerdi. Bu seferki görsel bir bulmaca ile karşı karşıyaydılar. Ekranın sol tarafında kurumuş bir ağaç vardı ve ekranın alt kısmında kırmızı bir çiçek.

"Şimdi ne yapacağız plancı?" diye sordu erkek.

"Bu çiçeği resimde bir yere yerleştirmemiz gerekiyor. Ancak doğru konum herhangi bir yer olabilir."

Tekrardan düşünme zamanına gelmişlerdi. Çiçeği ağacın yanına koyabilirlerdi ama bu ne anlama gelirdi. Çiçeği ağaçtan daha uzağa da koyabilirlerdi ama bunun anlamı ne olabilirdi. Yalnızlık kapısındalardı ve bu resme bu açıdan bakmaları gerekiyordu ve düşünmeye başladılar.

0/Post a Comment/Comments