Aşkın mezarı 2. kitap 24. bölüm

"Şimdi" diyerek devam etti şapkalı adam konuşmaya "Yakın zamanda tekrar o görüntü belirecek ve bize neler yapmamız gerektiğini anlatacak. Sadece şunu bilmenizi istiyorum siz daha önceden belirlenmiş bir hayatı yaşamıyorsunuz. Bunun yerine kendi seçimlerinizin sonucunda ortaya çıkan bir hayatı yaşıyorsunuz. Yaptığınız tüm seçimler size aitti. Geçmişte yapılan şey toplulukların gelecekte nasıl davranacağını tamin etmek üzere kurulu ve topluluğu farklı parçalar halinde inceleyebiliyorlar."

"O zaman biz iki kişilik bir parça mıyız?" diye sordu erkek artık şaşıramayacağını düşünüyordu.

"Aslında sisteme ayak uyduranlar ve uyduramayanlar olarak ikiye ayırmak daha mantıklı olur."

"Bence de öyle yoksa ikimizden bir topluluk olmazdı" dedi kız gülümseyerek.

Hala çok güzel gülümsüyor diye düşündü. Gülümsemesinin güzel olmasının sebebi neydi acaba? Gülümsediği zaman dudak kenarlarının aldığı açı mıydı yoksa yanaklarının kenarında beliren izler mi? Bunlar yeterli olmazdı ama hafif bir tebessümde bile ortaya çıkan dişlerinin payı yadsınamazdı. Gülümsemesi büyüdükçe hafifçe kısılan gözlerine ne olacaktı peki. O an erkek o kızı bu kadar dikkatli incelediği için şaşırmıştı. Bu şaşkınlığın etkisi ile incelemeye devam ediyordu kızı. Saçlarının sol taraftan ayırmıştı bu onun alnın sağ tarafını daha fazla kapatıyordu. Çok hızlı bir şekilde göz gezdirirken bir anda durdu ve onun gözlerine doğru baktı. Gözbebeklerini inceledi bir süre boyunca. Daha sonra gözbebeklerinin etrafını çevreleyen kahverengi tonunun içine baktı. Kahverenginin içindeki tüm farklı renkleri listelemek istedi. Ne oluyordu ki ona? Neden böyle olmuştu?

Kız tam konuşmak üzereyken bir ses duydular odanın orta tarafından. Bu sesi daha önce duymuşları ve bu sebeple çok sorgulamadılar. Daha sonra odanın orta tarafında bulunan beyaz bir masanın üzerinde mavimsi bir ışık belirdi ve bir an kadar sonra ışığın ortasında bir adam duruyordu.

"Hoş geldiniz." dedi ışığın içindeki adam.

"Şu anda ne durumda olduğunuzu bilemiyorum ama şu anda karşımda olduğunuzu varsayıyorum. Eğer bunun aksi olsaydı aşkı hiçbir zaman kurtaramayacağız demektir. Sizin karşımda olduğunu düşünerek konuşmaya devam ediyorum. Öncelikli olarak buraya kadar gelebildiğiniz için sizi tebrik ederim. Neler yaşadığınızı ancak tahmin edebilirim ama inanın bana çok farklı şeyler yaşamıyoruz. Geçen gün aşık olduğum kadını öldüreceklerdi bende onu dondurdum. Ardından diğerlerini de dondurdum ve şimdi sıra bana geldi. Daha önceden de bildiğiniz gibi sizin zamanınızda biz donmuş bir şekilde bekliyoruz. Bundan sonraki göreviniz bizi uyandırmak olacak.

