Aşkın mezarı 2. kitap 8. bölüm

Erkek sürekli olarak düşünüyordu. İçinden karşısında birisi olmasını istiyordu. Bu sayede yeteneğini deneyebilir ve onu öğrenebilirdi. Aslında kız ile konuşurken veya şapkalı adamın karşısındayken bunu yapabilirdi ama ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yeteneğinin nasıl ortaya çıktığını düşünerek bayağı zaman geçirdi. Aslında yorgundu ama düşünmesi gerekiyordu. Siyahlı adamların elinden nasıl sağ kurtulmuştu. Bunu şapkalı adama sormalıydı neden onu da diğerleri gibi silmemişlerdi.

...

Kız ise soluk bir rüya görüyordu. Kurumuş ve parçalanmış toprakların olduğu bir yerdeydi. Güneş tam tepedeydi demek ki öğle saati gelmişti. Nereye gideceğini bilmiyordu tek bildiği şey güneşin tenini yaktığıydı. Bir süre boyunca kurumuş toprak parçalarının üzerinde yürüdü. Etrafında başka hiçbir şeyin olmaması dikkatini çekmişti. Neredeydi ki orada hiçbir şey yoktu?

Biraz daha yürüdükten sonra bir yol ayrımına gelmişti. Bir yol ilerideki yeşilliklerin olduğu bir yere doğru ilerliyordu diğerinde ise sarı toprak aynı şekilde devam ediyordu. Ne yapması gerektiğini bir süre boyunca düşündü. Yeşil yere doğru ilerlerse bir şeyler bulabilirdi ama diğer yolda hiçbir şey yoktu. Ne olmuştu oraya öyle? Neden hiçbir şey yoktu? Cevapları bulması gerekiyordu ve kurumuş toprakların olduğu yerden yürümeye devam etti.

Biraz daha ilerledikten sonra susuzluktan daha fazla ilerleyemeyeceğini fark etti ve yere çöktü. Güneş yüzünü de yakmasın diye kollarıyla yüzünü kapattı. Bu esnada bir ses duyduğunu sandı ve saklamaya çalıştığı başını kaldırdı. Karşısında bir erkek duruyor ve ona su uzatıyordu. Kız erkeğin uzattığı suyu içti ve sonrasında nerede olduğunu sordu.

Erkeğin cevabı soğuktu, "Her şeyin sonundasın."

"Nasıl yani?"

"Her şey yok oldu? Sistem kazandı."

"Bu nasıl olabilir? O kazanmasın diye uğraşıyorduk biz?"

Adam cevap vermeye çalıştığı sırada yer sarsılmaya başladı ve ikisi de yere düştü. Bir an sonra sarsıntı şiddetlendi. Sarsıntı şiddetlendikçe topraktaki çatlaklar derinleşti ve bir kaç an sonra kız ile erkek arasında toprak ikiye bölündü. Birkaç an sonra ikisinin arasındaki mesafe giderek açılıyordu. O an kız erkeği tanıdığını hatırladı ve "Senden ayrılamam!" diye bağırdı. Bir an kadar kadar sonra kız koşmaya başladı ve uzaklaşan erkeğe doğru zıpladı. Havadaydı ve karşıya geçip geçemeyeceğini bilmiyordu ama umurunda bile değildi.

Tam erkeğin uzatmış olduğu eli tutacakken terler içinde uyandı. Nereye gelmişti. Etrafına baktığı zaman şapkalı adamın yanında odada olduğunu hatırladı. Erkek diğer odadaydı. Acaba uyumuş mudur diye düşündü sonra onun rahatsız etmek istemediği için bu düşünceden vazgeçti. Gördüğü rüyayı ona anlatmalıydı ama. Uyumuşsa ne olacaktı? En iyisi daha sonra anlatmak olurdu. Belki biraz daha uyuyabilirdi. Hem şapkalı adama da anlatırdı belki o rüyanın ne anlama geldiğini biliyor olabilirdi. Erkek uyumuştur mutlaka, keşke uyumasaydı diye geçirdi içinden onu görmek güzel olurdu. 

...

