Aşkın mezarı 2. kitap 16. bölüm

Erkek ve kız şapkalı adam gittikten sonra bir süre boyunca oda içinde dolaştılar. Aslında ne yapacaklarını tam olarak da bilmiyorlardı. Bu nedenle erkek kıza doğru baktı ve gülümsedi. Kız ise aynı şekilde karşılık verdi. "Sanırım konuşacak çok şeyimiz var." dedi erkek ve koltuklardan birisine oturdu.

Kız ise erkeğin karşısındaki koltuğa oturdu ve "Evet, sanırım var."

"Benim anlamadığım şey yeteneklerimizi kullanmanın bu sonuçları nasıl doğurduğu."

"Bunu bende merak ediyorum. Daha önceleri de başıma gelmişti hatta onlarla zaman geçirmekten hoşlanırdım değişiklik olduğu için."

"Bende ise daha farklı oldu hep. Gördüğüm tüm nesneler ile konuştum diyebilirim. Mesela avize benim en yakın sırdaşımdı. Ağaçlar, aylar, deniz hepsiyle konuşurdum ben. Cevap beklerdim hep ama gelmezdi."

"Büyük ihtimalle yeteneklerimiz farklı olduğu için sonuçları da farklı oluyordur. Ben zamanı yavaşlattığım için zamandaki bazı izler karşıma çıkıyor."

"Bende insanların zihnini okuyabildiğim için eşyalarla iletişime geçebiliyordum. Dur bu mantıklı olmadı. Sanırım insanların zihnini okuduğum için bunun karşılığında beynim bana oyun oynuyordu. Galiba cansız nesnelerin zihni varmış gibi algılamamı sağlıyordu"

"Ancak hala kafa karıştırıcı. Yetenekleri ne fazla kadar kullanırsak sonuçları da o kadar fazla oluyor anladığım kadarıyla. O zaman yetenekleri kullanmamamız gerekir ama yetenekler bizi farklı yapan şeyler, onlarsız ne yapabiliriz ki?"

"Belki de zaman içerisinde buna da alışabiliriz. Sonuçta yeteneğimiz güçlendikçe onun üzerindeki kontrolümüz de artacaktır."

"Bunları konuşmamız lazım sanırım ama şimdi bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."

"Aslında bende konuşmak istemiyorum. Üzerimizdeki soru sayısı her an daha da artıyor."

Bir süre karşılıklı bakıştılar, bu esnada yüzlerinde beliren gülümseme giderek büyüyordu. Kız bu kısa süren sessizlik anında düşünmesi gereken onca şey varken erkeğin elini tuttuğu anı düşünüyordu. Garip hissetmişti gerçekten. O an sanki bir acı denizinde yüzüyordu, o elden ona acıları azaltan bir madde geçmişti sanki. Bir süre sonra acı denizinde değildi artık.

Erkek ise kızla konuşmamalarına rağmen o anı düşünüyordu. Neden öyle hissettiğini bilmiyordu elbette, tekrardan içinde onun elini tutma isteği oluşmuştu. Ancak onun elini hangi sebeple tutacaktı. Yanına gidip "Bir deney yapıyorum da elini biraz tutabilir miyim?" diye soramazdı. Veya hiçbir şey söylemeden de elini tutamazdı, bir çıkış yolu bulamıyordu. En çok merak ettiği şey ise onun elini neden tutmak istediğiydi.

"Çok garip bir andı benim için. Yatakta uzanmıştım bir anda etraf solmaya başladı. Daha sonra ise yerden bir şey belirdi. O an ne olduğu anlamadım ama cisim hızlıca üzerime atılıp bana saldırdı ve elbiselerimi parçalamaya başladı. O an canımın ne kadar yandığı anlatamam sana, sanki acı damarlarımda dolaşıyordu. Sonra ne olduğunu bilmiyorum ama sen yanıma geldin. Kapıya vurduğunu hissettim sonra silah seslerini duydum. Canım artan bir şiddette yanmaya devam ediyordu ama bir diğer taraftan yanıma geleceğini biliyordum. Sonra içeriye girdin ve elimi tuttun o an tüm acı kayboldu. Ne söylediğini hatırlamıyorum ama şimdiye kadar duyduğum en güzel şeydi sanırım."

"Ben ise aynı senin gibi yatağımda oturuyordum ve düşünce odaları arasında geziniyordum. Sonra bir odada seni gördüm, bana yardım et dedin. Bende yanına geldim, kapı açılmayınca onu kurşunladım. İçeriye girene kadar senin acı çığlıkların devam ediyordu. Beklemek çok zordu benim için. Senin çığlıklarını duydukça parçalandığımı hissettim."

"Anlamadığım o kadar şey varki nereden başlayacağımı bilmiyorum." kız konuşmasını bitirdikten sonra ayağa kalkmış erkeğin yanına oturmuştu. Sonra erkeğin şaşkın bakışları arasında elini tuttu. Ne oluyordu ki onun elini tutunca, bütün acıları bir anda kaybolmuştu. Ancak işin garip tarafı ne olduğunu anlayamıyordu. Sadece kolu parmaklarından başlayarak ısınıyordu sanki. Neden böyle oluyordu bilmiyordu ama sanki onun elinden vucuduna elektrik akıyordu. Bunun hiçbir mantıklı açıklaması yoktu.

Bir süre boyunca hiçbir şey söylemediler. Sadece birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. Daha sonra gülümsediler. Anlamak istiyorlardı ama bunu yapamayacaklarını çok iyi biliyorlardı. Erkek boşta olan elini kızın elinin üstüne koydu ve "Sana zarar gelmesine asla izin vermeyeceğim." dedi. Kız ise gülümsedi ve "Biliyorum bunu." dedi. Bir süre boyunca daha konuşmadılar. Söylemek istediklerini cümlelerle buluşturamıyorlardı. Bu belki de en kötüsüydü çünkü eksik kalıyorlardı sürekli olarak aynı şeyi düşünüyorlardı. "Neden kelimeler onlardan kaçıyordu?"

0/Post a Comment/Comments