Bizi uyandırmak kolay olmayacak elbette. En az 5 kişi gitmenizi tavsiye ederim size. Siz ikiniz bir tane teknoloji uzmanı bir tane mekanik uzmanı ve elbette bir tane bulmacacı. Bulunduğumuz yere nasıl gelebileceğinizi anlatacağım sizlere ama daha önce vereceğimiz adrese gidip içeriye girdiğinizde ki bu çok kolay olmayacak 5 tane oda göreceksiniz ve her odanın kapısında bir şifre. Her şifreyi çözdüğünüzde o odadaki donmuş olan kişi uyanacak. Kapıları da bir sırayla açmanız gerekiyor. Bu sırayı da elbette söylemeyeceğim. Sadece bir ipucu verebilirim her kapının üzerindeki simgelerde içeride kimin yattığına dair bir ipucu var ve kapıdaki şifre ise o simge ile alakalı. Şimdi size kapıları açma sıranızı içeride yatanlara göre söyleyeceğim. İlk olarak mantık kapısını açacaksınız daha sonra ise yalnızlıktan geçmeniz gerek. Bu iki kapıyı açtıktan sonra duvarları da aşmalısınız eğer duvarları aşamazsanız istediğiniz yere asla gidemezsiniz. Dördüncü olarak karşınıza bağlılık çıkacak ve bu dört kapıyı geçerseniz ancak aşka ulaşabilirsiniz. Bu sırayı unutmayın sakın eğer yanlış sırayla giderseniz kapıları asla açamayacaksınız. Ayrıca her kapıda doğru şifreyi bulmak için 3 tane hakkınız var.

Eğer siz gerçekten beklenen insanlarsanız bunların hepsini yapabilirsiniz. Ancak eğer değilseniz daha ileriye gidemeyeceksiniz. Şimdi yanınızdaki kişiye aşkın unutulmuş merkezini sorun. O yerini biliyordur. Görüşmek üzere."

Adam konuşmasını bitirdiği zaman ikisi birlikte şapkalı adama döndüler. İlk konuşan erkek olmuştu "Ne yapacağız şimdi biz?"

"Ne yapacağınızı oraya gittiğinizde anlayacağınızdan eminim. Merak etmeyin yapacağınız her şeyi not aldım ve ben diğerlerini buraya getirene kadar bu kağıttan iki tane daha hazırlayıp size vereceğim. Şimdi kalan 3 kişiyi bulmak için bana biraz zaman tanıyın. En kısa zamanda yanınıza geleceğiz.

Kız ve erkek odada tek başına kaldıklarında bir süre boyunca birbirine baktılar. Ne söylenebilirdi ki o anda. Erkek o anda kızın gözleri ile ilgili düşüncelerini hatırlamak istiyordu ancak o düşünce yoğunluğun arasında ulaşmak çok zordu.

Kız ise erkeğe bakarken bir taraftan da başka hangi maceralara atılacaklarını merak ediyordu. Her şeyi yapabilirdi yanında erkek olduğu sürece ama bu düşüncesinin nedenini bilmiyordu. İmkanı olsa onunla seve seve ölüme giderdi ama bu düşüncenin de nedenini bilmiyordu. Bütün bu bilinmezliğin arasında ise o düşünmeye ve konuşmaya çalışıyordu ki konuşmak en zoruydu.

Birbirlerine bakıp gülümsediler. Erkek kızın gülümsemesinin ne kadar güzel olduğunu tekrardan hatırladı. Daha sonra gülümsediğinde dudaklarının açısını tekrar hesapladı. Hangi açı daha idealdi diye merak etti. Gözlerinde kaybolmak istediğini düşündü bu esnada. Sahi ne kadar çok renk vardı gözlerinde?

Kız ise erkeğe bakıyor ve onun dokunuşundaki sihri merak ediyordu. Acaba ona tekrardan dokunsa yine aynısı mı olurdu? Sanki ona dokunmak başka bir evrene gitmek gibiydi. Ona dokunmaya devam etmek istiyordu bu nedenle. O evrene tekrar gitmek ve hiç geri gelmemek istiyordu. Acaba onun elini tutsa bir şey söyler miydi ona? Acaba onun elini tekrar tutsa o evrene beraber gidebilirler miydi? Neydi onun dokunuşunun sırrı? Bilmemek ne kadar da kötüydü.

0/Post a Comment/Comments