Erkek ise olanlardan habersiz bir şekilde tavanı seyrediyordu. Aynı sorular kafasının içinde tekrar ve tekrar dolaşıyordu. Neden onu bırakmışlardı? Oradan nasıl kaçmıştı ve neden yetenekleri vardı? Belki de en önemli soru buydu, neden yetenekleri vardı? İkinci en önemli soru ise yeteneklerini nasıl kullanacağıydı. Onu şapkalı adam anlatabilirdi belki sebepleri de verebilirdi ama onun sorunu başkaydı. Kız onu kurtarmayı göze almışken, zamanı durdurmuşken o ne yapmıştı. İçinden bir ses sorunun yanlış olduğunu söylese de aynı soru zihninde dolanıp duruyordu. Belki şimdiye kadar bir şey yapmamış olabilirdi ama ileride yapardı. Zaten kızın yaptıklarının aynısını onun da yapması mı gerekirdi? Neden böyle olmuş, onca şey yaşadıktan sonra neden buna takılmıştı.

Düşüncelerinden kaçmak için önce sağa dönüp yatmayı denedi, sonra sola dönerek yatmayı denedi. Ters yatmayı denese de yine olmadı, bacaklarını karnına doğru çekmek de işe yaramamıştı. Acaba kız ne yapıyor diye düşündü. Uyumuştur dedi kendine, evet kesin uyumuştur. Uyumuş olmasaydı onu görmek güzel olurdu diye düşündü. Neden güzel olabileceğini bilmiyordu. Hatta hiçbir fikri yoktu. Sadece onu siyahlı adamlardan kurtaran düşüncelerden birisi kızı tekrar görmekti. Aynı düşünce şu anda da devam ediyordu. Diğer düşünce ise aşkı kurtarmaktı. Aşkı kurtarmak çok daha önemliydi ama kız olmadan onu başaramazdı. Acaba kızı görmek istemesinin sebebi bu muydu? Belki de sadece ona iyi olduğunu söylemek istiyordu? Zaten kız onu görmüştü, tekrar söylemesine gerek yoktu. O zaman dışarı çıkarsa ve kız uyumamışsa ona ne söyleyecekti? Belki aşk hakkında konuşurlardı, belki yetenekleri ile alakalı. Başka ne vardı bilmiyordu. Şarkılar ve yazı da olabilirdi ama ya başka.

İçinden bir ses kapıyı açıp dışarıya çıkmasını söylüyordu. Sonra kafasını kızın kapısına yaslar ve ses varmı yokmu diye dinlerdi. Eğer ses varsa kapıyı çalardı ama ses yoksa yatağına geri dönerdi. Bu çok mantıklı olurdu aslında hem kızı da uyandırmamış olurdu. Neden uyuyamamıştı ki o? Uyusaydı bunları hiç düşünmemiş olacaktı. Sessiz bir biçimde odanın kapısına doğru yürüdü ve yine çok sessiz bir biçimde kapıyı açmak için kapının kolunu tuttu. Neden böyle hissettiğini bilmiyordu ama nefes almak ona çok zor geliyordu. Sanki aldığı nefesi sonsuza kadar içinde tutmak istiyormuş gibi hissediyordu. Acaba yatağına geri dönse daha iyi mi olurdu? Hem kızı uyandırmamış olurdu ama kızı uyandırmamak için planını yapmıştı. Fakat ya kapıya yaklaştığı sırada dengesini kaybedip düşerse ve kapıya çarparsa kız uyanır ve korkardı. Bunu hiç istemiyordu. En iyisi kapıyı açıp dışarıya bakmak ve sonra geri gelmekti.

Ancak kapıyı hiçbir zaman açmadı sebebini bilmiyordu ama sanki dışarıya çıkması yasaklanmıştı. Aslınca yasaklayan kimse olmamıştı ama yine de dışarıya çıkmak istemedi. Bunun sebebinin dışarıya çıkıp onu görürse ne söyleyeceğini bilmemesi olabilirdi elbette ne yapacağını bilmemesi de olabilirdi. Aslında kızın düşüncelerini okusa güzel olurdu ama düşüncelerini okuyup ne öğrenecekti veya ne öğrenmek istiyordu. Bu yüzden düşüncelerini okumaması için daha iyi dedi kendine ve yatakta önce sağa bir süre sonra sola döndü. Biraz daha zaman geçtikten sonra yüz üstü yatmayı denedi ve yine de uyuyamadı.

Kız ise kapının önüne kadar gelmiş, elini kapının kolunun üzerine koymuş bir şekilde bekliyordu. Ne yapacağını düşündü bir süre boyunca daha sonra geriye dönüp yatağına yattı. Belki de böylesi daha iyi olabilirdi. Bir süre boyunca olduğu yerde birkaç tur attı ancak anlamı yoktu bunun ve kıpırmadaktan vazgeçti ve düşünmemeye çabaladı. Bir an için her yer kararmıştı sanki oysa o göz kapaklarını bile kapatmamıştı.


0/Post a Comment/Comments