Aşkın mezarı 2. kitap 21. bölüm

İkisi birlikte tekrardan camdan odanın içine girmeye hazırlanırken Zamansız konuştu "Hey ne yapıyorsunuz? Biraz sabredin nereye gideceğinizi anlatmam lazım yoksa hiçbir şey anlamazsınız bu işten. Güzel, sakinleştiğinize göre şimdi bir erkeğin yanına gideceksiniz. Sevdiği kızın ailesi yüzünden ayrılmışlar ve bunun üzerinden yıllar geçmiş. Ancak erkek çok kötü bir durumda. Gideceğiniz yerde erkeği arkadaşı ile konuşurken bulacaksınız ki bir sonraki yolculukta arkadaşının yanına gideceksiniz. Unutmayın olaylara müdahale edemezsiniz."

"Bunu öğrendik zaten hadi hemen gidelim. Bilmek, aşkı anlamak istiyoruz." konuşan erkek olmuştu, sesi aceleciydi.

Kısa bir aranın ardından ikisi camdan odaya girdiler. Konuşan kız olmuştu "Galiba bu sefer aşktan uzak kalmayı anlayacağız. Zaten hep yapıyorduk bunu ama olsun."

Erkek cevap vermeye yeltendiğinde bir an kadar sonra kendilerini başka bir yerde buldular. Bir binanın en üst katındaydılar. Yine ikisi de farklı yönlere dönerek etrafı inceledi. İki tane erkek oturuyor ve önlerindeki koyu renkli içeceklerinden içiyorlardı. Hatta ikisi de içkilerinin sonlarına yaklaşmışlardı.

Erkeklerden birisi uzun saçlı diğeri ise kısa saçlıydı. Uzun saçlı olan daha kötü durumda gibi görünüyordu ve konuşmaya başladı "Ne yapacağım ki ben şimdi. Ondan yıllardır haber alamıyorum. Ne yapabilirim ki ben, ölmek diyorlar ölen insan beklemez ki! Ben ölmedim ve neyi bekleyeceğimi bilmiyorum."

Kısa saçlı erkek ise cevap verdi "Neyi bekleyeceğini çok iyi biliyorsun aslında, bunun sende farkındasın. Ancak beklemekten başka elinden başka bir şey gelmiyor. Ben neyi anlamıyorum biliyor musun seven insanlara böyle birşeyi nasıl yapabilirler?"

"İşte onu bende anlamıyorum inan bana. Onun iyi olup olmadığını bile bilmiyorum ve bu beni mahfediyor, paramparça olmuş gibiyim şimdi. Sanki birisi dokunsa parçalara bölünecekmişim gibi ama kimse dokunmuyor bana."

"Boşver parçalanma sen. Hem sen parçalanırsan ona nasıl ulaşabilirsin ki? Bir çıkış yolu olmalı sadece onu bulmak lazım."

"Yok bir çıkış yolu. Denediğimi biliyorsun ama olmuyor."

"Aslında onu ben arayabilirim. Hem uzun zamandır görüşemesek de arkadaşım sonuçta. Telefonumu açarsa konuşurum en azından nasıl olduğunu öğreniriz."

Uzun saçlı adam hiçbir şey söylemeden başını hafifçe öne doğru eğdi ve diğer adam telefonunu çıkardı. Uzun saçlı adama göre o an geçirdiği en uzun zamandı. Daha sonra karşısındaki erkek konuşmaya başladı. O konuşurken diğerinin gözlerinin içi gülmeye başlamıştı. Erkek konuşmaya devam ederken konu ikisinin ayrılığına gelmişti. Kısa saçlı erkek sanki diğeri yokmuş gibi konuşmaya devam ediyordu. "O paramparça şimdi, sensizlik onu mahfediyor." Uzun saçlı erkek sadece diğerinin söylediklerini duyuyordu ve biraz daha konuştuktan sonra telefon kapandı.

Kısa saçlı erkek telefonu masasının üzerine bırakıp konuşmaya başladı "O da seni unutamamış. Hala seni bekliyor. Bu işi ben halledicem ama biraz zaman tanı bana."

Erkek uzun saçlı adamın zihninde dolaşıyordu oraya geldikleri zamandan beri. Başlangıçta kızın boşluğunu hiçbir şeyle dolduramadığını, doldurmak istemediğini gördü. Daha sonra o boşluktan atlayıp ölmek istediğine dair bir düşünce belirdi zihninde. Kısa saçlı erkek telefonunu kapattığında o düşüncelerin hepsi bir anda yok oldu ve büyük bir umut belirdi zihninde. Ona tekrar kavuşması için bir ihtimal vardı ve o ihtimal için yaşanırdı. Sevdiğini bir kere daha görmekten daha güzel bir yaşama nedeni olabilir miydi? Ancak uzun saçlı erkek bu ihtimalin çok zor olduğunun farkındaydı yine de trilyonda bir sıfırdan daha büyüktür dedi içinden.

İkisi şaşkın bir şekilde adamın parçalara bölündüğü seyretmeye devam ediyorlardı ki aynı yerde farklı bir zamanda buldular kendilerini. İkisi de farklı elbiseler giymişti ve kısa saçlı erkek konuşuyordu "Bu işi düzeltmeye çok yaklaştım. Ancak arkadaşlarını karşılamak istiyor ama seni görme konusundan emin değil. Onu cesaretlendirmeye çalışıyorum elbette ancak yine de zor bir süreç bu. O gelirse ben gelmem diyor ama ikinizi havaalanında buluşturacağım merak etme."

Tekrardan farklı bir zamanda ve mekandaydı. "Büyükçe bir bina vardı etraflarında ve kuşu andıran metal makineler. Erkek binanın girişinde bekliyordu. Kızı beklediğini düşündüler ve kısa bir süre sonra kız geldi. Önce selamlaştılar. İkisi de farkında değildi ama birbirlerini o kadar özlemişlerdi ki gözlerinde sadece özlem vardı. Havadan sudan konuştular bir süre boyunca.

Erkek ise ikisinin de zihnini okuyordu. İkisinin içinden geçen duyguları hissediyor ve duygunun büyüklüğü karşısında nefes almakta zorlanıyordu. Aştı bu duygunun adı. Aşka hiçbir şey engel olamaz diye düşündü. "Aşk hep kazanır" dedi bu esnada kısık bir sesle. İkisinin de aklından binlerce düşünce geçiyordu ama aşk hepsini bastırıyordu. Öyle ki söylecekleri her kelime aşk kokacaktı şimdi.

"Hayat sensiz çok anlamsız. Bunu bilmiyorsun çünkü anlatamadım sana. Seninle konuşmamak beni mahfetti, parçalandım."

"Özlemek böyle bir şeymiş demek ki. Her an eksiliyorsun ama asla bitmiyorsun."

"Ve hayat utanmadan devam ediyor. Oysa her şey boş, anlamsız ama o devam ediyor."

"Çok isterdim senin yanında kalmayı hiç ayrılmamayı."

Kızın bu sözünün üzerine ikisi de konuşmadılar. Söylenmesi gereken sözü ikisi de biliyormuş gibiydi ama ikisi de konuşamıyorlardı. Daha sonra konuşan kız oldu "Sana sarılabilir miyim?"

Kız cümlesini bitirdiği anda ikisi birbirlerine sarıldılar. O kadar sıkı sarmışlardı ki birbirlerini sanki hiçbir güç onları ayıramazdı. Sarılmaya ara vermeden birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. Unutmaya başladıkları kokularını tekrardan içlerine çektiler. "Seni asla bırakmayacağım" dedi erkek ve ikisinin dudakları uzun bir aradan sonra ilk kez birbirlerine değdi.

Kız ile erkek ise bir an kadar sonra kendilerini kırmızı ayda buldu. Bu sefer gerçekten güzel bir hikaye izlemişlerdi ve ikisi de farkında olmadan gülümsüyordu.

0/Post a Comment/Comments